Esrarengiz uçaklar, gizli tanıklar, kanıtları yok etmek isteyen savcılar. Star’ın “Kaza değil suikast” diyerek açtırdığı Muhsin Yazıcıoğlu dosyası çözüm bekliyor.
Yakın siyasi tarihimizin önemli politik liderlerinden BBP’nin merhum Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu, İngiltere-Irak hattında görüşmeler yaptıktan sonra esrarengiz bir helikopter kazasında hayatını kaybetti. Yapılan araştırmada, Yazıcıoğlu’nun kazadan sağ kurtulduğuna dair istihbarat raporları ortaya çıktı, Yazıcıoğlu’nun helikopterinin sabotaja uğramasına rağmen olaydan sağ kurtulduğu ancak olay yerine ilk giden ve bugün FETÖ’cü oldukları ortaya çıkan isimler tarafından öldürüldükleri iddiası hep karanlıkta kaldı. 15 Temmuz darbe girişiminin hemen öncesinde 20 Haziran 2016’da ‘Olayın cinayet olduğuna’ dair soruşturma da takipsizlik kararı verildi ve dosya ‘basit bir kaza’ olarak kapatılmak istendi. Ancak Yazıcıoğlu ailesi, dostları ve avukatları tarafından yürütülen hukuk mücadelesi, darbe girişiminden sonra ortaya çıkan belgeler, STAR Gazetesi’nin bu konudaki manşetlerinin ardından olayın kaza değil ‘cinayet’ olduğunu ve arkasında FETÖ ve teröristbaşı Fetullah Gülen’in bulunduğunu ortaya koydu.
BAŞ ŞÜPHELİ GÜLEN
Yazıcıoğlu’nun yanı sıra aynı helikopterde hayatını kaybeden İHA Kameramanı İsmail Güneş’in de aralarında bulunduğu 5 ismin ailelerinin itirazı üzerine, dosya hakkındaki takipsizlik kararı kaldırılarak yeni soruşturma açılması için Kahramanmaraş Nöbetçi Sulh Ceza Mahkemesi tarafından inceleme başlatıldı. Sulh Ceza Mahkemesi’ndeki inceleme halen sürerken, yine olayda hayatını kaybedenlerin yakınları ve avukatları tarafından yapılan suç duyurusu üzerine, Kahramanmaraş Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından açılan yeni soruşturma dosyasında baş şüpheli olarak FETÖ’nün elebaşı Fetullah Gülen’in adı yer aldı.
İLK O ‘ÇETE’ DEDİ
Yazıcıoğlu ailesinin avukatı Selami Ekici, Hrant Dink cinayetine karışan isimlerin BBP binası önünde çekilmiş fotoğraflarına gönderme yaparak “Bizim tarla çoktan sürülmüş” diyen Muhsin Yazıcıoğlu’nun, bu sözleriyle gençlerin devlet içine sızan çetelerce kullanılmaya çalışıldığını anlattığını söyledi. Ekici, “Yazıcıoğlu, Türkiye üzerine oynanan oyunları bozmak için, farklı etnik grup ve dinlerin oluşturduğu azınlık temsilcileriyle zirve yapmaya da karar verdi. O sırada, o günlerde ‘Hizmet hareketi’ maskesi altında gizlenen FETÖ’ye ilişkin ‘Devlet içindeki çete’ ifadelerini kullanan ilk isim o oldu. Partisinin kapılarını da FETÖ’cülere kapattı” diye konuştu.
MUHSİN ÇOK TEHLİKELİ
Avukat Ekici, FETÖ’cülere suikast için bu sebepler yeterli olsa bile, örgütün Yazıcıoğlu’nun öldürülmesinde ‘araç olarak’ kullanıldığı görüşünü dile getirdi. Ekici, perde arkasında İngiliz Dış İstihbarat servisi MI6’dan ABD İstihbarat Servisi CIA’ye uzanan ‘üst akıl’ ve onların uzantısı kurumlara dikkati çekti. Ekici sözlerini şöyle sürdürdü: “Muhsin Yazıcıoğlu, ölümünden önce İngiltere’ye giderek kritik görüşmeler yapmıştı. Hatta İngiliz Meclisi’nde de konuştu. Bu görüşmelerinde, bugün Irak ve Suriye’de yaşanan gelişmeleri önceden görmüşçesine Musul ve Kerkük’ün Türk yurdu olduğunu, Bağdat Anlaşması ve BM tarafından yapılan Brüksel sınır çizgisine göre bugün de bu bölgenin Türkiye’nin himayesinde olması gerektiğini gündeme getirdi. Bu konuda, sadece İngilizler ile değil o dönemki ABD Başkanı Bush’un danışmanlarıyla da görüşüyordu. Hatta o sırada İstanbul’da bir lokantada yemek yiyen ABD’li diplomatın yanındaki İngiliz mevkidaşına ‘Muhsin Yazıcıoğlu çok tehlikeli bir adam’ demiş, Yanlarındaki Balkan ülkelerinden bir diplomat ise ‘Yüzde 5 oy potansiyeli olan bir lider neden tehlikesi olsun’ dediğinde, ‘Oyu az ama halkta etkisi büyük’ yanıtı verdiğini biliyoruz.”
