İşte Aydın Doğan’ın Müslümanlara küfrettirdiği tetikçinin sicili!

Aydın Doğan medyası ve Fetocu terör örgütü medyasının “İslamcı” diye lanse edip Müslümanlara küfrettirdiği Levent Gültekin’in maskesini bugün Yeni Akit’te Hasan Karakaya indirdi. İşte “Çalıştığın her yerden niye kovuldun Levent Gültekin?” başlıklı yazısı:

Neresinden başlasam?..

Ya da, hangisinden başlasam?..

Levent Gültekin’den mi,

Ertuğrul Özkök’ten mi?..

Efendim, “yazıları eskisi gibi okunmadığı” için son yıllarda gerek “dinsel”gerek “cinsel” arayışlara girerek, “kendisinden söz ettirmek” isteyen Ertuğrul Özkök, dünkü yazısında, her ne hikmetse Akit’i dolamış diline… Hem de, “piyon” ya da “taşeron” kullanarak!..

Demiş ki;

“Levent Gültekin’in (…) geçen pazar günü Cumhuriyet gazetesinde Tayfun Atay’a verdiği mülakatta çok ilginç bir iddia vardı. 

Aynen aktarıyorum:

“Kısa bir süre Vakit gazetesinde çalıştım. İbadetsiz İslamcılıklarını, yani profesyonel İslamcılık yaptıklarını, iş ahlaklarının bozuk olduğunu görünce ayrıldım.”

Merak ettim. “İbadetsiz Müslümanlık” lâfı ne anlama geliyor…

Mesela namaz kılmıyorlar mı…

Oruç tutmuyorlar mı…

Uyuma Akit…

Can damarından vuruluyorsun…

Ayağa kalk… Cevap ver…”

Ertuğrul bunları demiş diye;

“Gaza gelecek, dolmuşa binecek ve de tahrike kapılacak” değiliz… O yaşı çoktan geçtik… Dolayısıyla, “Ertuğrul’un dolmuşu”na binmem, onun “çağrı”sına uyup da, “Levent Gültekin’e cevap” vermeye tenezzül etmem!..

Levent Gültekin kim ki?..

Kaç kıratlık adam ki?..

Onun ne menem bir “yaratık” olduğunu bildiğim için ciddiye almam ama, söylediklerine inanacak bazı “ahmak”lar çıkar diye iddialarını cevapsız bırakmak istemem…

Ama, önce Hürriyet yazarı Ertuğrul Özkök’e bir çift sözüm var…

Hayrola Ertuğrul!.. Sen, ne zamandan beri “Namaz-Oruç hassasiyeti”göstermeye başladın?..

“Şarap muhabbeti” yapmaktan zevk duyan, gazete binasındaki “Bar”da geçirdiğin saatleri ballandıra ballandıra anlatan sen, yaptığın “namaz düşmanlığı” haberlerini ne çabuk unuttun?..

Söyle be Ertuğrul;

l Hürriyet’te Genel Yayın Yönetmeni olduğun dönemde; Adana Fatih Terim Lisesi’nde namaz kılan öğrencileri gizlice fotoğraflayan Hürriyet gazetesi 4 Haziran 2008’de “Lise damında öğle namazı” başlıklı skandal bir haber yayımlamamış mıydı?..

Bilmem hatırlar mısın;

Aynı Hürriyet gazetesi 31 Mayıs 2007’de de, “Lisede namaz vakti”başlıklı bir habere yer vermişti… Namazı her alanda yasaklamaya çalışan gazetenin haberinde “İstanbul Bağcılar Lisesi’nde okuyan kızlarının başını bağlayıp namaz kılmaya başlamasından kuşkulanan aile olayı araştırdı”gibi iddialara yer verilerek, namaz kılmak bir suç gibi gösterilmişti!..

Hayrola Ertuğrul;

İmana mı geldin?..

Dün “namaz düşmanlığı” yapan bir Ertuğrul Özkök; bugün “Namaz ve Oruç’a hassasiyet” göstermeye başlamışsa, bizi ancak mutlu eder!..

Ama, hayır!..

