The Economist, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a sert eleştiriler içeren başyazısında, HDP’ye oy verin demeye getirdi.
BBC Türkçe’nin çevirdiği başyazıda, Türkiye’nin itibarının zedelendiği vurgulanırken, seçimlerin “PKK’ya karşı savaşın yeniden başladığı, içeride intihar eylemlerinin düzenlendiği, özgür medyaya saldırıların yapıldığı, bağımsız savcı ve yargıçların açığa alındığı ve bazen Türkiye’nin üzücü bir şekilde IŞİD’li cihatçılara hoşgörülü olduğu duygusunun hakim olduğu” bir dönemde yapıldığı belirtildi. Durumun sorumlusunun da büyük ölçüde Erdoğan olduğu savunuldu;
“TÜRKİYE’NİN İTİBARI ZEDELENMİŞ DURUMDA”
“Türkiye’nin Batı için önemini hafife almayın. Soğuk Savaş’ta Sovyetler Birliği’ne karşı NATO’nun siperiydi. Ardından baskıcı, şiddet dolu bir kaosun yaşandığı Arap dünyasında gelişen İslam demokrasisi için bir model oldu. Daha yakın bir zaman önce de hayranlık uyandıracak bir şekilde, Suriye’de sınırındaki savaştan kaçan 2 milyon mülteciye kapılarını açtı. Ama bugün Türkiye’nin itibarı zedelenmiş durumda. 1 Kasım’daki seçimler, PKK’ya karşı savaşın yeniden başladığı, içeride intihar eylemlerinin düzenlendiği, özgür medaya saldırıların yapıldığı, bağımsız savcı ve yargıçların açığa alındığı ve bazen Türkiye’nin üzücü bir şekilde IŞİD’li cihatçılara hoşgörülü olduğu duygusunun hakim olduğu bir dönemde yapılıyor.
TÜRKLER ERDOĞAN’IN TUHAF DAVRANIŞLARINDAN USANDI
Bunun sorumlusu büyük ölçüde ülkenin müstebit cumhurbaşkanı Erdoğan. Beş ay içinde yaptırdığı bu ikinci seçimin amacı iktidarını sağlamlaştırmak. Türkler, rakiplerine oy vererek ona karşı çıkmalı ve Erdoğan’ı tekrar bir yıl önce geldiği makamının törensel çerçevesine oturtmalı. İşaretler, birçok Türk’ün güçlü fakat giderek otoriter ve hoşgörüsüz hale gelen cumhurbaşkanlarının tuhaf davranışlarından usandığı yönünde.
ERDOĞAN KOALİSYON ÇABALARINI BALTALADI
Haziran’da tarafsız olması gereken Erdoğan, müdahalesiyle koalisyon kurmaya yönelik tüm çabaları baltaladı. Amacı AKP’nin yeniden çoğunluğu elde etmekle kalmayıp anayasal değişiklik gerekli olan beşte üçlük orana ulaşabileceği – böylece bir başkanlık sistemi yaratıp ilave yetkilere sahip olacaktı- umuduyla ikinci bir seçim yaptırmaktı. Daha da kötüsü, Erdoğan AKP’nin şansını azamiye çıkarmak için HDP’nin oylarını aşağı çekeceği umuduyla Kürtlerle barış sürecini bozdu. Bu özellikle üzücü, çünkü Erdoğan başbakanken barış sürecinin cesur bir savunucusuydu. Şimdi ordu PKK’yla yeniden savaşta.
HDP’LİLER SESLERİNİ DUYURAMIYOR
Türk savaş uçakları, Esad ve IŞİD’in karşısındaki en etkili güç olmalarına rağmen Suriye ve Irak’taki Kürt mevzilerini vurdu. Ankara’da 10 Ekim’de IŞİD’e atfedilen 102 kişinin öldüğü korkunç intihar eylemi dahil bir dizi saldırı, HDP’nin Türkiye genelinde miting düzenlemesini engelledi. Muhalefet partilerinin önünü kesmek için medya üzerinden yıldırma politikası uygulanırken HDP üyeleri seslerini duyuramadı. Neyse ki seçmenlerin büyük bölümü, Erdoğan’un küçümseyici manevralarından etkilenmemiş görünüyor. Kamuoyu yoklamalarının çoğu HDP’nin yüzde 10’u geçeceğine işaret ediyor. Bu da parlamentoda hiçbir partinin hükümet kuracak çoğunluğu elde edemesi demek. Bu kez cumhurbaşkanı hükümet kurma görevini sabote etmemeli.
TERÖR ÜLKEDEKİ TURİZMİ VURDU
Türkiye’nin içeride ve dışarıda büyük güçlüklerle karşı karşıya olduğu bir dönemde, istikrarlı ve güvenilir bir hükümet özellikle yaşamsal önemde. Ekonomi yavaşladı. Enflasyon ve işsizlik arttı. Ülkenin emek – ve ürün- piyasası esnekliğini artırması ve rekabetçiliği geliştirmesi için kararlı bir liberalizasyona ihtiyacı var. Barış sürecinin bozulması sadece güneydoğuda da değil tüm Türkiye genelinde turizm sektörünü vurdu.
TÜRK HAVA GÜÇLERİ SALDIRILARI KÜRTLERE YÖNELTTİ
Ve bölgede özellikle de Suriye’de sorunlar var. Erdoğan dört yıl önce herkesten farklı bir çizgi benimseyerek Esad’ın gitmesini talep etti. Erdoğan gecikerek, Amerikalılara IŞİD hedeflerini vurması için İncirlik’i kullanma izni verdi. Kendi hava güçleri saldırılarını ağırlıklı olarak Kürtlere yöneltti. Türkiye, tüm ülkelerden daha fazla Suriyeli mülteci kabul etti fakat aynı zamanda göçmenlerin Avrupa yolundaki ana güzergahı oldu. Yeni hükümet Suriye’ye ve mültecilere yaklaşımı yeniden değerlendirmek zorunda kalacak. Ancak bu, Avrupa ve NATO’daki müttefikleriyle işbirliği halinde yapılmalı onlara karşı değil.
ERDOĞAN’A YÖNELİK ELEŞTİRİLER YUMUŞATILMAMALI
Türkiye’nin müttefikleri Erdoğan’a eleştirilerini yumuşatmamalı. Erdoğan’ı mülteci akınını durdurmaya yardımcı olmaya ikna etmeye çalışan bazı Avrupalı liderlerden bu konuda kaygı verici işaretler geldi. Bu yıl hükümetin anti-demokratik alışkanlıklarını sert şekilde eleştirmesi beklenen bu yılki Avrupa Komisyonu yıllık değerlendirmesi sessizce ertelendi. Seçimlerden sonra yeni hükümet, Türkiye’nin duran üyelik müzakerelerini canlandırmaya ve vatandaşları için Avrupa’ya vizesiz seyahat hakkı elde etmeye çalışacak. AB, bu konularda ilerleme sağlanmasının Türkiye’de demokratik özgürlüklerin yeniden tesisine bağlı olduğunu vurgulamalı.
ERDOĞAN ÜLKESİ İÇİN ARTIK İYİ DEĞİL
Erdoğan ve AKP hükümeti, 2000’li yıllarda Türkiye’yi yeniden yapılandırmak ve ekonomiyi geliştirmek için çok şey yaptı. İktidardaki 10 yılı aşkın süreden sonra Erdoğan ülkesi için artık iyi değil.”