Soma’daki faciadan sonra kamuoyunda, “Ailelere ödenecek manevi tazminatın işveren için de caydırıcı olması” beklentisi oluştu. Bu konuda dünyadaki uygulamaların emsal olması isteniyor.
Soma’daki maden faciasından sonra yaşanan acılar kamuoyunda, “Bu ailelere ödenecek manevi tazminatın, onların acılarını bir nebze dindirmesinin yanısıra işveren için de caydırıcı nitelikle olması gerekir” beklentisi oluşturdu. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu da tüm tazminat davalarında emsal olarak gösterilen kararında manevi tazminat için, “Zarar veren yanı da dikkat ve özen göstermek konusunda etkileyecek bir yaptırımla caydırıcı olabilmeli” ifadesini kullanıyor.
YARGITAY KARARI
Soma faciası ve benzeri toplu ölümlü kazalarda yaşamını yitiren işçilerin aileleri için umut oluşturacak en kapsamlı yorum Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nda 2004’te yapıldı. Genel Kurul bir maden kazası sonrasında verdiği bu kararında şu ifadeleri kullandı: “Manevi tazminat, gelişmiş ülkelerde artık eski kalıplarından çıkarılarak caydırıcılık unsuruna da ağırlık verilmektedir. Gelişen hukukta bu yaklaşım, kişilerin bedenine ve ruhuna karşı yöneltilen haksız eylemlerde veya taksirli davranışlarda tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranlarda manevi tazminat takdir edilmesi gereğini ortaya koymakta; kişi haklarının her şeyin önünde geldiğini önemle vurgulamaktadır. Bu ilkeler gözetildiğinde, aslolan insan yaşamıdır ve bu yaşamın yitirilmesinin yakınlarında açtığı derin ıstırabı hiçbir değerin gidermesi olanaklı değildir. Burada amaçlanan sadece bir parça olsun rahatlama duygusu vermek; öte yandan da zarar veren yanı da dikkat ve özen göstermek konusunda etkileyecek bir yaptırımla caydırıcı olabilmektir.” Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2004’te bu yorumu yaptı ancak ölümlü maden kazalarından sonra açılan davaların temyiz incelemelerini yapan Yargıtay 21’inci Hukuk Dairesi’nin uygulamaları kamuoyundaki beklentiden daha da uzaklaşmaya başladı. Yargıtay önceki yıllarda ölen madencinin kusurunun olmaması halinde eşe 70, çocuklara 40’ar bin TL manevi tazminatın hükmedildiği kararları onuyordu. Ancak son yıllarda Daire tutum değiştirerek, manevi tazminat miktarlarını düşürmeye başladı. İş mahkemeleri de buna göre eş ve çocuklara ödenmesi gereken manevi tazminatta, “eşe 40, çocuklara 30’ar, anne-babaya 20’şer, kardeşlere de 6’şar bin TL” cetvelini uygulamaya başladı. Bu yöndeki kararlar da 21’inci Hukuk Dairesi’nde onandı. Daire’nin, işverenleri caydırmaktan uzaklaşan bu kararının son örnekleri, Zonguldak-Karadon’da 2010’da yaşanan ve 30 işçinin yaşamını yitirdiği davalarda görülmeye devam ediyor. Yargıtay 21’inci Hukuk Dairesi Karadon’daki kazada yaşamını yitiren madencilerin açtığı davalarda da “eşe 40, çocuklara 30’ar, anne-babaya 20’şer, kardeşlere de 6’şar bin” formülünü işletti. Bu yönde çıkan kararları onadı. Bu davalarda aileler, eş için 120, çocuklar için 80’er, annebaba için 50’şer, kardeşler için de 30’ar bin TL manevi tazminat taleplerinde bulunmuşlardı.
