MEDYAGUNDEM.COM- Şu sözün güzelliğine bakın: “Demokrasi için dik durma, ses verme zamanıdır!”
Ne kadar güzel bir söz değil mi?
Ancak bazen öyle bir bağlamda kullanırsınız ki, “müthiş demokrat” görüntünüzün ardındaki “sahte yüzünüz” çıkıverir ortaya.
İşte “usta gazeteci” Hasan Cemal de öyle yaptı. Cemal’in demokratlık kriteri “Koç’a dokunulması” imiş.
Bugün t 24 sitesinde yayınladığı yazıyla bunu ilan etti.
Koç’un TÜPRAŞ’ına yönelik “operasyona” en fazla işsiz güçsüz gazeteci olarak bilinen Hasan Cemal tepki gösterdi.
Hasan Cemal, “Başbakan Erdoğan, anlaşılan, medya gibi büyük iş alemini de kuşatmanın peşinde. Nasıl medyayı kuşatmak aslında demokrasiyi kuşatmaksa, büyük iş dünyasına korku salarak piyasaya müdahale de farklı değildir.” yorumunu yapıp, Koç adına isyan çaprısı yaptı.
Elbette siyaset bilimcileri için ilginç bir durum. Demokrasinin yeni bir kriteri oldu Hasan Cemal sayesinde… “Koç’a dokunursan demokrat değilsin kriteri.
Sermaye ile demokrasi arasında ne de ilginç ve derin bir bağlantı bu…
Hasan Cemal’e sormak lazım. TÜPRAŞ kimin malıydı? Kimin malının hesabını kime soruyorsun sen?
Ve ne ilginçtir ki, sözde demokratlar, şeffaflık diyenler, kamu yararının korunmasından bahsedenler, kamu adına yapılan bir denetime niye böylesine karşı çıkıp demokrasi sorunu yaratmaya çalışırlar.
Ya da Koç’ların dokunulmazlığı nedir?
Koç demek bu ülkede bizim bildiğimiz aksine demokrasi değil, “vesayet” demek hatta “darbe” demek. Koç dendiğinde demokrasi oradan kaçar.
Türkiye’de bunu da gördük, 40 yıllık demokratların meğer demokrasi oyunları Koç’a dokunulduğu ana kadarmış.
Oyun bozuldu.