Dünya Müslüman Alimler Birliği, terör saldırılarının Türkiye’nin başarısına gölge düşürmek amacıyla yapıldığı açıklaması yaparak Müslümanlara tatilinizi Türkiye’de geçirin çağrısında bulundu.
Dünya Müslüman Alimleri Birliği Genel Sekreteri Prof. Dr. Ali Karadaği, terör saldırılarının amacınınTürkiye’nin Arap ve İslam ülkelerinde örnek gösterilen başarılarını gölgelemek olduğunu belirterek, “Ey Müslümanlar; terör örgütlerinin amaçlarına ulaşmaması için Türkiye’nin yanında yer alın. Bunun için tatillerinizi teröre inat Türkiye’de geçirin.” dedi.
Bir programa katılmak ve teröre karşı Türkiye’nin yanında olduğunu göstermek için İstanbul’a gelen Prof. Dr. Karadaği, AA muhabirine yaptığı açıklamada, DAEŞ ve benzeri terör örgütlerinin gerçekleştirdiği saldırıları, Dünya Müslüman Alimler Birliğinin anında yazılı açıklama yaparak şiddet ve nefretle kınadığını söyledi.
Sivillere yönelik terör saldırılarının İslam ve insanlıkla bağdaşmadığını vurgulayan Karadaği, “Terör saldırılarının amacı, Türkiye’nin Arap ve İslam ülkelerinde örnek gösterilen başarılarını gölgelemektir. Terör örgütleri ve teröristler, emellerine asla ulaşmayacaktır. Atatürk Havalimanı ve benzeri terör olaylarını şiddetle ve nefretle kınıyorum.” diye konuştu.
Karadaği, Müslümanların, teröre karşı Türkiye’nin yanında yer almaları için bir çağrı yaptıklarını ve bu çağrıyı yinelediğini dile getirerek, “Ey Müslümanlar; terör örgütlerinin amaçlarına ulaşmaması için Türkiye’nin yanında yer alın. Bunun için tatillerinizi teröre inat Türkiye’de geçirin. Böyle yaparak teröristlerin emellerini boşa çıkartın.” ifadelerini kullandı.
Karadaği, yaptıkları çağrının insanlar üzerinde etkili olabilmesi için bayram arifesinde İstanbul’a geldiklerini ve Türkiye’ye davet ettikleri insanlara öncülük yapmaya çalıştığını söyledi.
“BÖL-PARÇALA-YÖNET PROJESİNİN SONUCU”
Karadaği, savaşta bile kadınlara dokunulmayacağını emreden bir dinin mensupları olduklarını iddia edenlerin, sivil, çocuk, kadın ayrımı yapmadan katliamlar gerçekleştirdiğini belirterek, “Bu sömürgecilerin ve işgalcilerin, böl-parçala-yönet projesinin bir sonucudur. Türkiye birçok açıdan örneklik teşkil eden başarılı bir ülkedir. Bu tür terör saldırılarının üstesinden gelecektir. Türkiye’nin her alanda başarılı olması için dua ediyoruz. Onun için Türkiye’deki halkın, devletiyle, hükümetiyle birleşmesini, bütünleşmesini, birlik ve beraberlik içinde hareket etmesini istiyoruz.” değerlendirmesinde bulundu.
Karadaği, DAEŞ ve El Kaide gibi örgütler aracılığıyla İslam’ın terörizmle özdeşleştirilmek istendiğini ve bu projenin ise yeni olmadığını vurguladı. DAEŞ’in halk ile yöneticiler arasında oluşan boşluktan yararlanarak kendisine alan açtığını aktaran Karadaği, emperyalistlerin çıkarlarına hizmet eden yerli işbirlikçi yöneticilerin, halk arasında sözü dinlenir alimleri de etkisizleştirerek terör örgütlerinin ekmeğine yağ sürdürüldüğünü belirtti.
DAEŞ’in, “İslam şeriatı uygulanmıyor” diyerek hilafet ilan ettiğini ifade eden Prof. Dr. Ali Karadaği, “Terör örgütü, gençlerin kafalarını karıştırdı. Bir ölçüde de başarılı oldu. Aslında DAEŞ’i etkisizleştirmenin en iyi adımı fikri anlamda yürütülecek bir mücadeledir. Bunu yapabilmek için de alimlerin itibarlı hale getirilmesi lazım.” dedi.
Karadaği, DAEŞ’i fikren çürütmek için alimlerin etkili konuma getirilmesinin yanı sıra güvenlik konularında da zaaf gösterilmemesi gerektiğinin altını çizdi.
“YIKIM VE FİTNEDE BAŞKA NE GETİRDİ?”