GÖZÜNÜN YAŞINA BAKMAYIZ’
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Salih Kapusuz, Soma’da meydana gelen maden kazasında, ihmal varsa en ağır cezayla cezalandırılması gerektiğini savunarak, “Bundan sonra böyle acıların yaşanmaması için bu yaptırımlar uygulanmalıdır. Bu tahkikatlar bittikten sonra bu acı hadisenin tüm detayları ortaya çıkacaktır. Maden şirketinin ihmali varsa gözünün yaşına bakılmayacaktır” dedi.
‘HEMEN TEDBİR KONULMALI’
Emekli Yargıtay Savcısı Ahmet Gündem: Madencilik risklidir. Bu yüzden işveren mal varlıklarını Türkiye dışında bulundurur ve yatırımlarını üçüncü şahıslar üzerinden yapar. İşverenin mal varlığına hemen tedbir konulmalı. Mahkeme, mal varlığını üçüncü şahıslara geçmesini engellemeli.
Avukat Barış Çabuk: Ölen kişinin bakmakla yükümlü olduğu hatta akrabası dahi olmayan herkes dava açabilir. Çünkü tazminat davası açacak olan kişiler, ölen kişinin desteğini yitirerek mağdur duruma düşmüşlerdir. Maddi tazminatın bir sınırı olmakla birlikte, kişiler isterse manevi tazminatın harcını ödeyerek istedikleri miktarda dava açabilirler. Devlet hükmü ve tasarrufu altında olan yerlerde işletmeyle birlikte müştereken sorumluluğu olduğu için kişiler devlet aleyhinde de tazminat davaları açabilecekler. Büyük bir felaket sonrasında Türk Yargı Makamlarının önlerine gelecek davalarda daha hassas olacakları yünündeki inancımızı yitirmemeliyiz.
Emekli DGM Savcısı Reşat Petek: Şirket tüzel kişi olarak ölümlerden sorumludur. Ciddi ihmal sonucu ortaya çıkan kazada işveren, tereddütsüz kusurludur. İşveren ‘Taksirli ölümüne neden olma’, ‘Emir ve talimatları yerine getirmeme’ ‘Tedbirsiz ve dikkatsizlik sonucu birden fazla ölüme neden olmak’ suçlarını işlemiştir. Ciddi cezalar verilerek bunun sonucunda da telaffuz edilemeyecek tazminatlar ortaya çıkacaktır.
MÜNEVVER KARARI UMUT OLDU
Yargıtay 3’üncü Hukuk Dairesi’nin “canavarca” öldürülen Münevver Karabulut’un anne-baba ve kardeşleri için verilen toplam 1 milyon 250 bin TL’lik manevi tazminat kararını onaması da işçiler için umut oldu. İşçilerin yakınları adına tazminat davaları açan ve kendisi de bir madenci çocuğu olan Avukat Ünal Demirtaş Münevver Karabulut kararının, iş kazalarına bağlı tazminat davalarının temyiz incelemesini yapan 21’inci Hukuk Dairesi için de örnek olması gerektiğini kaydetti ve şöyle konuştu: “Münevver Karabulut’un ailesinin açtığı tazminat davasında 1 milyon 250 bin TL manevi tazminatın onanması bizi hem şaşırttı hem de kendi davalarımız için umut oldu. Manevi tazminatın tam da böyle olması gerekir. Manevi tazminat sadece duyulan elem ve kederi dindirmeye yönelik değildir, aynı zamanda zarar vereni benzer eylemlerden caydırmaya yöneliktir. Yargıtay 21’inci Hukuk Dairesi ne yazık ki son yıllarda tazminat miktarlarını düşürmeye başladı. Oysa ki bir hemen hemen her duruşmada, ‘tazminatların, işçi güvenliği için işvereni önlem almaya zorlayacak nitelikte olması gerektiğini savunuyoruz.”
