CHP nasıl kurtulur?
İki dostumla birlikte önceki gece LES OTTOMANS’ın havuz başında saatlerce sohbet ettik. Nasıl oldu bilmiyorum ama bir ara konu gelip CHP’ye dayandı.
Kemal Bey’in partiyi taşıyamadığı masanın ortak fikriydi! Karşımda oturan arkadaşım “Sence CHP nasıl kurtulur” diye soruverdi… Hiç düşünmemiştim.
Hazırlıklı değildim. Ama partinin günü okuyamadığını, zamanın ruhuna aykırı işler yaptığını görüyordum. Nedense bunlara girmeyip“CHP gibi partinin gizli başkanı olmaz” dedim…
Şaşırdılar… “Ne olur aç biraz, yoksa sabaha kadar buradayız” diye ısrar ettiler. Gülümsedim. Belli ki benden duymak istiyorlardı. İsim isim…
Tuzağa düşmedim. “Bir tek şartım var” dedim. Kabul görünce başladım anlatmaya….
“Ergenekon sulandı. Bunu kabul ediyorum. Ama yine de iki eşbaşkan, yani YAŞLI KURT ve MR. Simit işin başında. Yaşlı Kurt hiç ama hiç durmuyor…
Erdoğan’dan kurtulmak için her yolu denedi. El altından yönettiği gazete üzerinden önce BAŞBAKAN HASTA dedikodusunu yaydı.
STRATFOR’u hatırlayın…
Sezgin Tanrıkulu, ‘Gölge CIA’ Stratfor’un TR 705 NO’lu adamıydı! Tanrıkulu ve en sevdiği isimlerden olan BİNNAZ TOPRAK’ıCHP’ye o yerleştirdi.
Abant toplantısına katılan Erdoğan Toprak ve Aydın Ayaydın’ın yanı sıra Genel Başkan Kılıçdaroğlu da onun eseridir. Kemal Bey’in bu kadar yalpalamasının sebebi “onun dediklerini” yapmaya çalışmasıdır…
Çok ortak çalışmaları oldu.
Unutmadan Şafak Pavey’i eklemeliyim. Pavey, YAŞLI KURT için ‘evlenilecek adam’ demişti. Yıllar sonra CHP’li oldu.
ABD Büyükelçisi’nin onuruna RESEPSİYON vereceği kadar özel biriydi! Deniz Baykal’dan nefret ediyordu. Partiye en büyük kötülüğü onun yaptığını düşünüyordu. Baykal’ın SİİRT jesti Erdoğan’ın önünü açmıştı çünkü… Bunu hiç kabul edemedi.
Basının gücüne çok inanıyordu.
Gazeteyle ilişkisini hiç kesmiyordu.
Her gazetede MUTEMET adamları vardı.
Belki bizim grupta bile…
Kürtler’i kışkırtırdı.
BÖLÜNMEYİ açık açık DESTEKLERDİ… Bunun için Selahattin Demirtaş, Ahmet Türk, İlhami Işık, Bengi Yıldız, Abdurrahman Kurt, İsmail Beşikçi, Sezgin Tanrıkulu gibi isimlerle RÖPORTAJ yaptırırdı!
Ha bir de Mensur Akgün vardı.
Zaten o da ‘Türkiye Kürdistan’ı tanımak zorunda’ diyordu…
Bir keresinde ise TARHAN ERDEM aynı sayfada boy gösterip ‘Halk Erdoğan’ın başkanlığını istemedi!’ narası atıyordu.
Cumhurbaşkanlığı seçimi oldu da bizim mi haberimiz yoktu!
Asker ve MİT hedefindeydi.
İsrail’i devletten söküp atan her hamle tansiyonunu fırlatırdı.
CHP’deki anlaşılmaz LAİKLİK takıntısının kaynağı oydu! Koskoca partiyi LAİKLİK kıskacında eritiyordu. Oysa rejimle kimsenin sorunu yoktu. Elini soka soka partiyi ‘sözü olmayan’ bir kurum haline dönüştürdü. Yıllarca MEDYADAKİ gücünü kullanarak işleri kotardığı için yine aynı metodla çalışıyordu. Emrindeki gazetecilere KOMUTLAR yağdırıp yayın politikalarını belirliyordu.
Hem merkez hem muhafazakar medyada çok adamı vardı.
Beyaz saçlı prens
Minyon kadıncık
El Kürdi
Aslanım
Çok konuşan kadın.
Olgun erkek
Master şef
Ayakçı
Çakma İzmirli
Binbir yalan
Kabadayı
Balıkçı gibi onlarca gazeteci ona hizmet ederdi.
Bazılarıyla yüz yüze, bazılarıyla ise dolaylı olarak konuşurdu. Çok önem verdiklerine sahibi olduğu MINTIKADA ev verirdi!
Hatta bazı KONSOLOSLAR bile onun himayesindeydi!
MAHALLE BASKISI icat edip bunu manşetlere taşıtırdı.
Gündemi belirleyip İKTİDARINI korumaya çalışırdı.
Mustafa Sarıgül, Hüsamettin Özkan, Hasip Kaplan, Sırrı Sakık, Hikmet Çetin gibi isimleri YEDEKTE bekletirdi.
Wall Street Journal’den Robert Pollock’a ‘Türkiye hasta adam’ diye yazdıracak kadar eli uzundu…
Hoş, bunları yazdırdıktan sonra Türkiye dünya markası oldu ama onun için bir önemi yoktu!
Kai Diekmann ve Rebeka Brooks’a bir telefon kadar yakındı. Hem İngiltere hem de ABD’de istediği zaman TÜRKİYEaleyhine haber yaptırırdı.
AYRILIKÇI vekilleri bağrına basardı. Leyla Zana kızı gibiydi…
28 Şubat dalgası başlayınca AYDIN DOĞAN‘ı korumaya aldı. Zarar görmesini istemezdi.
12 Eylül soruşturması kapıya dayanınca SOSYETE SOLCUSU PROFESÖR’e ‘Taksim katliamı solcuların eseri’ dedirtti!
Günü geldiğinde LİSTESİNDEKİ adamları kullanmasını iyi biliyordu.
Müslüman olduğunu belli edenleri pek sevmezdi.
Hiçbir soruşturma ona kadar gitmezdi.
Özgüveni çok ama çok yüksekti!
Bütün Türkler’i aptal sanırdı!
Manşetlere ve masonik gücüne tapardı!
Son dönemde mutsuzdu! Attığı her adım bumerang gibi geri dönüyordu! Her gece KÖŞKÜNDE ‘Yeni CHP olmadı, daha yenisi yapmalıyım’ diye sinirleniyordu.
Kimse de ona ‘dur’ diyemiyordu!
Çünkü CHP halkın gücüne değil onun gücüne inanıyordu!”
Arkadaşlarım susmuş bana bakıyordu. Gazetecilerin isimlerini sordular. Baştaki anlaşmayı hatırlattım. “İsim yok” dedim. O zaman “Yaşlı Kurt kim” diye ikinci soruyu sordular…
“Şaka yapıyorsunuz di’mi” diyerek kalktım gittim… Arkama dönüp baktığımda hala kendilerinde değillerdi!
CHP kabusları olmuştu…
ERGÜN DİLER/TAKVİM