“Her konuyu, her zorlu, sıkıntılı mevzuyu masada yüz yüze, saygı içinde ön şartsız konuşmaya hazırız” diyen Demirtaş, hemen peşinden “konuşmayalım” anlamına gelecek bir cümle kurdu. Demirtaş, hendeklerin arkasından güvenlik güçlerine ateş edenler için “alınlarından değil ellerinden öpüyorum” dedi.
Demirtaş, HDP Grup Toplantı Salonu’nda eski milletvekili, gazeteci ve aydınlardan oluşan “Barış İsteyenler Grubu” üyelerini kabul etti.
Kabulde konuşan Demirtaş, heyetin girişiminin önemli olduğunu ve zor bir dönemde vicdani, ahlaki sorumluluk üstlendiğini söyledi. Heyetin Diyarbakır’da da girişimleri olduğunu ifade eden Demirtaş, “Siyasetin zorlukları karşısında siyasetçiler bazen kapıları açamayabilirler. Sizler gibi toplumun vicdanını temsil eden aydınlar, adaletten yana olanlar ve her daim haktan yana olanlar en sıkı kapalı kapıları ardına kadar açabilirler. Biz bu girişimin böyle bir potansiyeli olduğuna inanıyoruz. Buraya gelişiniz bile kapalı kapıları, sıkılı yumrukları açılmaya zorlamıştır” diye konuştu.
Demirtaş, HDP olarak hiçbir sorunun şiddetle çözümüne inanmadıklarını, bugün de farklı bir noktada olmadıklarını dile getirerek, şiddetin durmasını istemenin yeterli olmadığını kaydetti. Ortadoğu’nun genelinde ağır savaşlar yaşandığına dikkati çeken Demirtaş, bunların son derece ciddi projelerle durdurulabileceğini belirtti.
“Kapalı kapıları açabileceğimize inanıyoruz”
Hükümet ile sağlıklı bir iletişim kanalı kuramadıklarını ancak kurabilmeyi çok istediklerini vurgulayan Demirtaş, şöyle devam etti:
“Halen bunun için uğraşıyoruz. Bugün Başbakan ile bir görüşmeniz de olacak. Her konuyu, her zorlu, sıkıntılı mevzuyu masada yüz yüze, saygı içinde konuşmaya biz hazırız. Şiddet dışı yöntemlerle ülkemizdeki sorunları nasıl çözeriz, bunu detaylı olarak ön şartsız konuşmaya hazırız. Aynı şekilde bize de yaklaşılmasını bekleriz. Biz seçilmiş halk temsilcisiyiz. Bize şart koşarak siyasi diyalog kurulamaz. Hükümet bizim ast üst ilişkisinde olduğumuz bir yapı değildir. Yeter ki gerilim masanın dışına taşmasın. Masada her türlü zorlu konuyu tartışıp, kapalı kapıları açabileceğimize inanıyoruz. Çok acı gördük. Daha dün Silopi’de 3 arkadaşımız infaz edildi. Gece bu arkadaşlarımızın yanında bulunan bir genç, parti yetkililerini arıyor ve yaralandıklarını söylüyor. Arkadaşlarımız yetkililerle konuştular ama sabah cenazelerini aldık. Bizim diyalog ile sorunları konuşmamız ve çözmemiz lazım.”
Sokağa çıkma yasağı ilan edilen bölgelerde cenazelerin defnedilemediğini anlatan Demirtaş, bunun insani bir konu olduğunu söyledi. Demirtaş, “Başbakan güvenlik güçlerinin alnından öptüğünü söyledi. Ben de bu zulmün karşısında dik duranların alnından değil ellerinden öpüyorum” dedi.
Selahattin Demirtaş, HDP ile hükümetin sorunun çözümü için diyalog kurmasının lüks değil, zorunluluk olduğunu savundu.
Heyet adına konuşan Oya Baydar ise görüşme talebine olumlu yanıt verdikleri için HDP’ye teşekkür ederek, “Biz aslında bir vicdan grubuyuz. Buraya gelenleri tanıyanlar ne kadar farklı kesimlerden geldiğimizi hemen anlayacaklar. Türkiye’de ne olursa olsun üzerinde birleşmemiz gereken şey, şu savaş ve çatışma ortamına son verilmesidir. Biz yola ‘aslolan hayattır’ diye çıktık. Gerisi teferruattır. Biz ölen çocukların peşindeyiz” diye konuştu.
Demirtaş, gazetecilerin Öcalan’ın yanındaki hükümlülerin nakledildiği yönündeki haberleri hatırlatması üzerine, “Bakanlık teyit ediyor fakat gerekçesini bilmiyoruz. Avukatlar görüşmeye çalışıyor. Normal bir durum olarak görmüyoruz” yanıtını verdi.
Kabulde, HDP Ankara Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, Diyarbakır Milletvekili Altan Tan ve Mardin Milletvekili Gülser Yıldırım da hazır bulundu.
yeter artık daha ne kadar süre şiddeti, terörü açıktan ve alenen övmenin, desteklemenin, meşru bir hak arama aracı olarak göstermeye çalışıp, propogandasını yapmanın düşünce özgürlüğü olmadığının farkına varılacak? ispanyada batasuna nın sadece ve sadece eta terörünü kınamadığı için kapatıldığını aihmin de bu kararı onadığını bilmiyormu bu millet bizi keriz mi sanıyorlar? batı medeniyeti dedikleri ülkelerdeki uygulamaları bilmiyor muyuz biz fransa ülkesinde iki bomba patladı diye avrupa ins. hak. sözleşmesinin özgürlüklerin sınırlanabileceği durumlara dair 10. maddesini uyguluyor tüm özgürlükleri askıya alabiliyor da biz neden yapamıyoruz? daha ne bekleniyor? biz sömürge miyiz kardeşim? bu ne pespayelik.. Batı medeniyeti insanının canı can da bizim ki patlıcan mı? onlar neyi uyguluyorsa aynısını uygulamalıyız çok geç bile kaldık