Yeni Şafak yazarı Cem Küçük bugün köşesinde Milliyet yazarı Kadri Gürsel için “İsrail aparatçiği” deyip, İsrail devletinden aldığı talimatlarla Türk devletine saldırdığını iddia etti. Küçük, Gürsel’in Sarıyer Lisesi mezunu olduğu halde ortalıkta “Galatasaray Lisesi mezunuyum” diye dolaştığını ve “bellboy” seviyesinde İngilizce bildiğini öne sürdü. İşte yazısı:
İSRAİL APARATÇİĞİ KADRİ GÜRSEL
Türkiye tarihinde hem yabancı devlet istihbaratları için hem de paralel yapı gibi içerideki suç örgütleri için çalışan çok sayıda gazeteci olmuştur. Bunların kim olduğunu Türk devleti ismi ismine bilir. Bunlardan bazıları bu işi şeffaf yapar. Gizli saklı operasyonlara kalkışmaz. Bu aparatçik konumunu da inkar etmez. Aslında her ülkede vardır bunlardan. Mesela Fransa’da da İsrail istihbaratına çok yakın olup Telaviv’in Paris’teki sesi gibi olan yedi gazeteci vardır. İsimleri bilinir. Mesela bizde de Sedat Sertoğlu böyleydi. Sertoğlu’nun İsrail istihbaratının tezlerini savunmak üzere medyada olduğunu herkes bilirdi. TV programlarında hep alenen İsrail çıkarlarını savunurdu. Sertoğlu’nun zıt tarafında ise Suriye’deki El Muhaberat’ın adamı olduğunu Türk basınında herkesin bildiği Hüsnü Mahalli olurdu. Fakat bu iki gazeteci de bu konumunu inkar etmezdi. Bu açıdan kendi içinde tutarlıydılar. Biz bağımsız ve özgür gazeteciyiz yalanlarına başvurmazlardı.
Kadri Gürsel isimli gazeteci görünümlü İsrail aparatçiği ise bu kimliğini gizlemeye kalkıyor ama Türk medyasında herkes bu duruma gülüyor. Tam bir sömürge gazetecisi olan Kadri Gürsel’in yalan söyleme şampiyonu olduğunu onu iyi tanıyanlar çok iyi bilirler.
SARIYER LİSESİ MEZUNU AMA GALATASARAY LİSESİ MEZUNU OLDUĞUNU SÖYLÜYOR
Sarıyer Lisesi mezunu olduğu halde senelerce Galatasaray Lisesi mezunu olduğunu söyledi bu Kadri. Pre-intermediate seviyesinde İngilizce bildiği halde yüksek seviyede İngilizce bilen dış haberler şefi modunda dolandı yıllarca. Oysa daha önce de bu köşede ispatladığım gibi Kadri Gürsel bir kitabı İngilizce aslından okuyacak ve makale yazacak donanıma sahip değildir. Ancak bellboy’lar kadar bilir Batı’nın temel medeniyet dilini. Yurtdışında çıkan yazılarını Türkçe yazar ve çevrilir. Sömürge muhabiri Kadri’nin entelektüel birikimi de İngilizcesi gibi çok kısıtlı olduğu için akademik felsefecilerin hiçbirinin ciddiye almadığı Orhan Hançerlioğlu gibi ortaokul seviyesinde bir adamı büyük felsefeci diye sunar yazısında. Neresinden tutulsa dökülen zavallı bir tiptir kısacası.
