“Kabataş saldırısının MOBESE görüntülerini izledim” diyen ancak sonrasını getiremeyen gazeteci İsmet Berkan kendi mahallesinde gördüğü baskılara daha fazla dayanamayınca Hürriyet Gazetesi’ndeki köşesinde özür diledi. A Haber’de Birlikte Bakalım programında konuşan Yeni Şafak Gazetesi yazarı Salih Tuna ise Berkan’ı başörtülüler için geçmişte yazdığı yazılardan dolayı özür dilemeye davet etti, “Türkiye’de İsmet Berkan gibi sokaklarda başörtüsünden rahatsız olan kimse yoktur. Türkiye’de bu konuda ne Emin Çölaşan, ne Bekir Coşkun kimse İsmet Berkan’ın seviyesine düşmemiştir. Ben yazdım, özür beklediğimi söyledim. Ve hala daha bekliyoruz. Asıl bu yazılarından dolayı özür dilesin” dedi.
SALİH TUNA NE YAZMIŞTI?
29 Ağustos 2012 tarihli Yeni Şafak’taki köşesinde İsmet Berkan’ın başörtülü görünce kendisini tecavüzcü gibi hissettiği yazan İsmet Berkan’a çok ağır biçimde yüklenip, özür dilemeye çağırmıştı.
Tuna’nın ifadeleri şöyleydi:
***
Başörtülülere envaiçeşit baskı uygulandığı bir dönemde, gördüğü her başörtülü kadının kendisini tecavüzcü gibi hissetmesine neden olduğunu yazabilen bir insan evladı…
O günden beri her fırsatta onu başörtülülerden özür dilemeye çağırdım.
Hiç tınmadı.
Halbuki vurdumduymaz (daha fazlasını söyleyip de kalbini kırkmak istemem) bir insan da değilmiş.
Ortak tanıdığımız ne kadar insan varsa hemen hepsi onun hakkında ”efendi çocuktur” yollu bir ifade kullandı.
Mahut hakaretinden ötürü hâlâ özür dilememesi ”efendiliğe” sığmaz ama ondaki ”efendilik” biraz ”değişik” demek ki.
Bu arkadaşımız bazen de kuantum fiziği hakkında yazıyor.
Bir köşe yazarının kuantum yazıları neye yarar demeyin. Ahmet Altan”ın işine yarıyor.
Bir defasında ”ışık hızı nasıl aşıldı, yazsa da öğrensek” demişti de, arkadaşımız hiç vakit kaybetmemiş, ”ışık hızı” hakkında bir yazı döşenmişti.
Bundan da anlaşılacağı üzre ”vurdumduymaz” bir kişilik değil, en azından istediği vakit ”duyarlı” olmayı başarabiliyor.
Dedim ya ”değişik” bir insan evladı.
Ertuğrul Özkök vaktiyle bu arkadaşımız için resmen ve alenen ”filozof” demişti.
Allah”ın sopası yok derler.
Başörtülü kadınlara yaptığın o akıl almaz edepsizlikten ötürü bir kuru özrü bile çok görürsen olacağı budur.
***