FETÖ’nün darbe girişimine ilişkin çatı iddianamesindeki bazı sanıkların “darbede aktif rol almadıkları, FETÖ ile bağlantılarının bulunmadığı” yönündeki savunmaları, Genelkurmay Karargahı’ndaki görüntülerle ve haklarında yapılan tahkikatla yalanlandı.
Fetullahçı Terör Örgütünün (FETÖ) 15 Temmuz’daki darbe girişimine ilişkin Genelkurmay Başkanlığındaki eylemlerle ilgili 221 kişi hakkında hazırlanan çatı iddianamesindeki bazı sanıkların “darbede aktif rol almadıkları, FETÖ ile bağlantılarının bulunmadığı” yönündeki savunmaları, Genelkurmay Başkanlığı Karargahı’ndaki görüntülerle ve haklarında yapılan tahkikatla yalanlandı.
Darbecilerin imha ettiklerini sandıkları ancak Bilgi İşlem Dairesindeki yedekleme sisteminden ulaşılan ve iddianamede yer alan kamera görüntüleri, sanıkların ifadeleri ile 15 Temmuz gecesi yaşananlar arasındaki çelişkiyi ortaya koyuyor.
İddianamede sanıklar arasında yer alan eski Genelkurmay 1. İstihbarat Analiz ve Değerlendirme Daire Başkanı Tuğamiral Sinan Sürer’in, ifadesinde inkar ettiği FETÖ bağlantısı ve darbe girişimindeki faaliyetleri, Genelkurmay Başkanlığının hazırladığı tahkikat raporu ve Karargah’ta kaydedilen güvenlik kamerası görüntüleriyle ortaya çıktı.
Darbeci amiralden, yaralı vatandaşa tekme
Kamera kayıtlarında Sürer’in iddia ettiğinin aksine darbecilerin emirlerine direnmek yerine, onlarla birlikte hareket ettiği, Karargah’a giren vatandaşlara ateş açtığı görülürken, kameranın göremediği bölgede yerde yatan yaralı bir vatandaşa tekme attığı yönündeki bilgiler de iddianamede yer aldı.
Sürer’in FETÖ/PDY ile irtibatına yönelik yapılan tahkikatta da “ByLock” programı kullanıcısı olduğu tespit edildi.
Genelkurmay Başkanlığının yaptığı değerlendirmede ise Sürer’in, Mehmet Partigöç, Orhan Yıkılkan ve Ramazan Gözel ile Karargah’ı yönettiği, darbe faaliyetinin icra edildiği Akıncı Üssü ile irtibat ve koordineyi sağladığı, darbeyi engellemek için Karargah’a gelen ve o sırada genel sekreterlik katında bulunan vatandaşlara ateş açtığı, vatandaşlardan Resul Kaptancı’nın yaralanmasına, Mesut Acu’nun da şehit olmasına neden olduğu kaydedildi.
İddianamede, İzmir Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma kapsamında “Kuzgun” kod adlı şahsın, “Kuzey Deniz Saha Komutanlığı Kurmay Başkanı Tuğamiral Ömer Faruk Harmancık ve Sürer’in de bulunduğu bir evde darbe planının görüşüldüğü, akşam namazını FETÖ firarisi Adil Öksüz’ün kıldırdığı, namaz sonrasında Öksüz ve Harmancık’ın darbe üzerine konuştukları, Öksüz’ün de Fetullah Gülen’i kastederek, ‘Hoca Efendiye Amerika’ya götüreyim, göstereyim’ dediği” bilgisi de yer aldı.
Eski korgeneral İlhan Talu
Darbe girişimi sırasında, Genelkurmay Başkanlığı Personel Başkanlığı görevinde bulunan eski korgeneral İlhan Talu da Özel Kuvvetler Komutanlığından bir grubun Karargah’a girdiğini gördükten sonra makamına geçerek, burada Tuğgeneral Hayrettin Kaldırımcı, Askeri Savcı Kurtuluş Kaya, Hakim Albay Mehmet Oğuz Akkuş ile saat 01.00’e kadar ışıkları söndürüp, kapıyı içerden kilitleyerek beklediği, misafirlerinin bu saatte çıkmasının ardından 16 Temmuz’da saat 10.00’a kadar odasından çıkmadığı yönünde ifade verdi.
