Economist dergisi, Türkiye’deki darbe girişiminin ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın daha etkili bir konuma geleceğini ve başkanlık sistemi için daha kararlı olacağını yazdı. Yazı İngiltere’nin darbeyi eline yüzüne bulaştıran Fetullahçı terör örgütünü sattığının ve beceriksiz muamelesi yaptığının itirafı gibi. Haber şöyle:
Cuma gece saatlerinde İstanbul’daki köprülerin kapatılmasıyla başlayan gelişmelerin, Türklerin yaşlı kuşağının bildiği ama unutulan bir olaya ‘darbe girişimi’ne işaret ettiğine dikkat çeken dergi, başta iyi organize olmuş gibi görünen darbecilerin ordu içinde bir azınlık olduğunun ortaya çıktığını kaydetti.
Başarılı bir darbe için öncelikli koşulun hızla kontrolü sağlamak olduğunu ama darbecilerin bunu başaramadıklarını vurgulayan Economist, bir yandan eski siyasetçiler ve muhalefet liderlerinin diğer yandan da emekli askerlerlerin darbeye karşı çıktıklarını hatırlattı.
”Batı da, başta ABD Başkanı Barack Obama ve Almanya Başbakanı Angela Merkel olmak üzere Türkiye’nin seçilmiş ama ‘defolu’ cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yanında yer aldı” diyor dergi.
Darbecilerin klasik bir şekilde, ‘cumhurbaşkanının deniz kenarında tatilde olduğu bir anda’ harekete geçtiklerini hatırlatan Economist, Erdoğan’ın halka ancak video iletişim uygulaması Face Time aracılığıyla ve CNN Türk üzerinden ulaşabildiğine dikkat çekti.
Economist, destekçilerinin Erdoğan’ın çağrısına uyarak meydanları doldurduklarını, camilerden müezzinlerin de insanları protestoya çağırdıklarını belirtirken, helikopterlerin sivil halka ateş açtığını, TBMM’nin ve Boğaz Köprüsü’nün de saldırıya uğradığını, kan döküldüğünü aktardı.
Erdoğan sabah saatlerinde İstanbul’a geldi ve gelişmeleri havaalanında izledi.
Economist analizinde özetle şu görüşlere yer verdi:
”Türkiye’nin toplumsal ve siyasal ayrışması; hükümet karşıtı protestoların ve üç bakanın istifasına neden olan yolsuzluk skandalının ortaya çıktığı 2013’ten bu yana artıyor. Erdoğan ve yandaşları Gülencileri hem protestolardan hem de rüşvet skandalından sorumlu tutuyor.”
“Suriye savaşı Türkiye’ye sıçrarken, son 12 ayda meydana gelen terör saldırıları dalgası kriz havasını da ağırlaştırdı. Bunların son halkasında İstanbul Atatürk Havalimanı’nı hedef alan saldırıda 45 kişi hayatını kaybetti. Kürt militanlarla savaş da yeniden alevlendi.
“Ama bu gergin iklimde bile çok az Türk 1960’tan sonra bir salgına dönüşen darbelerin yeniden gündemde olacağını düşünebilirdi. Erdoğan’ın AK Partisi 2002’den bu yana seçimlerde oyların aşağı yukarı yarısını alabildi. 2000’lerde Gülencilerin öncülüğünde Erdoğan’ın yardımıyla açılan ve üst düzey askerleri hedef alan darbe girişimi davalarıyla ordunun etkinliği kırılmıştı. Son dönemde, daha milliyetçi bir çizgiye kayınca Erdoğan generalleri tahliye etmeye başladı ve orduyla ilişkileri yeniden kurdu. Belki de savaşın güneydoğuya dönmesi orduya da hükümetin işleyişinde yeniden etkin olabileceği izlenimi vermişti.
“Başarısız olsa da olmasa da, bu darbe girişiminin Türk demokrasisi için çok ciddi sonuçları olacak. Eğer Erdoğan darbeyi atlatırsa daha güçlü bir konuma gelecek ve içerideki muhaliflerini ezmek için daha daha kararlı olacak. Kendine siyasi güç sağlayacak anayasa değişikliğiyle icracı başkanlık niyeti daha da güçlenecek. Devrilirse darbecilere karşı direniş sadece Erdoğan’ın destekçilerinden değil, giderek artan otoriter yönetiminden daha kötüsünün generaller tarafından yönetilmek olacağını düşünenlerden de gelecek. Daha fazla kan dökülme riski var.”