KOL UÇUŞU YAPTILAR
Muhsin Yazıcıoğlu’nun ‘Üst aklın talimatıyla FETÖ tarafından öldürüldüğüne’ işaret eden Avukat Selami Ekici, 15 Temmuz darbe girişiminden bir kaç gün önce ‘takipsizlik kararı’ ile kapatılmak istenen soruşturma dosyasındaki delillere dikkat çekti. Ekici, “Muhsin Başkan’ın helikopteri, HH721 ve MJ524 kuyruk numaralı biri F-16 diğeri F-4 olan iki uçak tarafından düşürüldü. Bu iki uçak, daha çok operasyonlarda kullanılan bir yöntemle ‘kol uçuşu’ olarak tabir edilen üst üste uçuşla radar da tek uçuş izi bıraktı. Ulaşılan radar kayıtlarına göre, düştüğü yerdeki helikopterin geçişi ile uçakların geçiş anları arasında bir kaç dakika fark var. Muhsin Başkan’ın helikopterinin, bu uçakların yarattığı hava akımı ile düşürüldüğü kuvvetle muhtemel. Zaten, bulundukları sırada üzerlerinde tespit edilen ve helikopterde olmaması gereken ve naaşlarda bulunan karbonmonoksit de bunu teyit ediyor. Bu uçakların pilotlarını tespit ettik ancak hiç sorgulanmadıklarını biliyoruz. Biri, daha sonraki bir uçak kazasında hayatını kaybetti” diye konuştu.
İKİNCİ HELİKOPTER DEVREDE
Helikopterin düşmesine rağmen Yazıcıoğlu ve beraberindekilerin hayatta kaldığını ifade eden Ekici, bu noktadan sonra hem FETÖ’nün hem de ‘üst aklın’ yeniden devreye girdiğini anlattı: Avukat Ekici, “Yazıcıoğlu’nun vücudunda kaza sırasında oluşmadığını düşündüğümüz kırık ve izler var. Ayrıca olaydan sonra, dört saat telefonda konuşan İHA muhabirinin çenesi de kırık çıktı. O vaziyetteyken 4 saat nasıl konuşacak? Kaza raporu veren Adli Tıp uzmanı FETÖ’den tutuklandı. Düşen helikopterin yeri belli olduğu halde bir türlü bulunamadı. O arada başka bir Skorsky helikopterin oraya indiğini de öğrendik. O helikopterdeki isimler, bugün Cumhurbaşkanı Erdoğan’a Marmaris’te suikast girişiminde bulunmaktan dolayı tutuklu. Muhsin Yazıcıoğlu ve arkadaşlarının bu ekip tarafından öldürüldüğünü düşünüyoruz. Olayı aydınlatabilecek olan helikopterdeki parçaların da bu ekip tarafından söküldüğünü biliyoruz” ifadelerini kullandı. Ekici, olay yerine Kıbrıs Rum Kesimi’ndeki İngiliz Üssü’nden veya uçak gemisinden kalktığı belirtilen üçüncü bir helikopterin de geldiğine dikkati çekti: Ekici, “Soruşturma dosyasına giren ve ‘Ahmet’ kod adını alan ve Hava Kuvvetleri’nde görevli olan bir gizli tanığın beyanları önemli. Yazıcıoğlu’nun helikopterinin yanı sıra FETÖ’cülerin yer aldığı Skorsky helikopteri de kırıma uğramış. Onları kurtarmak ve bu helikopteri taşımak için üçüncü ve dördüncü helikopterler devreye girmiş. Gizli tanık Ahmet, olaydan iki saat sonra olay bölgesine iki tane JJ kodlu helikopterin geldiğini ve iki saat bekleyip havalandıklarını anlatıyor. Bunlardan birinin Güney Kıbrıs Rum Kesimi’ndeki İngiliz Üssü’ne gittiğini, diğerinin ise Erhaç’a yöneldiğini söylüyor” dedi.
-STAR-