MEDYAGÜNDEM- Nazlı Ilıcak aynı zamanda CNN Türk’te program yaptığı için maaş aldığı Aydın Doğan’ı bugün Sabah Gazetesi’ndeki köşesinde “aklama” girişimine devam etti.
Bir süredir Aydın Doğan’ı ve medyasını “darbelere karşı” ve “demokrat medya patronu” gibi göstermek için yoğun gayret gösteren Ilıcak, maaş aldığı Aydın Doğan’ı nerdeyse “kahraman” yapacaktı.
Bugünkü yazısında Aydın Doğan’ın 2003 yılında “askere direndiği” propagandasını yapan Ilıcak’a cevabı Twitter’da gazeteci Canan Barlas şöyle verdi:
“Medyada bazi kadin gazetecilerin Aydin Dogani 28 subat medyaciligindan ayirmaya calismalari komik oluyor.Yediremezler.”
İşte Ilıcak’ın maaş aldığı Aydın Doğan’ı “aklama” çabası:
——————————————————————————————————————-
Darbe ve medya
“Gazeteciler, niçin darbeden yargılanıyor?” diye soranlar var. Halbuki her darbenin bir medya ayağı olduğu unutulmamalı. Bu ilişkiler, haber almak için de kurulabilir, birlikte mesai yapmak için de…
18 Aralık 2003 günü Mustafa Balbay, Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman’la makamında görüştü. (Balbay’ın not defteri) 100 dakika süren bu görüşmede medya konusunu da ele aldılar. Yalman şöyle diyordu: “Medyada yoğun bir ayıklama dönemi var. Tuncay Özkan’ı tasfiye ettiler; Balbay’ın programını bitirdiler. Karamehmet teslim oldu; hükümetle masaya oturdu. Turgay Ciner de öyle; o da teslim oldu.”
– Paşam, Ciner bizden yana; biz kuşatmayı yardık. Karşıda Doğan grubu vardı ama yanımıza Ciner ve Karamehmet’i çektik, başarı kazandık.
***
Aytaç Yalman’ın “Onlara uygun dille söylendi” dediği o buluşmanın hikâyesini bir de Aydın Doğan’dan dinleyelim:
10 Ekim 2003’te, Hilmi Özkök, Aydın Doğan’ı Ankara’ya davet ediyor. Doğan aynı gün, Genelkurmay Başkanı ve 3 kuvvet komutanıyla ayrı ayrı görüşüyor. Hükümet, 2003 yılı sonbaharında üniversitedeki katsayı sistemini değiştirerek İmam Hatiplilerin önünü açmaya hazırlanıyor, askerler de buna tepki koyuyordu. Aydın Doğan’ın Genelkurmay’a çağrılması tam o tarihlere rastlıyor. Özkök ile Doğan arasında özetle şu konuşma geçiyor:
Özkök: Silâhlı kuvvetleri yıpratmasanız iyi olur. Biz tek sesli, ülke sorunlarına eğilmeyen basın istemiyoruz.
Özkök konuyu İmam Hatip liseleriyle ilgili kanuna getirir. O yasanın Meclis’ten çıkmasını istememektedir.
– İmam Hatip liselilerin üniversiteye gitme manevrasının 12 Ekim tarihli AK Parti kongresinin bir malzemesi olduğunu temenni ederim. Kongreden sonra bunu geri çekebilirler. –
İsterseniz ben gideyim görüşeyim Başbakan’la.
– İyi olur ben yarın görüşeceğim, siz de gidin görüşün.
Özkök’ten sonra, Aydın Doğan diğer komutanlarla da beraber olur. Her biri, giderek yükselen bir perdeden eleştirilerini seslendirir. Görüşmeler tamamlanınca, Doğan, Genelkurmay’dan ayrılarak doğruca Hürriyet’in Ankara bürosuna gider; Cemil Çiçek’i telefonla arar; Başbakan’la görüşmesi gerektiğini söyler. Çiçek, 10 dakika içinde Aydın Doğan’a geri döner ve Başbakanlık Konutu’nda öğlen yemeğine beklendiğini bildirir.
Aydın Doğan, Cemil Çiçek’in içerisini göstermeyen arabasına binip, gazetecilere görünmeden Konut’a gider. Dışişleri Bakanı Abdullah Gül de oradadır. Doğan, komutanlardan duyduklarını anlatır. “Bunları size nakledeceğimi onlara da söyledim” der.
Azar
Hasan Cemal’in “Türkiye’nin Asker Sorunu” kitabında, Doğan’ın Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanlarıyla görüşmesine dair bilgiler mevcut:
“Komutanlar ‘İrtica örgütleniyor, bir şey yapmıyorsunuz, hükümetle yeteri kadar mücadele etmiyorsunuz’ diyorlar. Aydın Doğan, ‘İrtica ile ilgili somut ne var?‘ diye sorunca, İmam Hatipler ve Kur’an kurslarıyla ilgili gelişmeleri anlatıyorlar. En sert havada olan Kara Kuvvetleri Komutanı Yalman’dır. Bir ara Aydın Doğan’a dönerek sesini yükseltir: ‘Ulusal medya istiyoruz ulusal… Bunlar Kıbrıs’ı satacaklar.’
Aydın Doğan yeni bir 28 Şubat’ta taraftar olmadığını onlara belli ediyor.”
Rapor
Jandarma Genel Komutanlığı’nda, 2003 Aralık ayında medyaya ilişkin bir rapor hazırlandı. Bu rapor, gazeteciler ile yabancı diplomatların ilişkilerinin teknik takiple izlenmesi, Cumhuriyet gazetesine OYAK tarafından reklam verilerek desteklenmesi ve askerler tarafından satın alınarak tirajının arttırılması, dış güçlerle bağlantısı olan yazarların deşifre edilmesi, sendikaların manipüle edilmesi, yeni bir 28 Şubat için askere destek konusunda çekimser davranan Doğan grubuna karşı Petrol Ofisi’nden akaryakıt alınmaması kararı gibi medyayla ilgili birçok hususu kapsıyordu. “Medya mı darbe yapacak?” diyenler, askerin her dönem basın yayın organlarıyla işbirliği aradığını, gerekirse onları korkutup sindirdiğini, bazen de gönüllü bir beraberlik kurulduğunu akıllarından çıkarmasınlar.
————————————————————————————————————————
medyagundem.com
Sadece Nazli Ilicak degil Aydin Dogani aklamaya calisan.CNN de yaptiklari programda bu na Nagihan Alci da bulasti.Söyle dedi Alci”bir anekdok anlatayim;Aydin Dogan bir toplantida bana ve Nazliya acikladi.Genelkurmaya cagrilmis A.Dogan ve ondan görsel-yazili medyasi ile Erdogani karalama kampanyasi yapmasini istemisler.Kendisi hemen Erdogana gitmis ve bunu anlatmis.Kendisi ayrica kesinlikle karalama kampanyasi yürütmemis”.Nagihan Alcinin agzindan dinledim.Yani Alci ve Ilicak in yoktur birbirinden farki.