Karargahın kamera görüntüleri ise eski Korgeneral Talu’nun ifadesindeki çelişkiyi ortaya koydu. İddianamede Talu’nun, darbe teşebbüsünün yaşandığı saatlerde Karargah koridorlarında elinde dosyalarla göründüğü görüntülere yer verildi.
Talu, ifadesinde, dönemin Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral Yaşar Güler’in odasından çıkıp kendi makamına giderken kontrol geçiş noktasında Özel Kuvvetler Komutanlığından bir grubu Güler’in makamına girerken gördüğünü anlatırken, görüntülerde ise ifadelerinin aksine Özel Kuvvetler Komutanlığına bağlı grubun Talu’nun peşinden geldiği ve teçhizatlı bu askerleri yönlendirdiği yer alıyor.
Eski tuğgeneral Mehmet Partigöç
Sözde Yurtta Sulh Konseyi üyesi, eski Genelkurmay Personel plan yönetim Daire Başkanı Tuğgeneral Mehmet Partigöç de ifadesinde FETÖ ile uzaktan yakından alakasının olmadığını, sadece o gece Karargah’ta çatışma ve kargaşayı engellemeye çalıştığını öne sürdü.
İddianamede Partigöç’ün darbe girişiminde bulunulduğu sıralarda Genelkurmay Karargahı’ndaki görüntülerine yer verildi. Görüntülerde Partigöç’ün Karargah içerisinde dolaştığı, darbeci askerler tarafından elleri arkadan bağlanarak etkisiz hale getirilen Başçavuş Mehmet Satun ile konuştuğu görülüyor.
Partigöç’ün yakalanmasının ardından Genelkurmay Başkanlığında ele geçirilen sırt çantası içerisinde, küçük kağıtlara elle yazılmış iki not bulundu.
İddianameye göre imzalı bu notlardan biri, “1. Sevgili eşime ve kızlarıma, hayatım, ülkem ve milletim için mücadele ile geçti. 2. Geldiğimiz aşamada ülkemizin kötü gidişine dur demek de bize düştü. 3. Hakkınızı helal edin.” diğeri ise “Canım eşim, seni gerçekten her şeyden çok sevdim. Ama bu başkaldırıyı yapmasaydım da beni hayatımın sonuna kadar hapse atacaklardı, beni affet.” ifadelerini içeriyor.
El konulan başka bir not kağıdında ise “GnKur. Bşk.nın teklifi C.B onayı ile darbeye teşebbüsten Org. Adem Huduti’nin görevden alınması, valilik (İstanbul) helikopterlerin kalkmasına müsaade etmiyormuş/Yunanistan.” ifadeleri yer aldı.
Darbeciler tarafından derdest edildiğini iddia eden darbeci
Şüpheli eski Genelkurmay Harekat Plan Daire Başkanı Tümgeneral Baki Kavun da darbe teşebbüsünün yaşandığı anlarda darbecileri eylemlerinden vazgeçmeleri için ikna etmeye çalıştığını, Yunanistan’a kaçan askerlerin iadesi için Yunan askeri makamlarıyla görüşmeler yaptığını söylemiş, darbeci Özel Kuvvetler personelince elleri ve gözleri bağlanarak derdest edildiğini öne sürmüştü.
Genelkurmay Başkanlığının yaptığı tahkikatta ise eski tümgeneral Kavun’un darbeci askerlerle görüşmeler yaptığı, darbecileri engellemeye yönelik herhangi bir girişimde bulunmadığı, Karargah içerisinde rahatlıkla dolaştığı ve derdest edildiğini iddia ettiği saatlerde telefonunu kullandığı belirlenmişti.
İddianamede, Kavun’un, 15 Temmuz sabah saatlerinde kendisini vardiya listesine ekletmek istediği bilgisi de yer aldı.
Abdurrahim Aksoy
Kendi taburu Diyarbakır’da görevli olmasına ve izinde bulunmasına rağmen Ankara’ya gelerek Genelkurmay Başkanlığı Karargahı’na sivil olarak giren Özel Kuvvetler Komutanlığında görevli eski binbaşı Abdurrahim Aksoy’un da Karargah’taki darbecilerin desteğiyle içeri girdiği, bu kişilerle ortak hareket ettiği görüntülere yansıdı.
Genelkurmay’daki tanıdıklarını ziyaret ettiği sırada olayların çıkması üzerine kendisine silah verildiğini öne süren darbeci Aksoy’un, Genelkurmay Başkanlığı Karargahı’na giren sivillere ateş açtığı görüntüler iddianamede yer verildi.
