Beş yaşındaki “Adam!..”
Beş yaşında bir “Adam” gördüm, televizyonda.. Beş yaşında bir “Umut!..”
Fenerbahçe forması giymiş bir minik.. Gözlerinden akan yaşlar yüzünü sırılsıklam etmişti, ama ağlamıyordu..
Biber gazıydı, gözlerini yaş dolduran..
Ağlamaklı değil öfkeliydi, minik adam..
“Buraya adam gibi alkışlamaya gelmiştik. Şu yaptıklarına bakın” dedi, kendisine yönelen kameraya..
Orada olsam boynuna sarılır, kucaklar, öper, öper, öperdim..
Çünkü o benim umudumdu..
Bir gece evvel bana kâbuslar yaşatan, uykularımı kaçıran, bu memleket hakkındaki son umut kırıntılarımı bile sürüp götüren hayvanlara karşı, “Üzülme, biz geliyoruz” diyen pırıl pırıl bir umut..
“Hayvanlar” dedim ama, asıl kızdıklarım onlar değil..
O hayvanlar her kulüpte var..
Galatasaray’da yok mu?.. Maça giden Fenerlileri görüp metrobüsü basanlar, çocukları indirip dövenler, hatta birini bıçaklayanlar kimler?.
O maç Arena’da yapılsa, Fener şampiyon olsa, manzara farklı mı olacaktı?.
İngiltere farklı mı?. Bu hayvanlığı dünyaya onlar öğretmedi mi?. Heysel’de onlarca insanı kimler katletti?.
Birleşik Krallık Başbakanına “İngiliz olduğumdan utanıyorum” dedirten kimler…
İspanya.. İtalya.. Almanya.. Hele Avrupa’nın en holigan insanlarının yaşadığı kozmopolit Almanya?.
Türkler, Yunanlılar, Sırplar, Hırvatlar, Arnavut, Romen ve Bulgarlar..
İtalyanlar.. Hepsi bir arada..
Ama Berlin’de, Dortmund, Bayern gibi bir efsaneye beş attıktan sonra kupasını şanla, coşkuyla alıyor, İstanbul yanarken.. Ayni gece..
Peki farkımız ne, İngiltere, İtalya, Almanya, Fransa, İspanya ve ötekilerden farkımız ne?.. Niye bizde Avrupa’nın artık unuttuğu Güney Amerika sahneleri hâlâ devam ediyor?.
Çünkü Avrupa’da “Devlet” var.. Oralarda kentlerin ve insanların sahipleri var..
“İstanbul’da devlet yok.. İstanbul sahipsiz” diye onlarca başlık attım, 1990’dan beri bu sayfada.. Onlarca..
Var mı?..
Eğer bir kentte, Şampiyon olan takım, kupasını, maçın bitmesinden üç saat sonra, Başbakan’ın duruma müdahale etmesiyle, ışıkları söndürülmüş, sulanmış bir sahada alabiliyorsa, kimse bana “İstanbul’da devlet var” masalını yutturamaz..
Yüzlerce polis orda.. Vali orda.. Emniyet Müdürü orda.. “Sözde” Federasyon orda..
Ama kupa töreni yapılamıyor..
Çünkü orda her şey var, devletin temel iki unsuru “Otorite ve hiyerarşi yok!..”
Tekrar ediyorum.. Her kulüpte, ama her kulüpte olan, 300-500 teröriste teslim edilmiş Saracoğlu Stadı ve Kadıköy.. Fenerbahçe sorumluları da “Işıkları söndürün.
Sahayı sulayın” emri verip gitmişler..
300- 500 hayvan.. Gerisi toplum psikolojisi ve onları tahrik ve teşvik eden sanal medya.. Kim daha çok okunacak, kim daha çok izlenecekten başka şey düşünmeyen şöhret meraklıları attıkları tweetlerle azgınları körüklüyorlar..
Ortada olmayan şey Devlet..
Başından beri..
Bu şiddeti önleyecek yasa Meclis’ten çıktı.. Sonra bir takım güçler devreye girdiler..
Sırf birileri kurtulsun diye, yasanın en önemli maddeleri değiştirildi. Cezalar hafifleştirildi. Cumhurbaşkanı Meclis’e iade etti. Ederken uyardı.. “Amacınız kulüpçülük, ama, şiddet kullananlara verilen cezaları da indirdiniz, hiç değilse onlar kalsın.”
Ama öyle aceleleri vardı ki, öyle çabuk istiyorlardı ki, yasayı, Cumhurbaşkanı bir daha iade etmesin diye elini kolunu bağladılar.
Nokta değiştirmeden, yıldırım hızı ile aynen geçirdiler..
Meclis’teki partiler, AKP, CHP, MHP ve BDP ilk ve son defa birleşti bu yasayı kabul ettirmek için..
Şimdi ne düşünüyor o saygın milletvekilleri, yarattıkları tabloya bakıp?..
Cezalar hafifledi çıktı, ama onlar bile uygulanmadı. O savcılar, hepsi güvenlik kameralarına, TV ekranlarına kayıtlı suçları bir, tek bir kez takip ettiler mi?.
Arena’da Volkan bir karış farkla ölümden döndü. O içki şişesini öldüresiye atan sarhoşu herkes biliyor. Bilmemesine imkân yok.. Stadın güvenlik kameralarında kayıtlı..
Yakalandı mı?. Ceza aldı mı?.
Teşhir edildi mi?.
Poşu taktı diye, bir üniversite öğrencisine 33 yıl veren Türk Mahkemeleri, bugüne dek, hangi futbol teröristini yargıladı?. Futbolda Şiddet Yasası’ndan açılmış dava, verilmiş mahkumiyet var mı?.
