MEDYAGUNDEM.COM- Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Afyonkarahisar’da Gülen örgütüne yönelik “Bu ülkeye ihanet edenlerin görevlerini değiştirmek cadı avıysa, biz bu cadı avını yapacağız, bunu da bilin. Nefes aldığım sürece unutmayacak ve affetmeyeceğim” sözlerine medyada kim tepki gösteriyorsa bilin ki paraleldir, ya da paralellerin kucağındaki tetikçidir.
Erdoğan bu ülkeye ihanet edenlerden söz ediyor, birileri de işin sadece “cadı avı” kısmından bir algı operasyonuyla “McCarthy ruhu”nun hortlatılmaya çalışıldığını iddia ediyor.
Bir örgüt çıkıyor darbeye kalkışıyor, casusluk yapıyor, masum insanları “terörist” gibi gösteriyor ve Türkiye’yi illegal biçimde dinliyor; bu örgütü kimse eleştirmeden “cadı avı yaygarası” koparıyor.
Bugün Erdoğan’ın “cadı avı” sözüne kim karşı çıkıyorsa şu gözle bakın alayı paralel tetikçidir. Kimler mi? İşte bugün yazılanlar…
Habertürk yazarı Fatih Altaylı “Aslına bakarsanız cadı avı ilkel toplumlardan bu yana her zaman oldu. Ve çağrışımları hiç de pozitif değildir” yazarken; Radikal gazetesi yazarı Cüneyt Özdemir “Bu iki kelimeyi bu kadar açık ve net kullanan bir siyasi lideri dünyada bile görmedik” dedi. Hürriyet gazetesi yazarı Ertuğrul Özkök “Askeri diktatörlüklerin, Hitler ve Stalin’in en sevdiği şeyler bunlardı.” ifadelerini kullandı. Hürriyet’in bir başka yazarı Ahmet Hakan da da topa girdi. Siyaset bilimci Prof. Dr. Deniz Ülke Arıboğan, ‘bir kuruma, bir etnik gruba veya bir ideolojiye aidiyetin, suç olmadığını‘ belirtirken, Radikal yazarı Cengiz Çandar, cadı avı ifadesinin gayrihukuki anlamına dikkat çekti. Çandar, “Dışarıdan Türkiye’yi izleyen bir kişi, Başbakan’ın cümlelerinin tercümelerine bakarak o ülkede ipin ucunun kaçtığını ve rejim değişikliği olduğuna hükmedebilir.” diye konuştu.
İşte paralel yazarlar:
Fatih Altaylı- Cadı Avı
Bazı kavramları kullanmak “kulağa hoş gelebilir”, ama kulağa hoş gelenin akla ne kadar hoş geldiğini de bazen tartışmak gerekebilir. Başbakan’ın hayli “öfkeli” geçen hafta sonunda kullandığı kavramlardan biri de “cadı avı” idi. Cemaat’e karşı alınan tavrın bazı kesimlerce cadı avına benzetildiğini söyleyen Başbakan, “Cadı avıysa cadı avı” diyerek meydan okudu. Cadı avı hep vardı Aslına bakarsanız cadı avı ilkel toplumlardan bu yana her zaman oldu. Zaten ilkel toplumlara mahsus bir yöntemdi. Doğaüstü güçleri olduğuna inanılan veya bu güçleri kullandığı düşünülen kişiler her zaman bu tip avların kurbanı oldular. Pagan toplumlarında cadılar iki türlü algılanıyordu. “Güçlerini iyiye kullananlar” ve “güçlerini kötüye kullananlar”. Güçlerini iyiye kullanan “cadılar” veya “büyücüler” toplumda saygı görürken ve saygın bir sınıfa oturtulurken, kötüye kullandığına inanılanlar genelde toplum dışına itildiler veya infaz edildiler. Ortadoğu’daki ilk medeniyetlerde, Roma’da ve Anadolu’daki toplumlarda da “cadılık” hep bir suç olarak görüldü. Güney Amerika’dan Uzakdoğu’ya kadar uzanan geniş bir coğrafyada hep suçlandılar ve infaz edildiler. Bu infazlardaki ortak nokta ise suçlamaların ve yargılamaların “belirsizliği” ve “insafsızlığı” oldu. Bugün Suudi Arabistan, Papua Yeni Gine, bazı orta ve Kuzey Afrika ülkeleri ile Hindistan’da “cadıcılık” hâlâ suç olarak görülmektedir. Buna karşılık BM Mülteciler Başkomiserliği, cadı avını bir insanlık suçu olarak ele almakta ve rapor etmektedir. (…) Bugün sözlükler cadı avını, “Toplumsal paranoya yaratarak belirli bir fikre sahip muhalif bir kesimi bastırma ve sindirme amaçlı tutuklama ve yargılamalara verilen isim” olarak tanımlamaktadır. Ve çağrışımları hiç de pozitif değildir.
