MEDYAGÜNDEM- Boğaziçi Üniversitesi’nde namaz kılmak isteyen öğrencilerin “Mescit talebi”ne rektörlük duyarsız kalırken, kamuoyunda da tepkiler çığ gibi büyüyor.
Bugün Yeni Şafak’ta Hilal Kaplan, Boğaziçi Üniversitesi’nde mescit isteyen öğrencilerin tercümanı oldu. Kaplan ortadaki sorunu şöyle anlattı:
“Boğaziçi Üniversitesi’nde okuyan öğrencilerin mescit ihtiyacı da bunların başında geliyor. Hakikaten Boğaziçi Üniversitesi’nde neden bir mescit yok? Üniversitede namaz kılan yüzlerce öğrenci var. Kuzey kampüsteki caminin, güney kampüsteki öğrencilere çok uzak kaldığı da açık. On dakikalık ders aralarında öğrencilerin camiye kadar yürümeleri zaten bu arayı tamamıyla kapladığı için böyle bir ihtiyacın olduğu da malum. Öğrencilerin namazlarını rahatça edâ etmelerine imkân tanıyacak bir mekân tahsis etmek çok mu güç? Öyleyse tekrar soralım: Öğrencilerin yıllardır talep etmesine rağmen Boğaziçi Üniversitesi’nde neden bir mescit yok?”
Kendisi de bir Boğaziçi Üniversitesi mezunu olan Kaplan, şu çarpıcı satırları kaleme aldı:
“Bu satırları yazarken aklıma ister istemez yüksek lisans yıllarım geliyor. İki dersim de Güney kampüsteki Sosyoloji bölüm binasındayken, o on dakikaya dek gelen bir okul aracı da yokken, yağmur çamur demeden, boğaza nazır o dik yokuşu çıkarak camiye ulaşmam bile on beş dakika sürerken, geri dönüp tam zamanında ikinci derse yetişmem gereken günler… Müslüman bir öğrenciyi, sadece dinî bir vazifeye değil, aynı zamanda ontolojik bir ihtiyaca da tekabül eden namazla, yine ertelenemez bir sorumluluk olan dersine yetişmek arasında tercih yapmaya zorlamak ahlâkî midir? Sözde ülkenin en liberal, pek özgürlükçü okulu olan Boğaziçi’nin yönetiminin bu husustaki ısrarı nedendir? Robert Kolej geleneğinin üzerine bina edilen Boğaziçi Üniversitesi’nin yönetimi, Amerika’daki üniversitelere şöyle bir baksın ve o okullarda böyle gereksiz tartışmalara yer olup olmadığını görsün. Amerikan ekolünden çok uzağa düştülerse, dönüp kendi ülkelerindeki üniversitelere de göz atabilirler.”
Boğaziçi Üniversitesi’nin ayıbını da Kaplan, “Örneğin hemen yanı başında cami olan Bilkent Üniversitesi, bünyesinde iki büyük mescit barındırırken, Ortadoğu Teknik Üniversitesi’nde tam dört mescit varken, Ya da İstanbul Üniversitesi veya Yıldız Teknik Üniversitesi’nin nerdeyse her kampüsünde birer mescit mevcutken, Toplamda Türkiye’deki üniversitelerin yirmiden fazlasında en az bir mescit bulunurken, Boğaziçi Üniversitesi’nde neden bir mescit yok?” diyerek ortaya döktü.
Kaplan’ın, “Hak yerini bulana dek Boğaziçi Üniversitesi, adını bu ‘mescit krizi’yle duyurmaya devam edecek.” ifadesi önemliydi.
İşte Kaplan’ın YAZISI
medyagundem.com