GELİŞMİŞ ÜLKELERDE YARGI, ‘İŞ CİNAYETLERİNE’ KARŞI TAVİZSİZ DAVRANIYOR
Birçok ülkede, kazaların ardından işletme kusuru saptanırsa ölenlerin yakınlarına yüklü miktarda tazminat ödeniyor:
ABD’de 2010’daki maden kazasında, şirket ölen işçilerin ailelerine 1.5 milyon dolar tazminat ödemeyi kabul etti. Avustralya’da ise maden şirketi sadece bir işçiye 413 bin Avustralya doları tazminat ödemesine mahkum olmuştu. İşte dünyada son zamanlardaki bazı kaza tazminat örnekleri:
Yeni Zelanda’da Pike River Coal adlı şirket, kömür madeninde 2010’da yaşanan kazada yaşamını yitiren 29 kişiye toplam 3 milyon dolar tazminat ödemeye mahkum edildi. Şirkete ayrıca 600 bin dolar para cezası vermişti.
Avustralya’daki Moranbah madeninde iş makinesi kullanan Lawrence Phillips, sırtında yaşadığı sakatlık nedeniyle bir daha çalışamaz hale geldi. Şirket Phillips’in açtığı davada 413 bin Avustralya doları (811 bin TL) ödemeye mahkum edildi.
Fransız yargısı, 2009’da 228 kişiye mezar olan Air France’a ait uçakta hayatını kaybedenlerin yakınlarına 177 bin’er dolar tazminat ödenmesine karar verdi.
Son olarak ABD Ulaştırma Bakanlığı’na bağlı Ulusal Otoyol Trafik Güvenliği İdaresi (NHTSA) son olarak General Motors’a (GM) federal güvenlik kurallarını çiğnediği gerekçesiyle 35 milyon dolar para cezası verdi. (SABAH)
İnsanların iyi niyetleri, duyduğu değerlere sevgisi, saygısı her dakika, saniye mi testten geçirilir, her lafın altında bu kadar çok bir şeyler mi aranır? Pes doğrusu! Her ne hikmetse kabloların pis pis yanık kokusunu bu gün ben de ta ciğerlerimde hissetmeye başladım. Bende mi bir anormallik var, yoksa aldıkları maaş kadar vatan sevgisi olanlarda mı, insanı sevdiklerinden uzaklaştırmak için elinden gelen gayreti gösteren uyanıklarda mı? Çözemedim doğrusu! Bazen elimle yaptım olmadı, dilimle yaptım olmadı, bari İmanın en zayıfı olan kalbimle dua edip köşeye çekilmek en doğrusu olanı diye de düşünmeden edemiyorum. Sokaklar yeterince zaten stresliyken gel yazabiliyorsan yaz. ‘La havle vela kuvvete illa billahil aliyyil azim,’ biz bildiğimizi okumaya biraz daha devam edelim.
Son birkaç gündür medyada garip şeyler oluyor. SABOTAJ düşüncesini ortadan kaldırabilmek için birileri elinden geleni sarf ediyor. Önce SABOTAJ’ı ihmale, bu günde SABOTAJ’ı kazaya çevirdiler. Bir tane elektrik teknisyenini çıkarıp 17 gün önce ben uyarmıştım, kablolar sıkıntılıydı, uyarımı dinlemediler ondan oldu diyerek ölen mühendislerin, yetkililerin üzerine suçu attıktan sonra Cihan Haber Ajansı bir adım daha ileri giderek olay kablolardan oldu bu bir kazadır deyip işi kazaya çevirmeye çalıştı.
Kimse kusura bakmasın medya da bu konuya balıklama daldı. Biranda SABOTAJ ihmale, ihmal kazaya dönüştü. Olayları karartmada pek maharetli olan paralel yapılanmanın devreye girmesiyle ortalık birden bire renk değiştirmeye başladı. Bu bukalemun gibi renk değiştirme hala dozunu artırarak operasyonlarını sürdürdüğünü görüyorum. Dünyayı farklı bir gözle sade ben mi görüyorum diye de hayıflanıyorum.
Oynanan son kablo olayını bir daha gözden geçirmenizi isterim. Trafo dediler, yalan çıktı, yaşam odası dediler, yalan çıktı. En son operasyonları kablo ile olayı kazaya bağladılar. Umarım yanılıyorumdur.