Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde muhtarlara seslendi. Erdoğan’ın açıklamaları özetle şöyle:
“Biz muhtarlarımızla böyle kritik meseleleri görüştükçe birileri bundan rahatsız oluyor. Onların gözünde muhtar ilmühaber belgesi vermenin dışında görevi olmayan kişidir. Oysa biz muhtarlarımızı demokrasinin temeli olarak görüyoruz. Kendi aile efradı içinde seçime girse 3 oyu bir araya getiremeyecek olanların muhtarlarımızı küçümsemek hadlerine değildir. Muhtarlarımızın bir bakışları, bir el ya da baş hareketleri bana çok şey anlatıyor. Çoğu kez pek çok kişiyle konuşarak elde ettiğim bilgiden çok daha faydalıdır. Biz işte buna milletimizin irfanı diyoruz. Bu irfanı ne eğitimle, ne makamla elde edemezsiniz, ölçemezsiniz.
‘BAŞMUHTAR KONUMUNDAKİ CUMHURBAŞKANI…’
Muhtarlarımızla Türkiye’nin tamamını temsil eden baş muhtar konumundaki Cumhurbaşkanı’nın aralarındaki muhabbeti göremeyenlerin gönül gözü kapalı demektir. Gönül gözü kapalı olana da Allah şifa versin. Millete afra tafra yapmaya gelinmez. Afra tafra yaparsan bir seçimle gelinir, bir sonraki seçimle gönderir. Öyle duvara egemenlik kayıtsız şartsız milletindir demekle egemenlik olmuyor. Millete tabi olmakla egemenlik milletin oluyor.
BU İŞİN BİTİŞ NOKTASI OLDU
Geçtiğimiz hafta muhtarlarımızla yaptığımız toplantıda Türkiye’nin yeni güvenlik anlayışı üzerinde durmuş ve artık tehditlerin kapımıza dayanmasını beklemeyeceğimizi ifade etmiştim. Artık iş kapıya geldikten sonra müdahale dönemi bitti. Şimdi bataklığı kurutma döneminin yaşandığı bir sürecin içindeyiz. Öyle sabredelim, bekleyelim, buraya gelsin ondan sonra müdahale edelim… Artık yok. O geçti. Biz demokrasiyle ilgili açılım süreci başlattık mı, çözüm süreci dedik mi dedik. Netice aldık mı, alamadık.
BU İŞİN BİTİŞ NOKTASI OLDU
Gaziantep’te o kına töreninde 56 kardeşimizin bir canlı bomba ile şehit edilmesi artık bu işin bitiş noktası oldu. Dedik ki madem ki DEAŞ denilen terör örgütü böyle bir adım attı Suriye’ye Cerablus’tan gireceğiz. ÖSO önde, arkasında lojistik destek bizde olmak üzere girdik. Cerablus’a kim yerleşti. Cerablus halkı yerleşti.
HALEP MESELESİ
Ardından Rai’ye girildi. Rai’den bunların kutsadıkları meşhur Dabık vardır, Dabık’a doğru inildi. DEAŞ orada ciddi bir direnç gösterdi. Dabık aşıldı. Şimdi de El BAb’a doğru gidiliyor. Terör örgütü PYD – YPG ile de mücadele nerede karşımıza çıkarsa veriliyor. Şimdi El Bab’tan Mümbiç’e doğru gidilecek. PYD/YPG’ye karşı gerekli mücadele veriliyor. Halep’le ilgili sorunumuz yok ama Halep’le ilgili itirazlarımız var. Bunu muhataplarımıza iletiyoruz. Sayın Putin ile görüştüm. Artık Halep halkını huzura kavuşturalım dedim. Halep Haleplilerindir. Bunu açıklamamız lazım. Halep üzerinden bir hesaba girmek doğru olmaz. Halep’le tarihi bağlarımız var.
İNSANLARIN GELECEĞİ YER GAZİANTEP, KİLİS…
Halep’te bir işe girilirse bu insanların geleceği yer Gaziantep’tir, Kilis’tir. Biz insani görev olarak yardım ediyoruz. Batı söz verdiği halde destek vermiyor. Türkiye 1984 yılından beri Irak ve Suriye merkezli bölücü terör tehditleriyle başa çıkabilme tedbirleri alıyor.
IRAK’IN KARIŞIK OLMASININ NEDENİ…
Güvenlik anlayışının değiştirilmesi için çok gayret gösterdik. Karşımıza çok ciddi engeller çıkarıldı. 1 Mart tezkeresinin reddi gibi hatalar yapıldı. Irak’ta işlerin bu kadar çıkılmaz hale gelmesinin nedeni Türkiye’nin o operasyonda bulunmamasıdır. Suriye krizi başladığında aktif rol almaya çalıştık ama bu sürecin dışında tutulduk.
KENDİ PROJEMİZİ HAYATA GEÇİRDİK
Sonunda baktık ki kimseden bize fayda yok kendi projelerimizi kendimiz hayata geçirme kararı verdik. Önümüzde öyle çok da rahat bir hareket alanımız yoktu. Dışarıdan olduğu kadar içeriden de kuşatılmaya çalışılıyorduk. Milli birlik ve kardeşlik projesiyle bölücü terör sorunundan kurtulma çabamızın nasıl sabote edildiğini herkes gördü. Benim insanıma saygı duymayana benim saygım yoktuk. Muhatabımız artık doğrudan terörle bağı olmayan bölge insanıdır. Kimse bölgede yaşanan olaylara ‘o ülkenin içişleridir’ diye bakmasın. Bizimle çok yakın ilgisi var. Irak ve Suriye sorununu konuşurken tarihi ve hukuki haklarımızı da dikkate almalıyız.
‘GİDECEKLER… GİTMEDİKLERİ TAKDİRDE…’
Biz Lozan deyince ‘Irak topraklarında gözünüz mü var’ deniliyor. Bizim hiçbir ülkenin topraklarında gözümüz yok. Yeni çatışmaları engellemeye çalışıyoruz. Bizim fiziki sınırlarımız başkadır ama gönül sınırlarımız bambaşkadır. Buradan bir kez daha ifade ediyorum. Türkiye Irak’ta ve Suriye’de yaşanan her gelişmenin içinde mutlaka yer alacaktır. Terör örgütlerine karşı verdikleri mücadelede, gerekirse diplomatik çabalarda da yanlarında olacağız. Birileri ÖSO ve Türkiye’si El Bab’tan uzak tutmaya çalışıyor. Biz DEAŞ, PYD-YPG terör örgütleriyle mücadelemizi sürdüreceğiz. En kısa sürede Münbiç’i PYD terör örgütünden temizlemekte kararlıyız. Ya gidecekler ya da gitmedikleri takdirde gereğini biz yapacağız.
MAĞDURİYET EDEBİYATI
Son zamanlarda bir mağduriyet edebiyatıdır gidiyor. Şu an tutuklu olanlar da mağdurmuş. İçlerinde istisnai olarak mağdur olanlar olabilir ama asıl mağdur olanlar kimdir biliyor musunuz? 246 şehidimiz var. Asıl mağdur 15 Temmuz gecesi şehit olanlar, gazi olanlardır. Kim ki FETÖ nedeniyle mağduriyet edebiyatı yapıyorsa ihanet içindedir. Kimse bize bu konuda gelip de akıl vermesin. Karısına, kocasına, çocuğuna sahip olmamış, sonra neymiş benim kızım mağdur. Ne mağduru ya. Vatandaşı için adeta toprak olmuş bir cumhurbaşkanı, sen kalkacaksın mağdur edebiyatı yapacaksın.