FETÖ/PDY hakkında sadece basında çıkan haberlerden bilgi sahibi olduğunu ileri süren Aksoy’un eşinin de FETÖ operasyonları kapsamında gerçekleştirilen KPSS soruşturmasında şüpheli olduğu iddianamede ifade edildi.
Sanık eski binbaşı Aksoy’un, FETÖ’nün planlayıp sevk ve idare ettiği darbe teşebbüsüne silahlı olarak katıldığı görüntülerde yer aldı.
Sanık eski Binbaşı Ahmet Durmaz da Genelkurmay Başkanlığı Karargahı’ndaki silah sesleri üzerine güvenli bir bölge aradığını, nizamiyedeki görevlilerin kendisine can güvenliği için, saat 23.00-24.00 saatleri arasında MP 5 otomatik silah verdiğini ve sabaha kadar cam bir bölmede bu silahla güvenliğini sağladığını ifade etmişti.
İddianamedeki görüntüler, Durmaz’ın bu ifadesini de yalanladı. Görüntülerde Durmaz, darbe teşebbüsü sırasında değişik saatlerde elinde silahla yer alıyor.
Recep Özkan
Dönemin Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral Yaşar Güler’in Özel Sekreter Yardımcısı eski Kurmay Binbaşı Recep Özkan da ifadesinde, Özel Kuvvetler personelinin Karargah’a girişinin ardından silah seslerini duymasıyla odasına gittiğini, silahını aldığını, televizyondan darbe girişimini öğrendikten sonra da Karargah’ta olanları takip ederek, kimlerin darbecilerle hareket ettiğini anlamaya çalıştığını söyledi.
Halkın Genelkurmay Başkanlığı Aslanlı Kapı girişine dayandığı sıralarda Özel Kuvvetler personelinin kapının üzerindeki pencereden halkın dağılması için havaya ateş açtığını, kendisinin de 4-5 el havaya ateş ettiğini anlatan Özkan, darbeye katılmadığını savundu.
İddianamedeki kamera görüntülerinde ise Özkan’ın, darbe teşebbüsünün yaşandığı saat 21.22’den itibaren uzun namlulu silahıyla darbe faaliyetine başladığı, saat 02.45’te darbeyi engellemek için Karargah’a gelen ve o sırada genel sekreterlik katında bulunan vatandaşlara karşı ateş açtığı yer alıyor.
Görüntülerde ayrıca Özkan’ın, Karargah girişine silah ve mühimmat taşıdığı, Karargah bahçesinde tankların yanında, içerisinde kamera kayıtlarının olduğu değerlendirilen poşetler yer aldığı görülüyor.
Gökhan Eski
15 Temmuz’da Genelkurmay Başkanlığı Emniyet Subayı olarak görev yapan eski yarbay Gökhan Eski, ifadesinde, Karargah’ın güvenlik kamerası kayıtlarını emniyete almak için sökmek istediğini, bunun için dışarıda sivil teknisyen memur İsmail Gökbulut’u arayıp nasıl yapılacağını sorduğunu öne sürdü.
Eski, darbe girişimi sırasındaki görüntü kayıtlarını içeren hard disklerin sökülmesi emrinin, suç tarihinde Personel Plan Yönetim Daire Başkanı olarak görev yapan eski Tuğgeneral Mehmet Partigöç tarafından verildiğini söyledi.
İddianamedeki görüntülerde Genelkurmay Başkanlığı Karargah binası katında görüntülere ait hard diskleri almak üzere sistem odasına girdiği tespit edilen Eski’nin, bazı görüntülerde de Karargah içerisinde elinde silah bulunan diğer darbecilerle yer aldığı belirlendi.
Mehmet Akçara
Eski Genelkurmay Başkanlığı Özel Kalem Müdürlüğü Özel Kalem İşlem Subayı Mehmet Akçara da, ifadesinde FETÖ mensubu olmadığını öne sürdü.
15 Temmuz günü özel kalemde nöbetçi olduğunu ve sabah saatlerinde görevine başladığını ileri süren Akçara, saat 21.00 sıralarında silah sesleri duyduğunu, odasından dışarı çıktığında Genelkurmay 2. Başkanı Güler’in odasının önünde özel kuvvetler personelinin bulunduğunu ifade etti.
