ABD’li savcı Preet Bharara, Türkiye’ye karşı siber saldırıları yöneten FBI muhbiriyle işbirliğini reddetmedi, mahkeme belgeleri işbirliğinin Gezi’de de devam ettiğini ortaya koydu
2011’de başlayan ve Gezi olayları sırasında süren kamu sitelerine yönelik siber saldırıların arkasındaki FBI muhbirinin bizzat ABD’li savcı Preet Bharara tarafından ödüllendirilerek serbest bırakıldığı ortaya çıkmıştı.
Bu gelişme sonrasında ABD’li savcıdan ilk yanıt geldi.
Bharara’nın FBI adına yönettiği Sabu lakaplı Xavier Monsegur adlı tetikçi muhbirin Gezi olayları sırasında Türkiye’ye karşı siber saldırılar düzenlemeye devam edip etmediğine ilişkin soruya Bharara’nın sözcüsü “yorum yok” yanıtını verdi.
Daily Sabah gazetesinden Ragıp Soylu ve Yunus Paksoy’un haberine göre ABD’li savcı Bharara adına yazılı bir açıklama yapan New York Güney Bölgesi Savcılık Ofisi Basın Sözcüsü James Margolin, “Bu haberin öne sürdüğü iddiaları destekleyen hiçbir kamuoyu kaydı olduğuna inanmıyorum. Bu nedenle bu konu hakkında yorumumuz yok” açıklamasında bulundu.
GERÇEK: GEZİ’DE DE İŞBİRLİĞİ TAM GAZ DEVAM ETTİ
Ancak Bharara’nın 23 Ağustos 2013 ve 25 Ekim 2013 tarihlerinde Monsegur’un yargılandığı davanın hakimi Loretta Preska’ya gönderdiği dilekçeler gerçeği ortaya koydu.
O dilekçelerde, Bharara’nın, FBI muhbiri Monsegur’la olan işbirliğinin Gezi zamanında da aralıksız şekilde devam ettiği açıkça görülüyor.
(Geçerli adres ve kimlik bilgisine sahip herkes bu belgelere ABD Mahkemeleri Elektronik Belge Erişim Sistemi’nden ulaşabilir: https://www.pacer.gov – Case 1:11-cr-00666 LAP. Evrak 22 ve 23)
Savcılık ofisinin “destekleyici hiçbir kayıt yok” dediği konu hakkında savcı Bharara imzasıyla yukarıdaki tarihlerde mahkemeye gönderilen taleplerde ise Monsegur’un Amerikan hükümeti ile işbirliğinin sürdüğü ve nihai duruşmanın ertelenmesi gerektiğinin altı çiziliyor.
Gezi olaylarının öncesinde, sırasında ve sonrasında mahkemeye sunulan bu dilekçeler, Bharara’nın FBI adına yönettiği tetikçi FBI muhbiriyle aktif işbirliğinin hiç kesilmediği ortaya koyuldu.
FBI’DAN TÜRKİYE’DE GEZİ DEVRİMİ
ABD merkezli haber siteleri Amerikan mahkemelerinde toplanan delillere dayandırdıkları haberlerinde ABD’li savcı Bharara’nın FBI adına yönettiği Monsegur’la Türkiye’den Redhack üyelerinin ilk kez 2012’de irtibata geçtiğini ortaya çıkarmıştı.
Türkiye’ye ait kamu sitelerine yönelik saldırılar da bu tarihten itibaren yoğunlaşmaya başlamıştı.
2012-2014 yılları arasında Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı, İstanbul Emniyet Müdürlüğü, İstanbul Valiliği ve Ankara Büyükşehir Belediyesi gibi sayısız site siber saldırıya uğramış, Redhack, bu saldırıların sorumluluğunu üstlenerek Gezi’nin kamuoyu ayağında önemli bir yer edinmişti.
Savcı Bharara ise tüm bu sürecin sonunda 27 Mayıs 2014’te Monsegur’la ilgili mahkemeye sunduğu nihai iddianamede Türkiye, İran ve Brezilya’nın da aralarında bulunduğu ülkelere karşı düzenlenen siber saldırıları yöneten Monsegur’dan “son derece uyumlu ve değerli bir işbirlikçi” olarak bahsetmişti.
Savcının yönetimindeki bir muhbirin dahil olduğu bu çapta bir örtülü operasyon sonunda ödüllendirilerek serbest bırakılması ise ABD’nin o dönemde Gezi olaylarına karşı takındığı sıradışı tutumla çelişmiyordu.
REDHACK KİM? HACKER MI POLİS MUHBİRİ Mİ?
Savcı Bharara’nın FBI adına yönettiği Monsegur’un Türkiye’de irtibat kurduğu Redhack temsilcilerinin kimlikleri ise bugüne kadar belirlenemedi.
Sadece 30 Aralık 2013’te Redhack sözcüsü olduğunu iddia eden bir kişinin “Ben hacker değil polis muhbiriyim” diyerek görevini bıraktığını açıklaması, Redhack’in “resmi” Twitter hesabının ise bu olayı doğrulaması bugün hala gizemini koruyan olaylar arasında yer alıyor.
SABU LAKAPLI FBI MUHBİRİ XAVIER MONSEGUR KİMDİR?
Xavier Monsegur, ABD tarihinin en büyük skandallarından biri olan Wikileaks’i destekleyen dünyanın en yetenekli hacker’larından biri olarak gösteriliyordu.
Ta ki 7 Haziran 2011’de FBI tarafından yakalanarak muhbirleştirilene kadar. O tarihten itibaren FBI’ın gözetimi altında tutularak Wikileaks’in kamuoyu faydası güden bir oluşum olmaktan çıkarılarak bir suç şebekesi haline dönüşmesinde etkin bir rol oynadı.
Wikileaks destekçisi Anonymous üyesi onlarca hacker’la irtibat kurdu. ABD’li özel istihbarat şirketi Stratfor ve Ruport Murdoch’ın medya şirketleri gibi binlerce hedefe yönelik siber saldırıları yönetti, hacker’ların yargılanabilmelerine olanak tanıyacak dosyalar oluşturdu.
Bunların karşılığında da 26 yıla kadar hapsi istenirken 3 yıl gibi kısa bir süre içinde özgürlüğüne kavuştu. Geride aralarında gazetecilerin de olduğu tutuklama kararı çıkarılan onlarca kişi bıraktı.