Adana’da MİT’e ait TIR’lara yönelik ihanet komplosu aydınlandı. İhbardan 1 saat önce Yüzbaşı, Savcı Takçı’yı evinde ziyaret etti. Ardından profesyonel istihbaratçı jandarmaya ihbar yapıp, tek tek not aldırdı. Sonra da operasyon yapıldı.
Paralel yapılanmanın Türkiye’yi dünya kamuoyunda El Kaide destekçisi gibi göstermek için MİT’e ait Türkmenler’e yardım götüren TIR’lara yönelik 2 operasyonun ayrıntıları ‘ihanet’ kokuyor.
Paralel yapılanmanın Suriye’ye yardım götüren MİT’in kontrolündeki TIR’lara karşı gerçekleştirdiği ihanet operasyonuyla ilgili MİT ve polis istihbaratın çalışmalarında sona gelindi. Hatay’daki baskından önce Savcı Özcan Şişman ile 15 defa telefonla görüştüğü tespit edilen Jandarma Yüzbaşının Adana’daki TIR baskınında da operasyondan önce, Savcı Aziz Takçı’nın evine gidip özel görüştüğü tespit edildi. Savcı’nın evinde 20 dakika kalan Yüzbaşı, ayrıldıktan sonra TIR’a ilişkin ihbar geldi.
İhbardan önce Yüzbaşı gitti
Hatay’daki operasyonda Savcı Özcan Şişman ile 15 defa görüştüğü tespit edilen Jandarma Yüzbaşı’nın Adana’da da ihbardan önce Savcı Aziz Takçı’nın evine gittiği tespit edildi. TIR’larla ilgili henüz sözde ihbar gelmeden önce Savcı Takçı’nın evine giden Yüzbaşı, burada 20 dakika savcıyla özel görüşme yaptı. Yüzbaşı, Savcı Takçı’nın evinden ayrıldıktan bir saat sonra ise TIR’larla ile ilgili ihbar geldi.
İhbarcı profesyonel çıktı
Soruşturma kapsamında ihbar telefonunun detayları da belli oldu. Telefonla Jandarmayı arayan kişinin profesyonel istihbaratçı olduğu belirlendi. İhbarcının ihbarda bulunmadan önce telefona bakan kişiye söylediklerini kağıda yazmasını istediği, sonra Ankara’dan 3 TIR’ın geleceğini, güzergahını, plakalarını, hatta renklerine kadar detaylı bilgileri verdiği ve araçların içinde silah ve mühimmat bulunduğunu söyledi. Söylediklerinin not edilip edilmediğini de teyit ettirdiği öğrenilen ihbarcının profesyonel bir istihbaratçı olduğu tespit edildi.
MİT mensupları anlattı
MİT’in hazırladığı rapora giren MİT mensuplarının anlattıkları detaylar, yapılan ihanetin boyutlarını gözler önüne seriyor. MİT’e ait TIR’ların ‘Paralel Devlet Yapılanması’ tarafından durdurulup aranması sırasında MİT mensupları kimliklerini ibraz etmelerine rağmen Jandarma komandolar tarafından ellerinin kelepçelendiğini söylediler.
Arama kararı istedik ama!.
Devlet hastanesinden aldıkları raporlarla da darp edildiklerini belgeleyen MİT mensuplarından biri üstlerine sundukları raporlarda, “Önümüzü kesip bize silah doğrulttular. Kimliklerimizi gösterip MİT mensubu ve görevde olduğumuzu söyledik. Arama kararı olduğu takdirde TIR’ları arayabileceklerini söyledik. Ellerinde her hangi bir arama kararı dahi olmayan ve bizimle iletişimi dahi denemeyen askerler bizi zor kullanarak kelepçeledi. Daha sonra önceden oraya getirilin ekipmanlarla TIR’ların içine girildi. Operasyon için her şey önceden hazırlanmıştı sadece oradan geçmemiz beklendi. Savcı ile komutanlar TIR’lara ilk tırmananlardı.”
Savcı ve Albay kamyonların önüne geçip ‘Sizi bırakmam’ diye bağırdı
Arkadaşları gibi darp edilen ve vücudunun değişik yerlerinde tekme ve yumruk izleri oluşan bir MİT mensubu da şunları söyledi: “Savcı (Aziz Takçı) olay yerine geldiğinde ona da MİT mensubu olduğumuzu ve görevde olduğumuzu söyledik. Ancak Savcı, ‘Sizi bırakamam’ dedi. Daha sonra Valilik yetkilileri ile Emniyet mensupları MİT’ten görevli olduğumuza dair belge getirdi. Ancak buna rağmen Savcı (Aziz Takçı) direndi. İl Jandarma Komutanı (Albay Özkan Çokay) ise öfkelendi ve kamyonların önüne geçerek ‘Sizi asla bırakmam, gidemezler’ diyerek bağırıyordu.” Ancak Savcı ve Albay’ın tüm çabaları boşa çıktı ve TIR’lar yollarına devam etti.
Botlarıyla boynumuza bastılar
Aldığı darbeler ile boyun ve yüzünde yara oluşan ve kelepçelerden el bilekleri moraran bir MİT mensubu ise raporunda, “Çok hızlı bir şekilde ve bizi hiç dinlemeden yere yatırarak ellerimizi arkadan kelepçelediler. Bazı askerler ağır hakaretlerde bulunuyor ve botlarıya sırtımıza basıyordu. Bir asker de ayakları ile boynuma basıp yüzümü asfalta sürtüyordu. O an sanki teröristlerce basılmış gibi hissettik. Terör mensuplarına yapılan muameleye maruz kaldık. Kelepçeleri o kadar çok sıktılar ve itip kaktılar ki ellerimiz kanıyordu ancak buna rağmen aynı şekilde devam ettiler” dedi. (STAR GAZETESİ)