Cüneyt Özdemir – Cadı avları
Bugüne kadar bu iki kelimeyi bu kadar açık ve net kullanan bir siyasi lideri sadece Türkiye’de değil dünyada da görmedik. Başbakan Erdoğan’ın son demeci gerçekten bomba. “Cadı avıysa cadı avı yapacağız” sözleri son zamanlarda sadece Türkiye siyasetine değil dünya literatürüne geçecek kadar önemli. Bugüne kadar bu iki kelimeyi bu kadar açık ve net kullanan bir siyasi lideri sadece Türkiye’de değil dünyada da görmedik. Başbakan Erdoğan’ın sözlerini okuyunca benim aklıma ilk gelen ‘Lost in Transtlation’ adındaki film oldu. Sofia Capolla’nın bu filminde bir film yıldızının Tokyo’da bambaşka bir dünyada bambaşka bir dilde kaybolup gidişini izleriz. Kavramlar, değerler, yaşam tarzları en az konuşulan dil kadar yabancıdır. Başbakan’ın ağzından sıradan bir şekilde dökülen ‘cadı avı’nın o filmi hatırlatmasının nedeni artık bazı kavramların kendisine Japonca bir kelime kadar yabancılaştığından kaynaklanıyor. Başbakan’a ‘cadı avı’nın anlamını kim tercüme etti ve o konuşma metnine koymaya ikna etti bilmiyorum ama bu kelimenin Batı dünyasında hiç de masum olmayan bir anlamı olduğundan bihaber olduğu kesin. Başbakan “Cadı avıysa cadı avı yapacağız” diyor ya işte o kelimenin meali Batı dünyasında şuna karşılık geliyor. “Biz suçlu suçsuz bakmadan, kanıt aramadan, hislerimize ve önyargılarımıza dayanarak, korkularımızdan beslenerek, alelacele birilerini mimleyip, cezalarını kesip, infazlarını da gerçekleştireceğiz.” ‘Cadı avı’nın tarih içinden gelen ve Batı kültürüne yerleşen anlamı tam olarak bu. Hatta fazlası var azı yok! Böylesine sözleri fütursuzca edebilen bir siyasinin Batı kulübünde nasıl algılanacağının biliyorum ki pek çok Ak Partili için artık bir önemi yok. Ben yine de basit bir sorunun cevabını merak ediyorum: “Başbakan Erdoğan cemaat ile mücadelesini ne uğruna olursa olsun kazanıp, bu mücadeden bir ‘diktatör’ imajı ile çıkarsa gerçekten kazanmış mı olacak?”
