MEDYAGÜNDEM- Mustafa Karaalioğlu Star gazetesindeki yazısında bugün, “AK Parti’nin zenginleri bu tabloya karşı neden tavır koymadı?” diye sprup hemen cevabını da vermiş:
“Tavır koymadı çünkü yaygın kanaatin aksine AK Parti’nin zengini yoktur. Birbirinden haberdar bir sermaye sınıfı bilinci de yoktur. İlk 100 zengin aile içinde muhafzakaar karakterli üç-beş isim varsa da bu kadarı toplam içinde anlamlı bir ağırlık teşkil etmemektedir. Kısacası, zenginlik AK Parti’nin yola çıktığı gün hangi grupların elindeyse bugün de hala o grupların elindedir. Üstelik, AK Parti’nin icraatları sayesinde 10 yıl içinde zenginlikleri (kabaca) 10 kart artmış haldedir. Bir başka ifadeyle, 10 yıl önce Erdoğan’a karşı olanlar her kimse bugün 10 kat daha güçlenmiş olarak yine onun karşısında bulunmaktadır.”
Karaalioğlu, yılllardır bir şehir efsanesi olarak ortalıkta dolaşan “iktidar zenginleri” efsanesinin de bir haftada çöktüğünü yazdı.
Karaalioğlu’dan okuyalım:
(…)
Bütün bunlar oluken çevremden yakınmalar duyuyorum… Bazıları “muhafazakar sermaye” olarak tarif edilen şirketleri soruyor. Yani, “AK Parti kendi yandaşlarını zenginleştirdi, onlar nerede?” diyenler oluyor.
Böyle şirketler olsaydı mesela, bu şirketlerin patronları demeçleriyle kamuoyuna pozitif hava yansıtabilirdi…
Mesela, birçok şirket ülkede savaş varmış gibi ilan-reklamı keserken onlar daha fazlasını vererek piyasaya moral verebilirdi…
Mesela, bazı şirketler dünya kamuoyunu hareket geçirmek için çaba gösterirken, onlar da dünyaya gereken mesajı verebilirlerdir vs.
Bunların hiçbirisi olmadı ve olmaması bu şirketlerin kusuru değildir. Çünkü, siyasal elitlerle dayanışacak ve toplumsal etki yaratacak çapa sahip yeni ve demokrat eğilimli bir zengin sınıfı yoktur. Bütün kritik zamanlarda elini taşına altına koyan orta ölçekli Anadolu şirketleri hariç, siyasal sınıf bilincine sahip yüksek hacimli bir “muhafazakar sermaye” kesilikle yoktur. Sayıları ancak bir elin parmaklarıyla sayılabilecek büyük sermayeli şirketler olsa da toplam içindeki paylarının kıymet-i harbiyesi yoktur.
Bu kaydedilsin. Kaydedilsin de gerçek iktidarı oluşturan güç odakları tasnif edilirken hata yapılmasın.
(…)