İSRAİL’DEN ALDIĞI GÖREV GEREĞİ TÜRK DEVLETİNE SALDIRIYOR
İşte bu Kadri birkaç gün önce İsrail’den aldığı görevi gereği Türk devletine yine saldırmış. Doğan Medya Kadri’nin istihbaratçı oyunlarına yataklık yapmaya devam ediyor. CNN Türk’te karşısındaki sevgili Fadime Özkan’ı da aşağılayan bir iğrenç üslupla konuşuyor. Fadime Özkan senin kazandığının üçte biri kadar bile kazanamıyor Kadri. Ama utanmadan iktidar sahibi diyorsun Özkan’a. Esas finansal iktidarın emrindeki adam sensin. Bu arada sana kötü bir haberim var. MASAK İsrail’e bağlı bir gazetecinin hesaplarını inceliyor. Kaynağı belirsiz ve vergilendirilmemiş kazanca rastladı o hesapta. Haberin var mı? Benim yazdıklarımın hepsinin gerçek olduğunu sen iyi bilirsin. Ne de olsa istihbarat dünyasını iyi tanırsın…
MİLLİYET’İN PATRONU BİLE KENDİ GAZETESİNDE İSTEDİĞİNİ YAPTIRAMIYOR
Milliyet’in patronu Erdoğan Demirören de Kadri’nin ne olduğunu biliyor. Vatansever bir insan olan Demirören birkaç defa –Yabancı bir devletin adamlığını yapan Kadri Gürsel’i gazetemde istemiyorum- dedi. Hatta bazı dönemler Kadri’nin yazıları durduruldu. Fakat bir şekilde Demirören kendi gazetesinde bile istediğini yaptıramıyor. Anlayın durumun tuhaflığını… Daha önce de yazdığım gibi sömürge gazeteciliği teriminin orijinali merhum büyük düşünür Edward Said’e ait. Said kendi ülkesinin kültüründen ve halkından nefret ederek varlığını üstün Batı medeniyetine ait gören ama Batı tarafından da önemsenmeyen ancak belli Batı istihbarat örgütleri tarafından aparatçik olarak kullanılan entelektüel tipolojisi için sömürge aydınları tabirini kullanmıştır. Hem Afrika’da, Asya’da hem Latin Amerika’da hem de İslam dünyasında böyle aydın örnekleri çok sayıda vardır. Kadri Gürsel bir entelektüel sayılamayacağı için onun için sömürge aydını değil sömürge gazetecisi tabirini kullandım. Gürsel 50 yaşına kadar dış politika camiası dışında tanınmayan “no name” bir gazeteciydi. Entelektüel ve akademik dünya Gürsel’in varlığından haberdar bile değildi. 2009 yılında Erdoğan’ın Peres’e “One minute” olarak bilinen vicdanlı çıkışından sonra İsrail devletinin aparatçiği ve basın sözcüsü olarak Türk medyasında sivrildi. O günlerde her çıktığı ekranda İsrail devletinin ve istihbaratının tezlerini savunuyordu. Sedat Sertoğlu’ndan sonra İsrail istihbaratı bu dönemde yeni bir isme ihtiyaç duydu ve bu aparatçik görevine de Kadri Gürsel uygun görüldü. Sonrasında o güne kadar muhabir kimliği olan Gürsel’in yazar kimliği birden oluşuverdi.
SARIYERLİ KADRİ TRT’DEN DE MAAŞ ALDI
İşin ilginci muhtemelen Türkiye-İsrail ilişkilerinin detaylarında saklı olan sebeplerden ötürü AK Parti döneminde Kadri Gürsel’in TRT’den nasiplenmişliği de vardır. Evet şimdi unutturmaya çalışsa da Kadri Gürsel’in maaşlı TV yorumculuğu kimliği hükümete bağlı TRT’de başlamıştır. Komediye bakın ki Gürsel, AK Parti hükümetinin TRT üzerinden bir dönem maaşa bağladığı bir adamdır. Fadime Özkan gibi insanlara yandaş iktidar gazetecisi demeden önce düşüneceksin Kadri Gürsel. Madem bu kadar ilkeliydin hükümetten maaşa bağlanmayı niye kabul ettin? Güneyde bağlı olduğun ülke AK Parti’ye yandaş ol derse yandaş olursun, düşman ol derse düşman. Ne kendini ne de kimseyi kandıramazsın Sarıyerli Kadri… sen gazeteci değil istihbaratçısın…