Twitter’ın ünlü fenomenlerinden Esat Ç. haber10.com sitesinde “Fayton” başlıklı çarpıcı bir yazıya imza attı. Bugün yaşadıklarımızın 100 yıllık bir kavga olduğu daha iyi anlatılamazdı. İşte o yazısı…
Yıl 1918…
Dünyanın kalbi, sevdası, kavgası İstanbul işgal edilir…
Aslında bu işgalin fotoğrafı 10 yıl öncesinde çekilmişti.
Zamane aydınları, bu topraklarda bugün dahi üzerinde yaşayanları utandıracak şu acı olayı yaşattılar:
31 Temmuz 1908’de dönemin İngiliz büyükelçisi Lowther, ülkesinden İstanbul’a dönüyordu. Trenden indiğinde kendisini karşılayan coşkulu ve büyük bir kalabalık gördü. Jön Türkler olarak bilinen dönemin aydınları büyükelçiyi karşılamak için Sirkeci Garı’nı baştan başa doldurmuştu.
Öylesine kendilerinden geçmiş öylesine heyecanlılardı ki, büyükelçiyi trenden indirip kucaklarında faytona kadar taşıdılar. Aralarından birkaç süper-aydın bu hizmeti yeterli görmeyip faytona bağlı olan atları sökerek onların yerinekendilerini bağladılar. Büyükelçinin arabasını Beyoğlu’ndaki elçiliğe kadar kendileri çektiler.
İngiliz büyükelçi bir hatıratında bu genç aydınları şöyle nitelendiriyordu: “Aralarında birlik bulunmayan, iyi niyetli çocuklar topluluğu…”
Bu olaydan 10 yıl sonra işgal gerçekleşti.
İşgalciler yalnızca topraklarımıza değil yatak odalarımıza kadar girmiş, sadece silahlarımıza değil irademize de el koymuşlardı.
O faytona kendilerini bağlayanların Galata Kulesi’ne asılan İngiliz, Fransız ve İtalyan bayraklarına olan sevdaları bu vatana olan sevdalarına galip gelmişti.
Kendilerine aydın diyor ve devlet yönetiminin küçük, seçkin bir zümrenin elinde olması gerektiğine inanıyorlardı.
Millete söz hakkı vermeden, milletin adına ve millete rağmen adımlar atmakta bir sakınca görmüyorlardı.
Bir araya geldiler; yıllar sonra tarih kitaplarımıza “zararlı cemiyetler” olarak geçecek topluluklar kurdular.
Çok bilmiş fikirlerini çarpıştırdıkları toplantılar yaptılar.
Sömürgeliği kabul eden Müslümanların ne kadar geliştiğine, zenginleştiğine dair dedikodular yaydılar sokaklara.
Ortak amaç belliydi: Milli mücadeleye karşı çıkmak!
Boş durmadılar tabii ki…
Devleti itibarsızlaştıran gazeteler, dergiler çıkardılar.
Devletten gizli, işgalci devletlerin yetkilileriyle bağımsızlık pazarlıkları yaptılar.
İstanbul yetmezdi, vatanın tamamına müdahale etmesi için işgalcileri çağıran bildiriler yayınladılar.
Zaman zamanı kovaladı ve yıl 2016 oldu..
Ümmetin umudu, kalbi, kavgası Türkiye saldırı altında…
Peki günümüz aydınlarının 100 yıl öncekilerden farkı var mı?
Zerre kadar yok.
O gün devletlerini itibarsızlaştırdıkları gazeteleri hala kapatmış değiller.
O gazetenin bugünkü adı Cumhuriyet. Devletlerini katliam yapmakla, milli istihbaratlarını teröristlere yardım etmekle suçluyorlar.
O gün devletten gizli, düşmanla masaya oturanlar bugün aynı şeyi açıktan yapıyorlar.
Kandil’in kravatlı militanı olan eşbaşkan S.D (42) tüm ülkenin gözü önünde Rusya’ya gidiyor, özerklik görüşmeleri yapıyor.
İşgal dönemi aydınlarının müdahale etmesi için düşmanı çağırdıkları bildiriler bugün de yazılıyor.
1128 aydın-akademisyen bozuntusunun kaleme aldığı terör bildirisine bakın. Uluslararası bağımsız gözlemcileri Türkiye’ye davet ediyorlar.
Hiçbir şey değişmiş ya da eskimiş değil.
Hala aynı hikaye.
O İngiliz büyükelçi bugün de Joe Biden kılığında ülkemize geliyor.
O büyükelçinin faytonundaki atları söküp yerine kendilerini bağlayan Jön Türkler bugün de aramızdalar.
Emin olun “Biden’in eşi bana merhaba dedi” diye olanca ezikliğiyle kutlama tivitleri atanlar, Biden’la selfie çekerken heyecandan dilini ısıranlar o günyaşasalardı o faytona kendilerini bağlamak için birbirlerini ezerlerdi.
İsimleri Ashley ya da Aslı, John ya da Cüneyt fark etmez; hala aramızdalar.
O yüzden şimdi karar verelim.
Bu memleketi bir kez daha yedirecek miyiz?
(ESAT Ç./HABER 10)