Sabah gazetesinde Salih Tuna’nın “Son kumpas da kabak gibi ortaya çıktı” başlıklı yazısı şöyle…
Kılıçdaroğlu‘nun malum “ifsat yürüyüşünü” FETÖ’den PKK’ya kadar tüm terör örgütlerinin desteklediğini tartışamayız.
Her şey ayan beyan ortada.
Zaten Kılıçdaroğlu da bundan şekvacı değil.
Yoksa, yalandan da olsa, PKK’yı ve FETÖ’yü lanetleyen bir pankart, bir söz, bir slogan olurdu.
Yok…
Hatta “İzmir’in dağlarında çiçekler açar“ marşı bile yok.
Çünkü…
Kılıçdaroğlu’nun yürüdüğü yollarda “çiçekler” değil, Mehmet Bekaroğlu “açmaya” başladı.
Mesela, “Adalet yürüyüşü Peygamber’in izinden yürümektir…” diyerek.
Hayır, bununla da kalmadı, twit marifetiyle hepten kaptırıp gitti: “Mekke veTaif’in müşrik ulularının Peygamber ve arkadaşlarına bozguncu / terörist dediklerini hatırlatmam gerekiyor…”
Bu nasıl mantık, nasıl andırışma, ne menem kıyastır?
PKK ve FETÖ‘nün açık seçik şekilde desteklediği mahut yürüyüşle Peygamber (ve asabının “yürüyüşü”) arasında koşutluk kurmak nasıl bir had bilmezliktir?
Bunun…
Musa‘yı kendilerine, Firavun’u Sayın Erdoğan‘a giydirmeye çalışan “mülâanekafasından” ne farkı vardır?
Aynı mantıkla…
PKK’lı bir terörist de, “Bize terörist diyorsunuz ama müşriklerin de Peygamber’e bozguncu / terörist dediğini hatırlatmam gerekiyor?” derse, CHP’nin Bekaroğlu’su ne cevap verecek?
Madem iç savaş peşinde değiliz, ıslah edicileriz, bozguncu değiliz, barışçılız, diyor.
O halde biz de Kur’an’dan delil getirelim: “Onlara yeryüzünde bozgunculukyapmayın denildiği zaman, ‘biz ancak ıslah edicileriz / düzelticileriz’ derler.“(Bakara Süresi, 11. ayet)
“Mescid-i dirar” kafalıların alayına Kur’an’ın verdiği en güzel cevaptır bu!
Nihayetinde…
“Kefere Kemal” sözü yüzüne vurulduğunda, “O söz bana aittir ama kastettiğimAtatürk değildi” diyebilen bir şahıstan bahsediyoruz. (Bu sözünü yüzüne vuran da AK Partililer değil, elan birlikte yürüdükleri CHP milletvekili Barış Yarkadaş’tır.)
Yani…
Yarın koşullar değişirse, “Adalet yürüyüşü Peygamber’in izinden yürümektir, dedim ama Peygamber’den kastettiğim, Peygamber değildi…” diyebilir.
Neden demesin, onda bu “kıvraklık” olduktan sonra.
Ve bu asla münferit değildir.
“Siyaset hırsızlarının” ve onları desteleyen “sinsilerin” söylemlerine bakın, ne demek istediğimi anlarsınız.
Bu aynı zamanda, “İslamcı / muhafazakâr” sokak üzerinde nasıl “kumpas” kurulduğunun da göstergesidir.
Şunu gayet iyi biliyorlar: Mezkûr sokaklarda çatlak oluşturmadan “15 Temmuz işgal girişimleri” başarılı olamaz.
“İslamcılar tasfiye ediliyor” heyulasıyla…
“İslamcı sokağı” hangi ifsada meze yapmak istedikleri şimdi anlaşıldı mı?