Jandarma istihbaratının Kobani raporu: Kobani’den çekilenler, sokak eylemlerine katıldı. Bu serhildan (ayaklanma) provasıydı. Yeniden deneyecekler.
Geçtiğimiz hafta HDP’nin çağrısıyla başlayan Kobani eylemleriyle ilgili Jandarma İstihbarat’ın hazırladığı iki sayfalık raporda çarpıcı değerlendirmeler yer aldı. Rapora göre IŞİD’in ilerleyişi karşısında Kobani’den çekilen ve Türkiye’ye gelen bazı PKK’lılar sokak olaylarına karıştı. Kobani bahanesiyle şehirlerde çıkarılan olayların bir “serhildan” (ayaklanma) provasıydı. Benzeri olayların yeniden denenebileceği uyarısında bulunuldu. Jandarma İstihbarat’ın Kobani raporundaki detaylar şöyle:
KOBANİ’DEN SOKAĞA: IŞİD, PYD milislerini geriletirken, IŞİD karşısında tutunamayan bazı PKK mensuplarının Kobani’yi terk ederek Türkiye’ye giriş yaptığı tespit edildi. Kaynaklar IŞİD’in ilerleyişi karşısında Kobani’den çekilen ve Türkiye’ye gelen bazı PKK’lıların sokak olaylarına karıştığını, bunun tespit edildiğini vurguladı.
BAKANLAR KURULU’NDA: Aynı konuya hafta başında yapılan Bakanlar Kurulu toplantısında da değinildi. Kabineye Kobani’deki olaylara ilişkin yapılan sunumda Kobani’den kaçan bazı PKK’lıların sokak olaylarına karıştığının tespit edildiği ifade edildi.
SERHİLDAN PROVASI: Kandil’in Türkiye’de sokakları karıştırarak iki amaca ulaşmaya çalıştığı belirtiliyor. Kaynaklar, Kandil’in bir “serhildan” provasıyla hem taban üzerindeki etkisini ölçmek hem de Türkiye’ye “Suriye’nin kuzeyinde bizim çıkarlarımızı tehdit ederseniz ülke içini karıştırırız” mesajı vermek istediği analizini yapıyor.
YENİDEN DENEYECEKLER: Suriye’nin kuzeyinde değişen konjonktürün Kandil’in kafasını karıştırdığı, IŞİD’i bahane gösteren bazı yabancı istihbarat örgütlerinin de Kandil’i çözüm sürecini askıya alması için teşvik ettiği ifade ediliyor.
MESELE KOBANİ DEĞİL
Hükümet Sözcüsü ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, HDP’nin Kobani bahanesiyle ayaklanma çıkarmak istediğini belirtti. Arınç “Mesele Kobani değil, Kobani bahanesiyle ayaklanma gerçekleştirmek. Başaramadılar, bundan sonra da başaramayacaklar. Dünyayı başlarına yıkarız” dedi. (SABAH)
ALKIŞLAR DA DUALAR DA SANADIR !
Hamdi YALÇIN(hamdiyalcin1@hotmail.com)
Birileri hala 10 Ağustos 2014 öncesini hayal ediyor ve korkuyorlar.
Korktukları insan 10 Ağustos’tan önce seçim maratonunu başlatan ,Samsun’dan Demokrasi meşalesini yakan milli iradeye vurgu yapan insan.
Korktukları insanın vizyonu var Yeni Türkiye’nin 2023 hedefleri var.
Korktukları insan dönüşü olmayan yeni bir yola girdi ; ülkenin ve milletin huzur ve mutluluğu için.
Korktukları insan başlattığı ve yürüttüğü hamleleri ve sistemi takip edeceğini ve ucunu bırakmıyacağını taa o günlerde üzerine basa basa söylemişti.
Korktukları insan Makamında oturarak pasif olmayı değil, hep aktif olmayı istemişti.
Korktukları insan çözüm sürecinin takipçisi ve sürdürücüsü olacağını, sorunun halledilmesi hususunda yine çabalarının devam edeceğini bildirmişti.
Birilerinin çekindikleri, korktukları O insanı, AKP Genel Başkanı ve Başbakan Erdoğan’ı Milli irade ve milli güç 10 Ağustos 2014’de 12.Cumhurbaşkanı seçti.
Ama yine birileri hala korkmaya devam ediyor ve O’nun için sadece köşkte oturmalı, önüne geleni imzalamalı, iktidara da muhalefete de karışmasın istiyorlar.
Birileri böyle Cumhurbaşkanı istese de nafile,
Milli şairimiz ve İstiklal Marşının yazarı M.Akif Ersoy şu dizelerinde belirttiği ğibi;
Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım.
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!
Kükremiş sel gibiyim: Bendimi çiğner, aşarım;
Yırtarım dağları, enginlere sığmam taşarım.
O, Demokrasinin ülkesine tam yerleşmesini , ülkenin hür ve mutlu olmasını arzu ediyor, insanların zincirlere vurulmasını istemiyor.
