Sabah gazetesinde Mahmut Övür’ün “Kılıçdaroğlu- Akşener pazarlığı” başlıklı yazısı şöyle…
Türkiye, 10 Ağustos 2014’te Cumhurbaşkanı’nı doğrudan halkın seçmesiyle yeni bir siyasi yolculuğa çıktı. Siyasetin merkezine oturan halk, yeni siyasi merkezin de cumhurbaşkanlığı olacağının işaretini vermişti. 16 Nisan referandumuyla siyasal sistem de bu değişime ayak uydururken, Cumhurbaşkanı Erdoğan‘ın 21 Mayıs 2017’de AK Parti Genel Başkanlığı’na dönüşüyle süreç tamamlanmış oldu.
Şimdi gözler 2019’a çevrilmiş ve siyasi partilerde gelecek yeni dönemin hazırlığı sancısı yaşanıyor. AK Parti yeni sistemin ön açıcı partisi olduğu için hazırlıkta da öncülük yapıyor. Ancak MKYK ve MYK’daki kısmi değişimin parti teşkilatlarına ve yerel yönetimlere nasıl yansıyacağı merakla bekleniyor.
Sistem böylesine ciddi bir değişim geçirirken daha çok merak edilen ise muhalefet partilerinin ne yapacağı… Bu konuda umut verici bir ipucu yok. CHP’deki muhalefetin değişim umudu, “adalet” yürüyüşüyle ertelenince o cenahta gözler, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu‘nun yüzde 48.6’nın bileşenleriyle yaptığı özel ve gizli görüşmelere çevrildi.
Bu noktada dikkat çeken isim ise MHP’den ihraç edilen Meral Akşener. Siyaset kulislerinde Akşener‘le ilgili iki tez konuşuluyor. İlki, 2019’da CHP’nin çatı adayı olmasıyla ilgili. Bu işin bittiğini söyleyen CHP’lilerin sayısı hayli fazla. Onlara göre, Kılıçdaroğlu, “hayır bloku“nu bir arada tutmak için yürüttüğü görüşmeler ve adalet yürüyüşüyle parti içi iktidarını sağlamlaştırırken, aynı zamanda Akşener‘le de çatı adaylığı pazarlığı yaptı ve o işi noktaladı. Tercihi Akşener’in yeni parti kurmamasıydı. Bu da yürüyüşün istenen siyasi sonuca ulaşamadığının göstergesi.
İşte ikinci olasılık burada devreye giriyor. Akşener parti kuracak mı kurmayacak mı? CHP parti kurmasını istemiyor çünkü en iyimser CHP’liye göre bile Akşener en çok oyu CHP’den alacak. En az 5 puan. Tabii bir de yola çıktığı Ümit Özdağ, Koray Aydın ve Sinan Oğan gibi siyasi arkadaşlarının beklentisi var. Onlar da yeni bir parti kurarak siyasette CHP’nin dolduramadığı boşluğu doldurmak istiyor. Akşener bu fikri daha yakın görüyor ki, bir süre önce şöyle diyordu: “Bin iki yüz arkadaşla görüştüm. Yüzde 90’ı yeni bir parti kurulmasını istedi. Bu ülkeyi kurdun kuşun elinden kurtaracağız.”
Siyaset kulislerinde bu konu konuşuluyor ama hâlâ Türkiye toplumunda rüzgâr estirecek bir siyasi aks ortaya koyamadıkları için kimse yüzünü dönmüş değil. Akşener ismi öne çıkmış olsa da kendi aralarında nasıl bir siyaset birlikteliği oluşturdukları bilinmiyor. Ama daha önemlisi, ‘Hayır’ cephesinde CHP’nin öncülüğünün sürmesi, HDP ile de bir araya gelmeyi göze alamamaları siyasette yeni umut olmaları ihtimalini sıfırlıyor.
Bir CHP’li Akşener’i yakın tarihin siyasi aktörü Erkan Mumcu‘ya benzeterek şöyle diyor: “Ağzı laf yapıyor, kendi kitlesinde ve CHP içinde bir karşılığı var ama AK Parti’de Erdoğan varken karşılığı olacağını sanmıyorum. Yeni dönemin Erkan Mumcu’su olur o kadar.”
Akşener şimdi iki seçenekle karşı karşıya; ya Kılıçdaroğlu’nun öncelikli tercihi olan parti kurmadan çatı adaylığını bekleyecek ya da partisini kurup kendi iddiasıyla ortaya çıkacak. İkisi bir arada olur mu? Kılıçdaroğlu, CHP’den birini değil de kendi partisini kuran Akşener‘i çatı adayı gösterip CHP’yi de ona eklemler mi? Pazarlığın önemli bir parçası bu ve büyük olasılıkla bu gerçekleşecek. AK Parti – MHP birlikteliğine karşı, CHP-Akşener birlikteliği…