Karadaği, DAEŞ projesinin etkisizleştirilmesinin zor olmadığını düşündüğünü ifade ederek, “Çünkü, DAEŞ’in yöntemleri, planları ve düşüncesi, Kur’an, sünnet ve asrı saadetle bağdaşmıyor. DAEŞ’in yaptığının hiç birinin İslam’da yeri yoktur. Onun için bunu iyi anlatmak lazım. DAEŞ’in İslam’a ve Müslümanlara hiçbir faydası dokunmamıştır. DAEŞ, yıkımdan, terörden ve fitneden başka ne getirdi?” düşüncesini dile getirdi.
Terör örgütleri gerekçe gösterilerek Müslüman ülkelerde ameliyatlar yapıldığını, parçalama projelerinin ve yok etme planlarının devreye sokulduğunu anlatan Karadaği, şöyle devam etti:
“Afganistan’daki hükümet, Taliban kullanılarak yok edildi. Suriye’de Özgür Suriye Ordusuvardı. DAEŞ’i getirip kullandılar ve Özgür Suriye Ordusu etkisiz hale getirildi. İşgalcilere, sömürücülere karşı direnen Iraklı Sünnilerin büyük çoğunluğu Ramadi, Felluce, Enbar ve Musul gibi kentlerde yaşıyorlardı. DAEŞ’i buralara sokarak Sünni Arapları etkisizleştirdiler. Anti-emperyalist Sünnilerin yaşadığı kentlere DAEŞ’e karşı mücadele adı atında Şii milisler (Haşdi Şabi) yerleştirildi. DAEŞ ve El-Kaide’nin alt kademelerindekiler dini duyguları kullanılarak kandırılmış gençlerden oluşuyor. Ancak bu terör örgütlerin yöneticileri, hem bölgesel hem de uluslararası istihbarat örgütleri tarafından kullanılıyor, idare ediliyor ve yönetiliyorlar. Netice olarak DAEŞ projesi ümmete ve İslam ülkelerine büyük zarar veriyor.”
İSLAM ÜLKELERİNİN YAŞADIĞI SORUNLAR
Karadaği, İslam ülkelerinde süren kriz, çatışma ve şiddet olaylarının birçok sebebi bulunduğunu söyledi.
İslam aleminin eski konumuna dönme arzunu taşıdığını, geçmişte olduğu gibi kendi tarihini yaşamak, yaşatmak, kölelikten ve mevcut olan durumdan kurtulma hevesi ve arzusunu taşıdığı için bu sorunların oluştuğunu belirten Karadaği, “Eğer İslam alemi 50 sene önceki gibi davranıp, kendi halinde, herhangi bir hareket, dava, kalkınma, gelişme ve ilerleme arzusu taşımasaydı, bu sorunlar yaşanmazdı. Hiç kimse de İslam alemiyle uğraşmazdı. Başkalarının İslam dünyasını karıştırmasının önemli sebeplerinden biri bu coğrafyadaki uyanıştır. Uyanışı bastırmak için karıştırıyorlar.” diye konuştu.
İslam ülkelerindeki yeraltı ve yer üstü zenginlik kaynakları, özellikle de petrol rezervlerinin doğu ve batı bloklarının iştahını kabarttığı için Müslüman ülkelerin krizlerle boğuşur hale getirildiğini söyleyen Karadaği, şunları anlattı:
“Sömürgecilerin genel bir kaideleri var. O da böl-parçala-yönet. İslam ülkelerine yönelik uygulamalarının temelinde bu vardır. İslam düşmanları, bizi parçalayarak tahakküm edebileceklerini biliyorlar. Onun için bütün imkanlarını İslam dünyasındaki ayrılıkları derinleştirmek için kullanıyorlar. Belli mihraklar, sosyal, siyasal ve ekonomik hedeflerini gerçekleştirmek için İslam dünyasında nifak tohumları etmeye devam ediyorlar.”
Karadaği, Müslüman ülkelerde baskıcı ve diktatör yöneticilerin iktidarda olmasının da iç karışıklıkların yaşanmasında etkili olan başka bir sebep olduğuna dikkati çekti.
Zalim ve diktatörlerin olduğu yerlerde insan hakları ihlallerinin yaşandığını aktaran Karadaği, şunları kaydetti:
“Millet özgürleri kısıtlayıcı uygulamalara karşı çıktığı için iç çatışmalar meydana geliyor.Tunus, Mısır, Suriye, Yemen ve Irak’ta diktatöryal yönetimlerin baskıcı uygulamaları nedeniyle iç karışıklıklar yaşandı. Bir başka nedense İslam ülkelerindeki yöneticilerin çoğu İslam’dan uzaktır. Halklar ise İslam’ın gereklerini yerine getiriyorlar. Halk İslam’a yöneldikçe, bu tür yöneticiler, halkı İslam’dan uzaklaştırmak istiyorlar. Bu nedenle ciddi çatışmalar yaşanıyor.”