Vize serbestisi karşılığında Terörle Mücadele Yasası’nı değiştirmemizi isteyen Avrupa’nın bir buçuk asırdan buyana bitmeyen hemen her talebini kabul etmemiz üzerine başımıza gelen dertlerin, kısa bir listesini bugün Habertürk yazarı Murat Bardakçı yazdı.
Avrupa Birliği’nin Türk vatandaşlarına uygulanan vizenin kaldırılması karşılığında Terörle Mücadele Yasası’nı değiştirmemizi istemesi üzerine Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Avrupa’ya hitaben “Kusura bakma. Biz yolumuza gidiyoruz, sen de yoluna git!” dedi. İşte, bir buçuk asırdan buyana devam eden “Avrupalı olma” maceramız sırasında karşılaştığımız benzer taleplerden ve bu taleplerin neredeyse tamamını yerine getirmemizin ardından uğradığımız dertlerden bir kısmı… AVRUPA Birliği’nin vize serbestisi karşılığında Terörle Mücadele Yasası’nı değiştirmemizi istediğini duyuran Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bu talebe sert cevap verdi ve Avrupa’ya hitaben “Kusura bakma. Biz yolumuza gidiyoruz, sen de yoluna git!” dedi.
HARPTEN ÖNCE BAŞLADI
Erdoğan’ın sözleri bir buçuk asırdan buyana Avrupalı olmaya çalışan ve olabilmek uğruna Avrupa’nın neredeyse bütün taleplerini yerine getiren Türkiye’nin artık yepyeni bir yola girmek üzere olduğunu gösteriyor… Bu talepler 1850’li senelerden, 1854’e Avrupa devletleriyle beraber Rusya’ya harp ilân etmemizden, yani Kırım Savaşı’ndan önce başladı…
AVRUPALI OLDUK
Rusya’yı Avrupalı müttefiklerimiz ile beraber yenilgiye uğratmamızın ardından artık Avrupalı olacağımızdan emindik ama müttefikler o zaman da “Herşeyden önce reform” deyip işkencenin yasaklanmasını, cezaevlerinin ıslah edilmesini, halka din hürriyeti verilmesini ve vergi reformu yapmamızı istediler. 1856’nın 18 Şubat’ında “Islahat Hatt-ı Humayunu”nu yayınlayıp daha da bir çağdaş olduk, 1856’nın 30 Mart’ında Türkiye’nin “Avrupalı” olduğu ilân edildi, “Avrupa Devletleri Konseyi”ne alındık ama Avrupalılaşmamız kısa sürdü.
HEP TOPRAK KAYBETTİK
İşte, o tarihten itibaren Avrupa daha fazla taleplerde bulundu, ne isterse yerine getirmeye çalıştık ama her defasında başımıza bir işler geldi. Önce adımız “hasta adam”a çıktı, Avrupa “hasta adam”ın mirasını paylaşabilmek için bütün yolları denedi, talepleri her yerine getirişimizde mutlaka toprak kaybettik ve sonrası mâlûm: 1912’deki Balkan ve 1914’te girdiğimiz Dünya Savaşı’nın ardından imparatorluğun elimizde kalan topraklarını da kaybettik! Bu sayfada, “Avrupalılaşma” maceramız boyunca karşılaştı- ğımız ve neredeyse tamamını yerine getirdiğimiz bazı taleplerden sonra uğradığımız dertlerin bir listesi yeralıyor.