CEHALET DEĞİL ÇARPITMA
AHMET MANAS YAZDI
Ertuğrul Özkök Ergenekon soruşturmaları için “başında Tuncay Güney’in el yazıyla ihbar metinleri var” diye yazmış…
Cehalet değildir de Özkök’ün her zamanki hinliklerinden biridir bu…
Bu konudaki haberleri ya da yazı dizilerini takip eden biri Güney’in soruşturmalardaki rolünü ve etkisini kolayca anlayabilir…
Tabii Özkök ve gazetesi sürekli Ergenekon davasını sulandırmak ve şüphe bulutları oluşturmak için gayret ettiği için kendilerinin çok iyi bildiği birçok gerçekler okuyuculardan gizlendi…
Tuncay Güney’in kimliği ve rolü de aynı şekilde…
Küçük bir Google aramasıyla ortaya çıkacak gerçeklerden bazıları şöyle:
Ergenekon davasında Güney’in ihbar mektubu yok. Soruşturma onun ihbar mektubuyla başlamadı. İhbar mektubunu gönderen Ali Yiğit isimli bir kişi… Ümraniye’deki meşhur gecekonduda oturan ve çatıdaki el bombalarını görerek şüphelenen ve Trabzon’da jandarmaya ihbar eden genç…
Güney’in ihbar mektubu, hele el yazısıyla yazdığı bir tek metin bile yok…
Peki Güney’in yazdıkları ne ve soruşturmaya nasıl girdi?
Savcılık el bombalarıyla ilgili soruşturmayı yaparken Muzaffer Tekin ismine ulaşır. Tekin’in evinde ya da iş yerinde yapılan aramalarda “Ergenekon” yazılı belgeler bulunur. Bu belgeler bulunduktan sonra soruşturma “Ergenekon Soruşturması” halini alır. Çünkü bu belgelerde “Biz Ergenekon örgütüyüz, şöyle amacımız böyle hedeflerimiz var” gibi şeyler yazılıdır.
Savcılar bu belgeleri görünce Emniyet’e “Ergenekon nedir? Siz de bu Ergenekon hakkında geçmişe ait bir kayıt var mı?” diye sorunca Güney’in 2001’de Ergenekon’u anlattığı ifadeleri de Ergenekon dosyasına girer.
Yani Tuncay Güney’in meşhur ifadeleri ortaya çıktığında, Ergenekon soruşturmaları çoktan başlamış ve neredeyse yolun yarısına gelinmişti. Güney’in ifadeleri ve Güney kaynakları diğer belgeler soruşturmanın ana delilleri değil; soruşturmadaki delilleri destekleyen yan unsurlar olmuş… Yine Ergenekon davası kararlarını incelediğinizde Güney’in ifadeleri nedeniyle suçlanan ya da ceza alan bir tek kimse olmadığını görürsünüz…
Dolayısıyla Tuncay Güney soruşturma sürecine Türk basınının cehalet ve saflığından faydalanarak kendini abarttıkça abartmış, saçma sapan aforizmalarını çok bilmiş Türk basınına yutturabilmiştir. Sonrasında soruşturmaları sulandırmak ve itibarsızlaştırmak için gayret edenler Güney’in ipine sarılmış ve onlar da Güney’i soruşturmanın “kilit ismi” ya da “kara kutusu” gibi kerameti kendinden menkul sıfatlarla nitelemişlerdir…
Netice itibariyle Hürriyet ve Özkök de aynı yoldan gidiyor… Kendi yaptıkları puta tapan cahiliye dönemi Arapları gibi kendi ürettikleri figür üzerinden şarkılar bestelemeye çalışıyorlar…
Sizin gazeteniz ve yazarlarınız bir şeyleri gizleyebilirsiniz ama bir gerçeği unutmayın:
Google diye bir şey var kardeşim!!!
Erdem Yavuz ismiyle yazan bir yazariniz vardi? Devlet icindeki kanseri yazan Medyagundem adina tutarli yazilar yazan bir yazardi! 3 aydir yok Ve medyagundem de tutarli yaziya hasretiz