‘Esas Mesele’ programında Yusuf Ziya Cömert, Yıldıray Oğur ve Halime Kökçe gündemdeki konuları değerlendirildi. AYM’nin kararları, Dicle Üniversitesi başörtülü rektörü, Cumhurbaşkanlığı konularında değerlendirmeler yapıldı.
REKTÖR ADAYLARININ BAŞINA GELMEDİK KALMADI
Halime Kökçe, Dicle Üniversitesi rektörünün başörtü takmasına karar vermesi olayına çok sevindiğini fakat bu sevincinin kursağında kaldığını söyledi. Diğer rektör adaylarını PKK’lı olmakla suçlayarak göreve geldiğini ifade etti. Kökçe şunları söyledi:
“Çok mutlulukla karşıladık Dicle Üniversitesi’nde ilk kez başörtülü bir rektör oldu. Görevi sırasında başını örtmeye karar verdi. Ama bunun tebriğinde, mutluluğunda iken üniversitedeki rektörlük seçimleri sırasında diğer adayların başına gelmediğinin kalmadığını öğrendik. Dicle Üniversitesi’ndeki hocalardan, öğrencilerden işittiğimiz; diğer adayları PKK’lı olmakla, tıpkı emniyette yerinden etmeye çalıştıkları polis memurları, amirlerine yürüttükleri operasyonların içinde göstermek gibi. Adam fuhuş operasyonu yürütüyor emniyet amirini de operasyonun içinde bir suçlu haline getiriyorsun. Böylece orada boşalan yere kendi adamını yerleştiriyorsun. Dicle Üniversitesi’nde de böyle bir şey yaşanmış. Bir şeye sevineceğiniz yerde sevinciniz kursağınızda kalıyor.
O ZAMANDAN BEŞİR ATALAY ALERJİSİ VAR
KCK operasyonlarını başlatmadığı için ya da ertelediği için, çünkü çözüm sürecinin ruhuna aykırı olacağı düşüncesiyle Beşir Atalay bu konuda biraz ihtiyatlı davranıyordu. Atalay’a ateş püskürüyorlardı. Yani ta o zamanlardan beri Beşir Atalay alerjisi var cemaat mensuplarının. O günlerden bu günlere geldik.”
SİYASİ POZ VERME MERAKININ KEMALİST VERSİYONUNU BİLİYORUZ. ŞİMDİ DE LİBERAL VERSİYONU ÇIKTI
Yıldıray Oğur, “AYM siyasileri ayarlama enstitüsü değildir” ifadesiyle siyasi bir pozculuk durumu olduğunu söyledi. Oğur şu yorumu yaptı:
“Anayasa Mahkemesi bu en son HSYK kararında da siyasi bir pozculuk durumu var. Türk bürokrasisinin çok tanıdık olduğumuz siyasi poz verme merakını biz Kemalist versiyonunu biliyoruz. Bir de liberal versiyonu çıktı. Anayasa mahkemesi siyasilerin hatalarını tamir enstitüsü değil. O zaman senato olur orası. Bunun üzerine düşüp düşünmek lazım. Anayasa Mahkemesi işte usul yönünden ve temel anayasa haklar yönünden düzenlemeleri inceler. Anayasa Mahkemesi siyaseten ayar veren bir kurum olamaz. Bürokratlar kendi alanlarında kalmalarını öğrenmeleri lazım. Bundan önce askerlerin türbanlılarla ilgili açıklama yapması bir grubun hoşuna gidiyordu. Şimdi de bir grup insanın Anayasa Mahkemesi’ni meşrulaştırmasını sağlıklı olmadığını düşünüyorum.”
ABDULLAH GÜL’ÜN ADAY GÖSTERİLMESİ SANKİ ERDOĞAN ADAY OLMUŞ GİBİ TEPKİ ALDI
Yusuf Ziya Cömert, Abdullah Gül’ün aday gösterilme sürecinde de Erdoğan aday olmuş gibi tepki topladığını hatırlattı. Cömert şu ifadelere yer verdi:
“Abdullah Gül ılımlı isim olarak gündeme gelmedi. Ortadan, kendi halinde, nispeten siyasi kimliği çok kuvvetli olmayan, düşük profilli bir Cumhurbaşkanı kavramın etrafında dolaşıldı uzun süre. AK Parti buna zorlandı. Başbakan Erdoğan bir siyasi hamle ile Abdullah Bey’i aday yaptı. Ama Abdullah Bey’in aday gösterilmesi de hem askeri çevrelerden hem de o zamanki egemen yargı çevrelerden sanki Tayyip Erdoğan aday gösterilmiş gibi tepki aldı.” (Yirmidorthaber.com)
Sayın Başbakanımız Köşke çıkacak mı, çıkmayacak mı bilemiyoruz, ama köşkte değişiklik şart olmuştur. AKP’ni adayı Abdullah Gül’de olsa oyumuzu vermeyeceğiz. Sebep çok, bir tanesi; atadıkları rektörler başta olmak üzere alayının paralel yapılanmanın elemanları olması diyebiliriz. Sayın Cumhurbaşkanını bu konuda anlayamıyoruz-anlıyoruz, hem devletin için de devlet olmaz diyeceksin, hem de köşe başlarını devletin içindeki devletin elamanlarına teslim edeceksin, bu halkı cahil yerine koymaya kimsenin hakkı yoktur. Bu halk, millet hangi makamda olursa olsun, hangi makamı işgal eden olursa olsun anında İTİBARSIZLAŞTIRIR.