Ertuğrul Özkök – Vatan hainliği, cadı avı yapmak, sterilize etmek
Başbakan“cadı avı” lafını çok sevdi. Herhalde bütün demokratik dünyada bu ifadeyi onun gibi seven ikinci bir siyasetçi yoktur. Çünkü “cadı avı” dünya demokrasi ve hukuk lügatinde tek anlama sahipti: “Şahsi duygularla, şahsi dava inançları ile hukukun ayaklar altına alınıp insanların öldürülmeleri…” Başbakan Erdoğan şimdi “Paralel yapı” dediği ve henüz ne olduğu ortaya çıkarılmamış bir oluşumla savaşmaya hazırlanıyor ve bütün dünyaya “gerekirse bunu, cadı avı olarak nitelebilecek bir hukuksuzlukla yapacağını” ilan ediyor… Bir siyasi parti platformunda söylenmiş ve belagat şehvetinin zenginliği olarak kabul ettiğiniz bu ifadeyi siz unutabilirsiniz. Ama tarih unutmaz… (…) Aman dikkat… Askeri diktatörlüklerin, Hitler ve Stalin’in en sevdiği şeyler bunlardı. Bu şahısların replikası haline gelmek, ne siyasetçilere ne de ülkelere mutluluk getirir. Ahmet Hakan – Cadı avı Başbakan Erdoğan şöyle dedi: “Eğer bu ülkeye ihanet edenlerin bir görevden alınıp bir başka yere atanması cadı avıysa, evet biz bu cadı avını yapacağız.” * Bu cümlede en az beş yanlış var: – BİR: Bu ülkeye ihanet edenler varsa, yapılması gereken bu ihanetin kanıtlarının hukuk dairesi içinde ortaya konmasıdır. – İKİ: İhanet suçunun cezası bir bürokratı oradan alıp buraya atamakla olmaz… İhanet suçunun cezası mahkemede verilir. – ÜÇ: Hukuken ihanet içinde oldukları kanıtlanmış insanlara ceza verilmesine “cadı avı” denmez. – DÖRT: “Cadı avı” denilen şey, elde bilgi, belge ve kanıt olmadan önüne geleni peşinen suçlu ilan etmektir ki bu da insanlık suçudur. – BEŞ: Hukukun suç saydığı eylemleri yapmış insanların üzerine gidilmesine hiç kimse “cadı avı” demiyor.
Prof. Deniz Ülke Arıboğan – Suç varsa ceza olur
“Cadı avıysa cadı avı” söylemini veya davranışını doğru bulmuyorum. İnsanlar, yaptıklarında suç teşkil eden sebepler varsa cezalandırılır. Bir kuruma mensup olmak, bir etnik aidiyetinin olması ve bir ideolojisinin olması suç değildir. İnsanların işledikleri suçlarla ilgili siyaset değil hukuk konuşur. Bir siyasetçi kovuşturma yapmaz, hukukçu kovuşturma yapar. Başbakan’ın bu söylemini kastını aşan bir söz olarak değerlendiriyorum. Bu sözü kullanırken tarihsel geçmişteki manasıyla kullanmış olamayacağını düşünüyorum. Başbakan, bir siyasetçi olarak Cemaat’i sevmek zorunda olmadığı gibi işbirliği yapmak zorunda da değil. Fakat yasalar çerçevesinde sadece suçlarla ilgilenirken hukukun istismar edilmemesini sağlamalı.
Cengiz Çandar – Türkiye’de rejim mi değişiyor?
Dışarıdan Türkiye’yi izleyen bir kişi, Başbakan’ın cümlelerinin tercümelerine bakarak o ülkede ipin ucunun kaçtığına ve rejim değişikliğinin olduğuna hükmedebilir. Bir hukuk devletinin yöneticisi bu tür cümleler kuramaz. Cadı avı nitelemesinin anlamı açıktır: “Hukuk filan dinlemem ben, hukuka uymam”. Çünkü “cadı avı” gayri hukuki bir durumu ifade etmek için kullanılır. Eğer o devlet ‘hukuk devleti’ olmayacaksa, böyle bir niyeti yoksa yöneticisi de ‘cadı avı’ kelimesini kullanır. Cadı avı nitelemesi siyasidir, psikolojik savaşla ilgili bir durumdur. ‘Eğer öyleyse öyle yapacağız’ demek, “Benim hukuk çerçevesinde yapmam gereken yetmezse hukuk dışında da davranırım.” demek. Bu dil, sağlıklı işleyen bir demokrasinin ve hukukun olduğu bir ülkenin dili olamaz.