“Tatbikat var” denilmesinin ardından odasına girdiğini söyleyen Akçara, belirli bir süre odasında bulunduğunu, koli bandı almak için başka bir odaya götürüldüğü sırada kelepçelendiğini ileri sürdü. Akçara hakkındaki bir ifadede ise “Bizim yüzde doksanımızı tespit etmişler. Bizi ömür boyu hapse atacaklarmış, öyle de hapis böyle de hapis. Bir şey olduğu yok, darbe oluyor, darbeyi Sulh Konseyi yapıyor. Başlarında da Akın Paşa var.” dediği aktarıldı.
Görüntülerde, Akçara’nın darbe girişimi sırasında sivil kıyafetli olarak elinde silahla Genelkurmay Başkanlığı Karargah katı dahil olmak üzere Karargah içerisine bulunduğu görülüyor.
Cemil Turhan
Sanık eski Genelkurmay Başkanlığı General/Amiral Şube Müdürü Cemil Turhan, 18 Temmuz’da emniyete verdiği ifadesinde, olay günü görevinin başında olduğunu, biriminde çalışan görevlilerle Yüksek Askeri Şura Provası yaptığını, darbe planlarının hiçbirisinden haberinin bulunmadığını, kendi imzası ile gönderilen mesaj ve sıkı yönetim direktifi evrakının hiçbir kelimesinin kendisine ait olmadığını öne sürdü.
İfadesinde, YAŞ toplantı provasının yapıldığı sırada dönemin Genelkurmay 2. Başkanı Güler’in, özel karargahında görevli Binbaşı Mehmet Akkurt’un saat 20.00 sıralarında kendisine bir CD getirdiğini, Yaşar Güler’in emri olduğunu ve içerisinde 5 adet mesaj ile sıkıyönetim direktifinin bulunduğunu anlatan Turhan, bu mesajları göndermesinin istendiğini ve saat 20.30 sıralarında gönderdiğini ifade etti.
Görüntü dökümlerinde ise Turhan’ın silahını alarak karargaha giren darbeci Özel Kuvvet personelinin yanında olduğu, birlikte hareket ettiği ve söz konusu personelin muhabere merkezine girmesini sağladığı görüldü.
Fırat Alakuş
İfadesinde darbe teşebbüsüyle alakasının olmadığını ileri süren Özel Kuvvetler Komutanlığında görevli eski Kurmay Albay Fırat Alakuş’un odasında yapılan aramada bulunan, ön yüzünde “Darbe.1231 ve Sstb.1234” arka tarafında da “oyhZUCiduk” yazan not kağıtlarının fotoğrafları da iddianameye girdi.
İddianamede, Alakuş ile ilgili, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Akar’ın da “Kapıdan çıktığımda tam teçhizatlı kafasında çelik miğfer ve silahlı bir şekilde ürkütücü bir yüz ifadesi ile karşıma çıkan asker şahıs dikkatimi çekti. Sonradan, bu kişinin Kurmay Albay Fırat Alakuş olduğunu öğrendim. Fuaye alanında ve katta tam teçhizatlı askerler tertibat almışlardı.” ifadeleri yer aldı.
Alakuş’un, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Salih Zeki Çolak’ın Genelkurmay Karargahı girişinde yere yatırılarak derdest edilmesi sırasında da olay yerinde olduğu görüntülerle tespit edildi.
Talha Atlanel
Eşinin bozulan bilgisayarını tamir etmek için buluştuğu eski binbaşı Abdurrahim Aksoy ile daha sonra Aksoy’un işi nedeniyle Genelkurmay Başkanlığına gittiğini anlatan eski Özel Kuvvetler Komutanlığı personeli Kıdemli Başçavuş Talha Atlanel ise sivil olarak girdikleri Genelkurmay Karargahı’nda Genelkurmay Başkanı Orgeneral Akar ve dönemin Genelkurmay 2. Başkanı Güler’in korumalarının kelepçelendiğini gördüklerini aktardı.
Daha sonra kendisinin bir odaya götürüldüğünü sabaha kadar da odadan çıkmadığını ileri süren Atlanel’in Genelkurmay Karargahı içerisinde elinde silahla diğer darbeci askerlerle görüntüleri ortaya çıktı.
Gökhan Balcı
Tekirdağ 8. Mekanize Piyade Tugayı Komutanlığında görevli eski yüzbaşı Gökhan Balcı, ifadesinde, 15 Temmuz’da öğrenci alımları için görevlendirildiği Ankara’da bulunduğunu söyledi.
