MEDYAGUNDEM.COM- Dün köşesinde utanmadan “Muhtar bile olamaz” manşetini savunan Ertuğrul Özkök ile Mehmet Y. Yılmaz’ın utanmadıkları ve utanmayacaklarını yüzlerine tükürürcesine haykıran yazı Star’da Fehmi Koru’dan geldi.
Bugün Koru Ertuğrul Özkök ile Mehmet Y. Yılmaz’ın nasıl birer utanmaz adam olduklarını ilan etti.
Koru’nun “Sermayeleri: Bir yaşarmaz göz… Bir de utanmaz yüz…” başlıklı yazısından bazı bölümleri okuyalım:
O DA UTANMIYORMUŞ ÖBÜRÜ DE!
Hayır, utanmıyorlarmış… Bir kuple şiir okuduğu için hapse düşüp siyasi yasaklı hale düştüğünde, gazetelerinde, kendisi için, ‘’Muhtar bile olamaz’’ manşetini atanların utanmadığını söylemişti ya Başbakan Tayyip Erdoğan, ona cevap veriyorlar… Utanmıyorlarmış…
O da utanmıyormuş, öbürü de…
Başbakan Erdoğan da onu söylemişti zaten; ‘’Utanmıyorlar’’ demişti…
28 Şubat döneminde attıkları manşetler, Ak Parti’yi kapatma davası iddianamesine malzeme olsun diye yaptıkları haberler ile yorumlar için de utandıklarını sanmıyorum…
Kendi meslektaşlarını ite kurda hedef haline getireceğini bile bile haberlere altlık olarak kullandıkları ‘andıçlar’, yayımladıkları ‘’Şerefsizleri tanıyın’’ başyazıları için utanıyorlar mıdır? Hayır, hiç sanmıyorum…
Genç yaşta kalbi kırık hayatını kaybetmiş bir sanatçıyı gurbet ele sürgüne gönderen yalan haberlerin keffareti Paris’teki mezarı başına bir buket çiçek bırakarak ödenmemiş miydi?
ONLARA HESAP SORAN YOK
Utanmanın bir mazhariyet, bir yücelik belirtisi olduğunu bilmeyenden ne beklersiniz ki?
Önemli bir din büyüğü, bir Cemaat önderi, onların yapıp durduğu yayınlar, attıkları manşetler yüzünden yıllardan beri vatanından uzak yaşıyor… Hele bir bunu hatırlatın, arşivden çıkarıp sunacakları onunla ilgili yazdıkları ‘olumlu’ yazılar da mutlaka vardır…
Akıllı oldukları için tedbirlidir de; öyle olmasalardı, teşvikleriyle heveslendirdikleri kişiler yargıçlar önünde hesap verirken, birileri de dönüp onlara hesap sorardı değil mi? Sorabiliyor mu?
Belli biri/leri/nden söz ettiğimi sanıyorsanız, yanılıyorsunuz… Onlar her dönemde benzerlerinin hep aynı rolü üstlendiği bir ‘prototip’; geçmişte aynı rolü üstlenmiş olanlar da attıkları manşetlerle ne ocaklar söndürmüş, siyasette ne altüst oluşlar yaşatmışlardı…
Hiçbirine bir şey olmadı.
İçlerinden anılarını yazan çıktı da, ‘’Utanıyorum’’ diyen biri çıkmadı…
ONLARA RAĞMEN YAPILDI
Şimdilerde Olimpiyatlar kaybedildi diye etekleri zil çalıyor, bayram yapıyorlar; kimi aleni, kimi gizlice… Çok başka sebeplerle ülkeye geç girmiş matbaayı hep hatırlatırlar da, getirilmek istenen her yeniliğe hep kendilerinin köstek olduğunu fark ettirmemeye çalışırlar…
Köprüler… Özel televizyonlar… Hızlı trenler… Duble yollar… Metrobüsler… Hep onların karşı çıkmalarına rağmen gerçekleştirilebildi. Hastanelerin herkese açılması da…
Gelişmiş ülkelerde daha önceden alınmış tedbirlerle açık alanlarda sigara içilmesinin önlenmesine, çoluk çocuğun kötü alışkanlıklara daha az maruz kalmasına hâlâ itiraz edip durmuyorlar mı?
Kendi hayatlarını da kolaylaştıran nice yeniliğe ilk tepkiyi onlar verdiler, veriyorlar…
Utanmıyorlarmış…
Zaten onlardan utanmalarını bekleyen mi var?