Ertuğrul’un derdi; “Namaz-Oruç” konusunda “hassasiyet” göstermek değil, “kışkırtıcılık” yapmak!..  Tarafları kışkırtacak ki, yazıları okunsun!..

Ne yapsın, el mecbur!..

Son yıllarda okunmuyor!..

BU PARA NEREDEN?

Gelelim Levent Gültekin’e…

Açık söyleyeyim; “Ertuğrul Özkökgiller familyası” tarafından övgüye mazhar olsa da, Levent Gültekin adlı şahsı “hayal-meyal” hatırlıyorum…

Hatırladığım kadarıyla;

1993 yılında, “Vakit’in Mecidiyeköy’de mahalle temsilcisi” idi… 

“100 kadar abonesi” vardı…

Sonra, “Vakit’in İlân Servisi”ne alındı… Bir gün, İlân-Reklâm Müdürü’müzün karşısına geçip, “2 kat ücret” isteyince, kıçına tekmeyi yemiş!..

Resmen ve alenen “kovulmuş!”

Bakmayın “ayrıldım” dediğine!..

Atılmış!.. Kovulmuş!..

Kovulmasının sebebi; “ayrıcalık” isteyip, “2 kat ücret” talep ettiği için değil… Asıl kovulma sebeplerinden biri, “İHL mezunu” olmasına rağmen, “namazla-niyazla” pek ilgisinin olmaması!..

Bir de, tam o günlerde;

Nasıl olmuşsa olmuş, “2 trilyonluk villa” almış, iyi mi?..

Parayı nereden bulmuşsa?!?..

Haa, bir de;

“İş ahlâkı” diyor ya, o dönemdeki arkadaşlar, Levent Gültekin’in iş ahlâkının da son derece problemli olduğunu söylediler bana!..

“Söylediler” diyorum;

Çünkü Levent Gültekin’i hayal meyal hatırlıyorum… Anlayacağınız, bende hiçbir “iz” bırakmamış!..

BİR GÜLTEKİN PORTRESİ!

Meselâ, Küçük Langa Caddesi’ndeki binada, biz Ramazan boyunca “teravih namazlarımızı” çatı katında kılardık…

Ama, bir gün bile olsun, Levent Gültekin’i aramızda görmedik!..

Şimdi kalkmış, diyor ki;

“Onlar ibadetsiz İslâmcı olduğu için Vakit’ten ayrıldım!”

Çüşşş ve de oha!..

Ulan, Vakit’te çalıştığın dönemde, bir gün olsun alnın “secde” gördü mü?.. Vazgeçtim “Teravih”ten, hiç “Cuma Namazı” kıldın mı?..

Çık ortaya, erkekçe söyle!..

MÜCAHİTLİKTEN-MÜTEAHHİTLİĞE!

Açık ve net söyleyeyim;

Benim gözümdeki Levent Gültekin; içinden çıktığı kabuğa “kıllı” deyip hor gören bir “kestane”dir!..

Levent Gültekin denilen şahıs; içinden çıktığı “yumurtanın kabuğu”nu beğenmeyen “kibirli bir civciv”dir!..

Levent Gültekin denilen şahıs; “mücahit”lik taslarken, “gökdelen”ler diken bir “müteahhit”tir!..

Bugün kalkmış “din, iman, ibadet, İslâm, mücahitlik, iş ahlâkı” edebiyatı yapan ve “Özkökgiller familyası”na kendisini “dindar” gibi yutturan ve belki de “ikinci Ahmet Hakan” olmaya çalışan Levent Gültekin’e bazı sorular sormak, daha doğrusu Ersoy Dede’nin sorduğu soruları tekrar gündeme getirmek istiyorum…

Ki; Levent Gültekin adlı şahsın nasıl bir kumaştan imal edildiğini iyi bilin!..

2010’da Levent Gültekin, büyük bir hatayla TMSF yönetimindeki Cine-5’in başına getirilir ve üç ay sonra da cürümleri ve başarısızlığı sebebiyle kovulur… O dönem bu gerçeği saklamak için Karslı hemşehrisi Hadi Özışık üzerinden habire Gültekin’i öven haberler yaptırır. 