Babasının evinde olduğu sırada televizyondan İstanbul Boğaz Köprüsünün askerler tarafından kesildiğini ve bir kalkışma hareketinin olduğunu öğrendiğini ifade eden Balcı, telefonla Harp Okulu Komutanının emriyle Mamak’taki 28. Mekanize Tugay Komutanlığına çağrıldığını belirtti.
Yaşananlar dolayısıyla Mamak’a gidemediğini ve kendisinin Genelkurmay Başkanlığına yönlendirileceğini düşünerek Karargah’a gittiğini anlatan Balcı, burada terör saldırısı olacağı yönünde bilgiler duyduğunu söyledi.
Balcı, Genelkurmay 2. Başkanının makam odasının bulunduğu yere çıkartıldığını belirterek, silah seslerini duymasının ardından kendisini korumak için bir silah aldığını ileri sürdü.
Aldığı tüfekle sadece bir el ateş ettiğini öne süren Balcı, sabaha kadar bir odada beklediğini daha sonra Genelkurmay Başkanlığı duvarından atlayarak buradan ayrıldığını kaydetti.
Görüntülerde ise Balcı’nın sivil olarak Genelkurmay Başkanlığına girdiği, daha sonra uzun namlulu silahla Karargah’ta dolaştığı belirlendi.
Karargah katındaki merdivenden aşağı kata doğru ateş ettiği görülen Balcı, daha sonra vurulan bir kişinin taşınması sırasındaki görüntülerde de yer alıyor.
Cahit Kükey
İddianamedeki görüntülere göre, 15 Temmuz’da Genelkurmay Destek Kıtaları Komutanlığında Uzman Çavuş rütbesiyle görev yapan Cahit Kükey de darbeci Özel Kuvvet personelinin karargahı işgal etmesinden sonra gece boyunca ve sabah saatlerinde darbecilerin kontrolündeki Karargahta silahlı olarak görülenler arasında yer aldı. Kükey, darbenin başarısızlıkla sonuçlanmasının ardından sabah saatlerinde Genelkurmay Karargahının bahçesindeki tel örgülerden kaçarken görüntülendi. Kükey’in, eski Tuğgeneral Mehmet Arif Pazarlıoğlu ile görüntüsü de güvenlik kameralarına yansıdı.
Mustafa Çiçek
Darbe girişimini telefonla arayan kızından öğrendiğini belirten eski Kurmay Albay Mustafa Çiçek daha sonra Genelkurmay Başkanlığına gittiğini ifade etti.
Çiçek, merdivenden çıktığında maskeli ve teçhizatlı askerlerin “Odana gir” demesi üzerine odasına girdiğini ve sabaha kadar çıkmadığını ileri sürdü.
İddianameye giren görüntülerde ise Çiçek’in Karargah binası koridorunda silahla vurulan ve yerde yatan kişinin fotoğrafını çektiği belirlendi. Çiçek’in Genelkurmay Başkanlığı bahçesinde de vurulmuş bir kişinin fotoğrafını çektiği görüldü.
Cemal Turgut
Genelkurmay Personel Başkanlığı Personel Plan ve Yönetim Daire Başkanlığı bünyesinde Plan Şube Müdürü olarak görev yapan eski Kurmay Albay Cemal Turgut’un ise olaylarla ilgisi olmadığını belirtmesine rağmen Genelkurmay Başkanlığında elinde uzun namlulu silahla görüntülerinin bulunduğu iddianamede yer aldı.
Kadir Bozan
Kara Kuvvetleri Komutanlığı Tayin Daire Başkanlığında görevli eski Üsteğmen Kadir Bozan’ın da Genelkurmay Karargahı kulübeler bölümünde silahlı olduğu ve zaman zaman mühimmat taşıdığı belirlendi.
Suçlar
Darbeci askerlerin, “anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme”, “silahlı terör örgütüne üye olma”, “Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme”, “Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme”, “bir suçu gizlemek veya başka bir suçun delillerini gizlemek ya da yakalanmamak amacıyla öldürme”, “askeri komutanlıkların gasp edilmesi”, “askeri komutanlığın terki emrine uymama”, “sayı ve nitelik bakımından vahim olan silah veya mermilerin satın alınması, taşınması, bulundurulması” ile “cebir, tehdit veya hile kullanarak kişiyi hürriyetinden yoksun kılma” gibi suçlardan cezalandırılmaları istendi.