CHP’li Tekin, ‘O gazetelere el koyacağız’ diyerek hem ne kadar demokrat olduğunu gözler önüne serdi, hem de 108 gazetenin kapatıldığı Milli Şef dönemini hatırlattı.
Her fırsatta “Türkiye’de basına baskı arttı, basın özgürlüğü rafa kalktı” naraları atan, gittikleri her Avrupa seyahatinde bunu şikayet konusu yapan CHP’nin basın özgürlüğü konusundaki gerçek yüzü Genel Sekreteri Gürsel Tekin’in sözleriyle gözler önüne serildi. AKŞAM Gazetesi’nin ortaya çıkardığı CHP ile cemaat arasındaki kirli ilişkiyi gözler önüne seren belgelerin ardından kameraların karşısına geçen Tekin’in, “8 ve 9 Haziran’da ilk işimiz. Bu kirli gazetelerin tamamına el koymak olacaktır. Tamamına. Sadece el mi koyacağız aynı zamanda bu kirliliğe bulaşmış ne kadar iş adamı varsa onlara da patır patır hesabını soracağız” sözleri, partisinin sansür tarihini hatırlattı.
‘Siyasi haberlere müsade etmem’
Geçmişe bakıldığında tek parti dönemi Türk basın tarihine kara bir leke olarak geçen sansür örnekleriyle dolu. 1925’te sansürün en büyüğü olan Takrir-i Sükun kanununun ilan edilmesiyle muhalif yayın yapan onlarca dergi ve gazete süresiz kapatıldı. Gazetelerin yazarları ise İstiklal Mahkemeleri’nde idam sehpalarının gölgesinde yargılandı. Özellikle Milli Şef İnönü’nün ‘siyasi haberlere müsaade etmem’ diyerek kapısına kilit vurduğu gazete sayısı tam 108 oldu.
Böyle sansür görülmedi
– 22 Mayıs 1940: Yabancı devlet reisleriyle icra heyetleri başlarında bulunan zevat hakkında itidalli karikatür yapılsın.
– 10 Haziran 1940: Anadolu Ajansı’nın haberlerinden başka haber yazılmayacaktır. Sansasyonel başlık yapılmayacaktır. – 10 Ağustos 1940: Otomobil yedek parçalarıyla lastiklerin bittiği, un stokunun azaldığı, meyve ve sebzeye yapılan zamlar asla yazılmayacaktır.
– 14 Aralık 1940: Reisicumhur İsmet İnönü, Ankara civarında küçük bir seyahat yapmak üzere hareket etmiştir. Gazeteler bundan başka hiçbir şey yazmayacaklardır.
– 19 Mart 1941: Vergilere yapılması düşünülen zamlar hakkında hiçbir neşriyatta bulunulmamasının, gazetelere tebliğini rica ederim.
– 4 Şubat 1941: Memleket genelinde vuku bulan tren kazaları hakkında haber yapılmayacaktır.
– 7 Mayıs 1941: Memlekette baş gösteren un, şeker, yağ, tuz gibi vesaire maddelerin stoklarının bitmesi hususunda gazetelerde haber yapılmayacaktır.
– 18 Aralık 1941: Gazetelerdeki bulmacaların siyah kareleri ‘gamalı haç’a benzetilebileceğinden dolayı bulmaca bölümü hazırlanmayacaktır.
DARBECİLERİN ZİHNİYETİ DE AYNI
Askeri darbeler döneminde de ilk icraat gazete ve dergilerin kapatılması oldu. Birçok basın emekçisi hapse atıldı.
27 Mayıs ile başlayan darbeler döneminde de durum farklı olmadı. Darbecilerin ilk işi Tanin ve Yeni Yol gazetelerinin kapısına kilit vurmak oldu. 1970’te muhtıra ile başlayan sıkıyönetim döneminde de basına sansür için bir gerekçe uyduruluyordu. Altan Öymen, Çetin Altan, Uğur Mumcu gibi çok sayıda gazeteci hapse mahkum edildi. Süleyman Demirel’in koalisyon hükümeti döneminde Tercüman Gazetesi 3 kez kapatıldı.
Ulusal gazetelere kilit vuruldu
Türkiye’nin onlarca yılına mal olan 80 darbesinin başında olan isimler Milli Şef’in basına uyguladığı sansürü daha da genişletti. Darbeciler halkın o dönem haber aldığı büyük ulusal gazeteleri de kapatmakta mahsur görmedi. Milli Gazete ve Cumhuriyet 4, Tercüman, Hürriyet, Günaydın 1, Güneş, Milliyet ve Tan gazeteleri ise bir kez kapatıldı.
İntikam operasyonu başlatıldı
90’larda Çetin Emeç, Turan Dursun, Uğur Mumcu, Metin Göktepe’nin de aralarında bulunduğu 39 gazeteci öldürüldü. 28 Şubat post modern darbesine karşı çıkan Yeni Şafak Gazetesi’ne hükümet tarafından adeta intikam operasyonu uygulandı. Bu süreçte Doğan Medyası’nın da hükümetle iş birliği yapması düşündürücüydü. Zira o dönem polis şefi olan Adil Serdar Saçan, Yeni Şafak’ı basmış ve gazete sahibi Albayrak Ailesi’ni çocuklarıyla birlikte gözaltına almıştı.
(AKŞAM)