Hadi Özışık’a da buradan sormak lâzım: Acaba bu hizmetler karşılığı rantiye kulelerinden Özışık ailesinden, birileri adına daireler alınmış mıdır?.. Gültekin-Özışık bağlantısının ticari boyutu nedir? 

2010 yılında kendisiyle yapılan röportajda TMSF’nin kendisine ısrarla kal dediği ama kendi arzusuyla ayrıldığını söylüyor. 2014’te ise Başbakan Erdoğan’ın talimatıyla TMSF tarafından kovulduğunu iddia ediyor. Ben istifa ettim diyor ama o da yalan. 

İtibarsız biçimde kovuldu!.. Görevinde kalmak için Sayın Hamdi Topçu’ya yalvardı, yakardı nerdeyse ayağına kapandı. Sonrasında kovulunca ayağına kapandığı Hamdi Topçu’ya da iftiralarla saldırdı. 

Akit’in en rahatsız olduğu insan tipi, dindar olduğu halde dindarlığından ya da Kürtlüğünden utanan ve kendini çağdaş beyaz Türk gibi göstermek adına her türlü maymunluğu yapan muhafazakâr tipleri oldu. Yani Karslı bir köylü Kürt olduğu halde bu kimliklerinden utanarak inkâr eden ve tenis derslerine başlayan burjuva özentisi komik tiplerle her zaman dalgasını geçti Akit… Bu Karslı köylü Kürt yurttaşı bir yerlerden hatırlıyor musun Gültekin?..

NİYE HEP KOVULDUN?

Son bir soru da benden!

Vakit’ten kovuldun!..

Yeni Şafak’tan kovuldun!..

Cine-5’ten kovuldun!..

Star’dan kovuldun!..

Sahi; bütün bu yayın organlarından “niye kovuldun” be Levent Gültekin?.. 

“Dürüst” olduğun için mi, yoksa “iş ahlâkı olmayan çapsız ve muhteris biri”olduğun için mi?..

Haa, “Akit çalışanları”nın “namazlı-niyazlı” olup olmadığını çok merak ediyorsan, “mescidlerimiz”e gel de, gör!..

Meselâ, Cuma günü gel de, birlikte bir “Cuma Namazı” kılalım!’..

Hiç olmazsa, alnın secde görmüş olur!..

**********************************************************************

Levent Gültekin, her suçlamasında kendini tarif ediyor…

Levent Gültekin’i; Yazarımız Ersoy Dede’nin, 8-9 Aralık 2014 tarihli yazılarıyla baş başa bırakıyorum…

Oku Levent oku;

Levent Gültekin adlı şahsın imar ve rantiye işlerini daha önce yazdık… Hemen her gün İslamcıların yolsuzluk ve hırsızlık yaptığını söyleyen Gültekin’in, aslında kendini tarif ettiğini medya camiası çok iyi biliyor… İslamcılara atfettiği tüm kötü özellikleri yani görgüsüzlük, bilgisizlik, eğitimsizlik, kabalık, zevksizlik, yontulmamışlık gibi kavramları kendi bünyesinde birleştirmiş bu rant ve para düşkünü şahsın eski yaptığı işlerin de hepsi teker teker MASAK tarafından inceleniyor. Aldığın maaşların çok çok üzerinde vergisi ödenmemiş servet sahibi olmak suçtur Gültekin.İslamcılara sürekli küfretmen, devletin bunların hesabını sormasını engellemeyecek.”

Ağzından imar, rant, betonlaşma ve İslamcıların görgüsüzlüğü gibi laflar düşmeyen Levent Gültekin’in kendisi İstanbul’un silüetini katleden bir müteahhitlik rezaletine imza atmakta mıdır, atmamakta mıdır? 

Anadolu yakasında yemyeşil bir alanı parselleyip, önce oradaki ağaçları yok eden bizzat Levent Gültekin midir, değil midir? O yeşil alanı katlettikten sonra iki tane kuleyi oraya dikmek için Büyükşehir Belediyesinin kapısının önünde yatan yine sen misin, değil misin? Sen kim, estetik kim?