GÜNEŞ Gazetesi’nin, Dink’e yönelik saldırıyla ilgili manşeti karşısında paniğe kapılan Etyen Mahçupyan “Cinaneti konuşmayı bırakalım, Dink’in eserlerini tartışalım” dedi. Kendisine yöneltilen hiçbir soruya cevap vermemekle birlikte, cinayeti konuşmaktan kaçınması akıllarda soru işaretlerine neden oldu.
10 yıl önce, genel yayın yönetmeni olduğu AGOS Gazetesi önünde uğradığı silahlı saldırı sonucu hayatını kaybeden Hrant Dink ile ilgili GÜNEŞ Gazetesi’nin attığı manşet büyük yankı uyandırdı. Saldırıdan hemen önce Dink ile görüştüğünü ve kendisine ‘at yarışı tüyosu’ verdiğini ifade eden Mahçupyan, haberde bu açıklamasının kullanılmasının ardından skandal bir yazı kaleme aldı.
HALA CEVAP YOK
İftira, hakaret ve yalan ile dolu yazıda, kendisine yöneltilen hiçbir soruya cevap vermedi. En yakın arkadaşı olduğunu ifade ettiği ve sevgisini “O Benim kalbimdi” sözleriyle ifade ettiği Dink’e yönelik saldırının ise üzerini kapatmaya çalıştı. Hala tam olarak aydınlatılamayan suikastle ilgili “Yazılması gereken artık cinayetin kendisi değil, Günün Hrant’ı hatırlamak için fırsat olarak görülmesi uygundu” dedi. Etyen Mahçupyan’ın, GÜNEŞ’in sorularına cevap vermek yerine ‘cinayeti tartışmayalım’ demesi kafaları karıştırdı. FETÖ’cülerin suikastındaki parmağı bugün artık net bir şekilde görülmesine rağmen Mahçupyan’ın bu sözleri sarf etmesi, ‘Bir şeylerin üstünü mü örtmeye çalışıyor’ yorumlarına neden oldu.
‘CEMAAT’ ISRARI
Karar yazarı Etyen Mahçupyan’ın eli kanlı Fetullahçı Terör Örgütü için ‘Gülen cemaati’ ifadesini kullanması büyük tepki çekti. FETÖ medyasının amiral gemisi Zaman ve FETÖ tetikçisi Taraf’ta çok uzun bir dönem köşe yazarlığı yapan Mahçupyan’ın neden hala ‘Gülen cemaati’ ifadesini kullandığı merak konusu oldu.
İŞLEM YAPMADI
Öte yandan dönemin başbakanı Ahmet Davutoğlu’nun başdanışmanı olarak görevlendirildiği süreçte, Dink cinayetinin aydınlatılması için herhangi bir öneride bulunup bulunmadığı ise gizemini koruyor.
Kimi sevmiyorsak kurtuluruz
Hrant Dink cinayetiyle ilgili açılan dava kapsamında savunma yapan tutuklu sanıklardan dönemin İstihbarat Şube Müdürü Ali Fuat Yılmazer, “Biz fişlemeci milletiz. Biz derin devlet anlayışına sahibiz. Herkesin zamanı gelince kullanılacak bir fişi vardır. Kimi sevmiyorsak içine doldurur toptan kurtuluruz” dedi. Yılmazer, yaptıkları istihbari çalışmaları yasadan da kaynaklanan yükümlülükleri nedeniyle adli birimlere bildirdiklerini anlatarak, “Hrant Dink’le ilgili biz bildirmişiz ama yapılmamış. İstihbarat birimi bildirir, adli işlem yapmaz. Sonucunu da takip etmişiz, gücümüzün yettiği kadar.” ifadelerini kullandı.
-GÜNEŞ-