Geçtiğimiz hafta Diyarbakır’ın Bağlar ilçesindeki PKK terör örgütünün vahşetiyle ilgili bugün Hürriyet gazetesi Okur Temsilcsi Faruk Bildirici, neredeyse PKK’dan özür dileyecek skandal bir yazı yazdı.
medyagundem.com
Hürriyet’in Diyarbakır’daki bombalı katliamdan sonra attığı ‘PKK Vahşeti’ başlıklı manşet için Faruk Bildirici PKK terör örgütünü kollama/koruma gibi gazetecilikle terör arasındaki ince çizgiyi aştı.
PKK terör örgütünün resmi haber ajansı tarafından da duyurulan ve PKK’nın karanlık örgütü TAK tarafından üstlenilen terör saldırısına Hürriyet’in “Yine PKK vahşeti” başlığını atması, gazetenin Okur Temsilcisini rahatsız etti. Bildirici’ye göre bu başlık yanlışmış.
Yani bunu da gördük… PKK’nın vahşetine “PKK vahşeti” demek Hürriyet’te yasak demek! DHKP-C terör örgütü tarafından şehit edilen savcı Mehmet Selim Kiraz’ın başına silah dayanmış fotoğrafını manşetine basan Hürriyet’in Okur Temsilcisi de bu. Bugüne kadar FETÖ ve PKK terör örgütlerinin propagandası için sayısız haber yayınlayan Hürriyet’in PKK terör örgütünün vahşetine “vahşet” demesi Okur Temsilcisi tarafından eleştiriliyor.
Doğan medyası gerçekten terörist kafalı gazeteciler tarafından işgal altında…
İşte Doğan medyasının bugüne kadar terör örgütlerinin neden propagandasını yaptığını ortaya koyan skandal yazı:
VAHŞETİN SORUMLUSU
ELEŞTİRİLEN başlıkların ikincisi, 5 Kasım’da ilk sayfada yayınlanan “Yine PKK vahşeti” başlığıydı. Diyarbakır’ın Bağlar ilçesindeki terör saldırısına ilişkin bu başlığa önce sosyal medyadan sonra da gazeteci Latif Yıldız’dan eleştiri geldi. Yıldız, ekim sonunda gerekçesiz biçimde kapatılan Batman Çağdaş gazetesinin yazarı. Batman Çağdaş, Yazı İşleri Müdürü Arif Aslan’ın başta ÇGD olmak üzere birçok meslek örgütünden aldığı ödüllerle tanınmıştı.
Yıldız, “PKK vahşeti’ demişsiniz ama Diyarbakır Valiliği’nin açıklamasından başka bilgi yok. Ona dayanarak nasıl böyle bir başlık atılabilir?” sorusunu yöneltti.
Okur Temsilcisi olarak bu haberin verilişinde gazetecilik tekniği açısından sorunlar olduğunu söyleyebilirim. Çünkü her ne kadar Diyarbakır Valiliği, saldırıyı PKK’nın yaptığını açıklamış olsa da bu bilgi henüz kesinleşmemişti. Hatta aynı akşam Reuters Ajansı, saldırıyı IŞİD’in üstlendiği yolunda bir haber geçti. Yazı işleri, Reuters’in haberi geç saatlerde geldiği için “PKK vahşeti” haberine müdahale edememiş, bu gelişmeyi “Vahşete çifte üstlenme” başlığıyla küçük bir haber olarak son baskılara girebilmişti.
Nitekim durum böyle çetrefilli hale gelince ertesi gün (6 Kasım) Diyarbakır Valiliği yeniden açıklama yapma gereği duydu. Fakat bu kez haberin başlığı “Diyarbakır Valiliği: PKK yaptı, telsizden çözdük” şeklindeydi. Doğru üslup buydu. Hüküm vermek yerine iki nokta üst üste koyup kaynağa atıfta bulunmak sorunu çözmüştü. HDP’nin, saldırıyı PKK’nın değil IŞİD’in yaptığı yolundaki itirazları verilerek de objektif davranılmıştı.
Saldırı haberine 7 Kasım’da, Vali Hüseyin Aksoy’un sözlerini içeren “İşte o PKK’lı” başlığıyla devam edilmişti. Fakat bu haber de eksikti. Bir gün önce PKK’nın yan örgütü konumundaki TAK’tan gelen “Saldırıyı biz yaptık” açıklaması yoktu haberde. HDP milletvekili Ertuğrul Kürkçü’nün TAK’a yönelik tepkisine de yer verilmemişti.
Tam vahşetin sorumlusu belli oldu, valiliğin açıklaması doğru çıktı denirken 12 Kasım’da Sputnik’in geçtiği bir haber yine zihinleri bulandırdı. IŞİD’in sekiz dilde yayımladığı Rumiyah adlı derginin kapağında Diyarbakır’daki bombalı saldırıya yer verilmiş, bir kez daha saldırıyı kendilerinin gerçekleştirdiği savunulmuştu. IŞİD ısrar ediyordu.
Bütün bu gelişmeler de ilk günkü başlığın yanlış olduğuna işaret ediyor. Böylesine ikircikli bir durumun yaşandığı sırada “PKK vahşeti” diye hüküm içeren başlık atmak yerine bu bilgiler “Diyarbakır Valiliği: PKK yaptı” diye kaynağına atfen verilip karar okura bırakılmalıydı.
