Suların zehirlendiğini, yolların bozulduğunu, dinamitlemeler sebebiyle birçok evde çatlamalar olduğunu, doğal kaynakların kurutulduğunu ve madendeki ölümlerin gizlendiğini belirten köylüler, “Devlet bu duruma el atsın” dediler.
Akit, Paralel Yapı’yla ittifak yapan Aydın Doğan ve ortağı işadamı Necati Kurmel’in sahibi olduğu Gümüştaş Madencilik’in Niğde’nin Ulukışla ilçesine bağlı Horoz ve Maden köylerinde imza attığı tahribatı yerinde gördü. Mağdur vatandaşlar, 3 bölgede usulsüz şekilde altın cevheri çıkaran şirkete ateş püskürdü. Altın madeni ocakları nedeniyle topraklarının gün geçtikçe verimini kaybettiği dile getiren vatandaşlar, CHP ve İşçi Partililerin ilk başlarda kendilerini öne sürüp, eylem yaptırdıklarını, ancak daha sonra yalnız bırakıldıklarını, çevreci geçinenlerin rantın kaymağını yeme yollarını aradıklarını belirttiler.
“SU İÇMEKTEN KORKUYORUZ”
Maden Köyü Muhtarı Erdoğan Özgüler, Doğan ve Kurmel’in şirketi Gümüştaş Madencilik’in faaliyetlerinin çevreye verdiği zarara dikkat çekerek, “Binlerce çam ağacını katlederler ama hiçbir şey olmamış gibi yapar giderler. Ağır tonajlı TIR’ları, devletin yaptığı asfalt yolu bozdular. Buranın su kaynağı Çukurova’yı besliyor. Maden ocağında kullanılan ağır metaller suya bulaştığı için hastalığa sebep oluyor. Suyun PH oranı oldukça yüksek. Su içmekten korkuyoruz. Mümkün olduğunca maden ocağına yakın suları içmemeye çalışıyoruz” dedi. Firmanın köylerine herhangi bir katkısının bulunmadığını, aksine maden ocakları yüzünden hizmet alamadıklarını kaydeden Özgüler, “Bana kalsa ocağı kapatır, burayı Milli Park ilan ederim. Zaten köyün önceki halinden eser kalmadı. Burası doğal bir yerdi. Su ve yeşillik vardı. İşe girmek isteyen gençleri de işe almıyorlar. Dışarıdan işçi getiriyorlar” ifadelerini kullandı.
“EVLERİNİ TERK ETTİLER”
Altın madeni cevheri çalışmalarında tonlarca dinamitin kullanıldığını söyleyen muhtar Özgüler, “Gürültüden durulmuyor. Yakın evlerde çatlaklar oldu. Evlerini terk edenler oldu. Ancak şirket lehine bilirkişi raporları düzenliyorlar” diye konuştu.
“ÖLÜM SEBEBLERİNİ GİZLİYORLAR”
Bugüne kadar 4 işçinin çalışmalar nedeniyle hayatını kaybettiğini belirten Özgüler, ölüm sebeplerinin gizlendiğini vurgulayarak, şöyle konuştu: “İçeride ölümler oldu. Hiçbir savcı gelip tutanak tutmadı. Burada normal bir kaza olsa savcı gelmeden cenazeyi kaldırtırlar mı? Kanaatimce savcıyı da yanlış bilgilendiriyorlar. Maden ocağında kaza oluyor. Ambulans çağırıyorlar. Ölümler maden ocağında oluyor. Ancak ‘ambulansla götürülürken yolda öldü’ diye gösteriyorlar. Böylece maden sahasının içinde değil, yolda ölmüş gibi kayıt tutuluyor. Bir arkadaşımız kum uçmasından öldü. Birisinin üzerine blok taş düştü. 2’si de iş makinesinin altında kaldı. Ailelerine de tatmin edici bir tazminat vermiyorlar.”
“AKİT’E BİLGİ VERMEYİN” TALİMATI!
Köylülerin sindirilmeye çalışıldığının altını çizen Muhtar Erdoğan Özgüler, bazı görevlilerin kendisini aradığını, yarın gazetecilerin geleceğini (Akit muhabirini kast ediyor), altın madeni ocağıyla ilgili gazetecilere kesinlikle bilgi verilmemesi gerektiğini söylediğini aktardı. Aydın Doğan ve Necati Kurmel ortaklığındaki Gümüştaş Madencilik’in, çıkışlarından rahatsız olduğu için karşısına rakip muhtar adayı çıkardığını dile getiren Özgüler, “Her ne kadar yalanladılarsa da köylüler buna tepki gösterip, bana oy verdi. Yolların bozulmasına, suların kirletilmesine, çam ağaçlarının katledilmesine, doğal güzelliklerin kaybolmasına rıza göstermediğim için beni istemiyorlar” şeklinde konuştu.
“OĞLUM GİTTİ BAŞKA CANLAR YANMASIN”
Oğlu kum ocağının altında kalan Horoz köyündeki Ali Akçam isimli vatandaş da şunları söyledi: “Bunların bize her türlü zararı var. Sularımıza, canımıza, hayvanlarımıza, ağaçlarımıza zararları var. Bu ocakların kaldırılmasını istiyoruz. 9 yaşındaki oğlumu kaybettim. Başka canlar yanmasın. Hiçbir önlem yok. Hem kum ocağının hem de altın madeni ocağının bize faydası yok. Sesimizi kimseye duyuramıyoruz. Usulsüzlüklerin üzerine gidilsin. Resmen sömürülüyoruz. Vatandaşı susturuyorlar. Yiyecek ekmeğimiz yok. Bunlar bizim kaynağımızı kurutuyorlar.”
Eyüp Yılmaz (Horoz köylü vatandaş): “Bağ bahçemize zarar veriliyor. Ağaçlar kuruyor. Hayvanlar ölüyor. Buraya özgü keklik vardı. Şimdi azaldı. Tömbek diye bir mantarımız vardı. Kurusunun kilosunu 400 liraya veriyorduk. Şimdi zor buluyoruz. Devlet bu duruma el atsın.” (AKİT)
Doğan medyasında çevreyle, çevrecilikle ilgili haberlerle binlerce insan infaz edilip, hayatları karartıldığını sayısız izledik. Ciner Gurubuna bağlı Elbistan Termik Santralinde 11 kişinin hayatını kaybettiği göçük ve Sabancıların EnerjiSa ya ait Adana’nın Kozan İlçesi’nde Göksu Irmağı üzerindeki Gökdere köprü barajının kapaklarının patlaması sonucu 10 işçinin hayatını kaybetmesi olaylarından hiç ses var mı? Üstünü nasıl kapattılar! Hırsız oğlu hırsızlar birbirlerini açığını nasıl kapatıyorlar? Hükümet bu konuların üstüne gidip pek ala bunların iflahını kesebilir. Ciner, Sabancı, Doğan şunların hesabını ver bakalım diyebilir. Araştırılsın emin olun bu olayların da üstünü kapatan şerefsizlerin paralel yapı olduğu görülecektir. Doğan medyasındaki çevreci zibidiler hangi cehennemdesiniz, çevreciliği bırakıp patronunuzun peçeteciliğine mi başladınız?