Birileri , O’nun İl il dolaşıp halkı aydınlatmasın, halkla kucaklaşmasın ve köşkte otursun istiyor.
O ise karış karış cennet yurdu dolaşıp ,halkla kucaklaşmak , dertleşmek istiyor, buna kimsenin gücünün yetmiyeceğini söylüyor.
Üniversitelere gidiyor; ilim irfan yuvalarını ziyaret ediyor. Kamu oyunu aydınlatıyor.
Birileri bundan çok korkuyor, çok çekiniyor.
Ama O biliyor ki , korkunun ecele faydası yoktur.
Birileri rahatsız olsa da, O tek devlet ,tek bayrak, tek Vatan , diyor.
Hiç durur mu ,hiç oturur mu yerinde, ok birkez çıktı mı yaydan hedefe varmak ister çoktan.
Ülkenin birliği , dirliği, huzuru için canını ortaya koyan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip ERDOĞAN geçen hafta Trabzon’da toplu açılış konuşmasında; Kobani eylemleri ve artan şiddet olaylarına değinmişti. Aziz milletimizin soğukkanlı olmasını isteyen Cumhurbaşkanı Erdoğan içerideki maşaları kullanarak sokakları terörize etmek isteyenler olduğunu belirterek “Bunu başaramayacaklar ,hesabını soracağız ” demişti.
Birileri hemen zıplayıp bu Cumhurbaşkanı mı? Başbakan mı? Ortada ne Başbakan ne de Cumhurbaşkanı var demeye başladılar. Cumhurbaşkanı’nın tarafsız kalmadığını iddia ettiler.
Oysa ki Türkiye’nin Cumhurbaşkanı ‘da Başbakanı’da dimdik ayakta ve görevlerini layıkıyla yapıyorlar , ülkeleri ve aziz milletimizin güvenliği ve istikbali için çırpınıyorlardı.
Birileri vandalları , teröristleri, yağmacıları ,Türk bayrağına saldıran hainlere cesaret verebilir ve onları alkışlıyabilirdi. Lakin Cumhurbaşkanı asla buna müsaade etmez ve bunların karşısına dikilirdi.
Ülkemizin Cumhurbaşkanı da Başbakan’ı da Irak’da başlayıp Suriye’de palazlanan ve o ülkelerde terör estiren IŞİD’e de halkına zülmeden Esada’da aynı duyarlılıkla karşı olduklarını defalarca kamu oyuna açıklamışken ve Suriye’de 250 bin insan öldürülürken , milyonlarca insan vatanlarından, evlerinden göç ettirilirken sesi çıkmayan birilerinin sesi çıkar oldu. Esed’e sesini çıkartamayan, kobani’yi bahane edip ülkeyi kaosa sürüklemeye çalışan ülkenin huzurunu bozan,insanları öldüren, güvenlik güçlerini şehit eden bu vandalların terör eylemlerine karşı da sesiz kalıyorlar. Cumhurbaşkanı köşkte oturup, buna sessiz kalabilirmiydi ? İşte onun için Cumhurbaşkanı Erdoğan ” Türkiye iç ve dış Politikasını teröristlerin , sokak serserilerinin şiddet eylemleriyle belirleyecek bir ülke değildir” diyordu. Ve yine “Hem sokaktaki o maşalar , hem de onların iplerini tutan efendileri bilsinler ki Türkiye sokak eylemlerinden korkup istikamet değiştirecek bir ülke değildir” diyordu.
Çözüm sürecinde böyle olayların meydana gelmesine de bakın ne diyor ” çözüm süreci şımarıklığa göz yummak değildir. Çözüm süreci boyun eğmek değildir, tehditlerden korkup geri çekilmek değildir. Eğer birileri çözüm sürecini böyle şımarıklık olarak anlıyorsa çok büyük bir yanılgının içindedir”
Evet Cumhurbaşkanı Erdoğan aziz milletimizin kendisinden beklediği konuşmayı yapmıştır. Çözüm sürecinde hükümetin verdiği krediyi birileri çok iyi değerlendirmelidir. Bilinmelidir ve ne mutlu ki bize 77 milyonun kardeşliğini tesis etmek için , barış ve huzur için son nefesine kadar da mücadele etmeye devam eden bir Cumhurbaşkanımız var.
Biz oturan değil koşturan, biz susan değil konuşan, tesisler açacak ve onların yapılmasını teşik edecek, ülkemizde devam eden projelerin takipçisi olacak , yeni projelerin başlatılması ve bitirilmesi için gece gündüz çalışacak Cumhurbaşkanı istiyoruz.
Senden korkan birilerine milletimiz inanmıyor. Sen tarafsızlığını kaybetmedin; sen milletten, sen bayraktan , sen ülkenden, sen Demokrasiden , sen vatan ve millet bütünlüğünden, sen ülkende huzur isteyenlerin tarafında oldun. Aziz milletimin duaları da , alkışları da sanadır. Yolun açık olsun Cumhurbaşkanı RTE.