MEDYAGUNDEM.COM- Abdülkadir Selvi cemaatin asıl derdini bugün Yeni Şafak’ta açık açık yazdı. Selvi, “Cemaat yerel seçimlerden önce mücadelenin fitilini ateşlemek suretiyle, Recep Tayyip Erdoğan’a diz çöktürmeyi planladı. Bu Cumhurbaşkanlığı seçimine dönük bir mücadele. Ve Recep Tayyip Erdoğan’sız bir AK Parti ve 2015 sonrası hedefleniyor.” dedi.
İşte yazısı:
CEMAAT MÜHENDİSLİĞİ DE TAM TERSİ SONUÇ VERECEK
Değerli bir Ankara Temsilcisi, bu değerlendirmem üzerine şimdiye kadarki toplum mühendisliğinin tam tersi sonuçlar verdiğini hatırlattı. Ben de aynı fikirdeyim. Cemaat mühendisliği de tam tersi bir sonuç verecek.
YÜZ KIZARTICI HAKARETLER
Dershane tartışmasının başladığı günden bu yana doğru bir üslupla ve doğru bir zeminde yürütülmediğini ifade etmeye çalışıyorum. İslam tarihinde acı örnekleri olan, ‘kardeşler arası mücadele’nin hayırlı sonuçları olmayacağına dikkat çekmeye çalışıyorum.
Bunda yanlış olan ne var?
BUNLAR MI CEMAAT TERBİYESİYLE YETİŞEN İNSANLAR
Bir süredir hak etmediğime inandığım saldırıların hedefi oluyorum. Ben yine şanslıyım. Mütesettir bir yazara gönderilen mesajları okudum yüzüm kızardı. Bunları yazanlar cemaat terbiyesiyle yetişen insanlar olamaz dedim. Ama onlar yüzleri kızarmadan küfretmeye devam ediyorlar. Beş vakit namazındaki mütesettir yazar arkadaşımı, ‘Bunlar seninle cemaatin arasını açmaya çalışan fitne odaklarının yetiştirdiği elemanlardır’ diye teselli etmeye çalıştım.
Medyada yüz akımız isimlerden biri olan yazarımız Hilal Kaplan’a ise ayrı bir cepheden saldırılar sürüyor.
Ergenekon sürecinde dahi işitmediğim hakaretleri sıralayanların seviyesine inmeyi düşünmüyorum. ‘Kalemimi kırdım’ şeklindeki bir tavır içinde değilim. İslam ahlakı ile ahlaklanmış birisi fikirlerini nasıl söylerse, o edep üzerine devam etmekte kararlıyım. Edepsizlere rağmen…
BAŞBAKAN’I FİRAVUNA BENZETENLERİN BİZLERE BUNU REVA GÖRMESİNE ŞAŞIRMADIK
Başbakan’a diktatör diyen, firavuna benzeten, doktor raporu almasını önerenlerin bizlere bunu reva görmesinde yadırganacak bir şey yoktur.
Biz muhabbet fedaileriyiz husumete vaktimiz yok düsturunu kendime ilke edinmişim ama bir yüzüme tokat vurulunca diğerini çevirecek kadar olgunlaşmadım. Saçları adedince başları olsa, her gün biri kesilse, davasından dönmeyeceğini ilan etmiş olan Bediüzzaman’ı rehber edinmişim. Size boyun eğmem.
2004’DEN SONRA KAÇ VALİNİZ OLDU?
Arka bahçe olarak kullandıkları bir yayın organında 2004 yılı MGK’sında alınan bir karara ilişkin haber okuduk. O günkü şartların dikkate alınmasını gerektiren yazılar yazdık. Ancak cemaati bitirmek için 2004’te MGK’da karar alındığına cemaat tabanını inandırmaya çalışıyorlar. Madem 2004’ten beri bu hükümet sizi bitirmek istiyordu. O zaman sormak istiyorum.
2004’ten önce kaç valiniz vardı, 2004’ten bu yana kaç valiniz oldu?
2004’ten önce kaç milletvekiliniz vardı, 2004’ten bu yana kaç milletvekiliniz oldu?
2004’ten önce kaç bakanınız vardı, 2004’ten sonra kaç bakanınız oldu?
2004’ten önce kaç üniversiteniz vardı, 2004’ten sonra kaç üniversiteniz oldu?
2004’ten önce ticaret hacminiz neydi, 2004’ten sonra ticaret hacminiz ne oldu?
Bu soruları uzatayım mı?
Sadece şunu hatırlatmak istiyorum.
2004’ten önce ülkesini terk etmek zorunda kalan ve vatan hasretinden Türkiye’den getirilen toprakları koklarken gözyaşları döken muhterem Hocaefendi’yi, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı’nın ülkeye davet ettiği bir Türkiye size yetmiyor mu?
2004′ten önce kaç valiniz vardı, 2004′ten bu yana kaç valiniz oldu? sorusuna en iyi cevabı tetikçi patlak valizci vermesi gerekir.
Sayın Başbakanımız bir tek Allah’ın huzurunda, yani namazda diz çöker.