İnönü Stadı’nda sahada adam kovalayanlar “Arkamdan ittiler de düştüm” deyince serbest bırakıldılar..
Geçen Fener-Galatasaray maçında Fatih Terim ve Hasan Şaş’ın kafasını yaranlar kimler, haklarında ne kararlar alındı, bilen duyan var mı?.
Trabzon’da, öteki illerde, yakalanan, mahkemeye verilen, ceza alan ferd-i vahit duydunuz mu?.
Bu azgınlar, bu hayvanlar, bu manyaklar, Türkiye’nin her stadını, her kentini yaşanmaz hale getirdiler..
Peki bu azgınları tahrik eden kulüp yöneticileri?.
Mesela “Kahraman” yaptığımız Aykut Kocaman..
Geçen sene ligin en kritik döneminde, Trabzonluları hem de nasıl tahrik eden Aykut Kocaman, bu yıl, tam da Fener Trabzon’a giderken ortalığı kana bulayacak tahrikler yapmadı mı?.
Maçtan sonra ilk konuşması gene “Tahrik” değil miydi?. Sen “Galatasaray’ı hakemler şampiyon yaptı” dersen, elindeki telefondan anında dinleyen holigan ne hale gelir?.
Hangi Savcı “Ne diyorsun sen hocam?. Gel bakalım.. Elinde kanıt varsa, koy ortaya..
Yoksa, hakkında Futbolda Şiddet Yasasını ihlalden dava açıyorum” dedi..
Sayın Adalet Bakanı bana bir minik istatistik verebilir mi?.
“Futbolda Şiddet Yasası’nı ihlalden bugüne dek şu kadar dava açılmış, şu kadar kişi için şu cezalar istenmiş, verilen şu cezalar uygulanmaya başlamıştır” diye..
Kızıltoprak’ta benzin istasyonunun içinde üç polis arabasını devirip ateşe verenler, yani Kadıköy’ün tam göbeğinde bombanın fitilini ateşleyenler eğer terörist değilse, kim teröristtir?.
Sayın İçişleri Bakanı..
Ve bu nasıl polistir?. Arabasını benzin istasyonunda bırakıp kaçan?.
O benzin istasyonu güvenlik kameralarıyla dolu.. Bugün Kadıköy Emniyet Müdürü ve savcısı, hepsini ismen ve adresleriyle biliyordur.. Niye pazar sabahı ajanslara “Yakalanan” listeleri verilmedi?.
Niye televizyonlara haber salınıp evlerinden teker teker alınmalarının şovu yapılmadı?..
İlle Orgeneral, albay, bilmem ne komutanı mı, ya da ünlü gazeteci olması mı gerek, bir sanığın alındığını, emniyete götürüldüğünü, saatlerce sorguya çekildiğini, mahkemeye verilip tutuklandığını canlı yayınla izlememiz için?.
Ölüm döşeğindeki Türkan Saylan’ı alayı vala ile basanlar, bunları niye teşhir etmiyor?.
İbret-i alem orda var da, burda niye yok?.
Cezanın intikam almak değil, önlemek amacı ile verildiği ilkesi, konu Futbolda Şiddet olunca, niye unutuluyor?.
Başbakan “Lanetliyorum” demiş.. Ben de lanetliyorum.. O gece o stada pırıl pırıl gelen kadınlar, genç kızlar, çocuklar, onları getiren eşler, analar, babalar, arkadaşlar..
50 bin “İyi” seyirci.. Onlar da lanetliyor..
Ama lanet “İnancı olmayan” hayvanın umurunda mı?. Dünyanın neresinde umurunda..
Onların umurunda olan bir tek şey var.. Ceza..
Yakalanacağını, mahkûm olacağını, hayatının en güzel yıllarından bir kaçını hapishanede geçireceğini bilecek, geçirenleri görecek.. Bakın bakalım bir daha, bir kişi sahaya iner mi?.
Mustafa Balbay, kaç yıldır suçunu bilmeden yatıyor, daha mahkûm bile değil..
Bu hayvanlardan bir, tek bir geceyi karakolda geçiren var mı, İçişleri Bakanım?.
Verilmiş tek bir ceza var mı, Sayın Adalet Bakanım?.
Uygar bir ülke olsaydık, o meşum cumartesi gecesinin ertesinde, daha pazar sabahı, İçişleri ve Adalet Bakanları istifa ederlerdi. Ya Spor Bakanı?. Öyle biri var mı ki?.
O cumartesi ve izleyen günlerde, gören, duyan oldu mu?.
Yapamıyorsan, istifa edeceksin..
Siyasal sorumluluk bunu gerektirir..
Ama bizde bugüne dek, bu iktidarı kast etmiyorum, demokrasiye sözüm ona geçtiğimiz 1950 yılından beri tek, bir tek siyasal sorumluluk örneği yaşadınız mı?. Bunca feci olay yaşadık, sorumluluğu yüklenen tek “Devlet adamı” çıktı mı?. Hatırlıyor musunuz?.
Sayın Başbakanım,
50 bin pırıl pırıl seyircinin, 300- 500 hayvana teslim edilmesinin önüne geçmek, bu ülke insanlarının yan yana, insanca ve korkusuzca maç izlemesini sağlamak istiyorsanız, ipleri sımsıkı elinize almalısınız..
Siz istemeden, emretmeden bu ülkede kupa bile verilemiyor, gördük, yaşadık!. Gelecek yılı kurtaracak kararlar bugünden alınmaya ve uygulamaya konmalı..
Ben gelecek sene bir Fener Galatasaray maçını, sizinle, Saracoğlu Stadı kale arkasında izlemek istiyorum..
Bunu yapabiliriz..
İstersek.. Siz isterseniz, yapabiliriz!..
HINCAL ULUÇ/SABAH