Eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral Hilmi Özkök, 12 Eylül dönemiyle ilgili konuştu:
“12 Eylül müdahalesinden önce komutanıma gittim, ‘Ayrılmayı düşünüyorum” dedim. ‘Bilgisayar yazılımcılığı yapacağım’ dedim. Meğer ihtilal olacakmış haberim yok. Sonra ihtilal oldu. İstifalar durduruldu. Özel kalem müdürlüğü yaptım. Sonra 22 sene generallik yaptım”.
Eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral Hilmi Özkök, Urla ilçesindeki evinde, Anadolu Ajansı İzmir Bölge Müdürü Muammer Başkan’ın sorularını yanıtladı. Özkök, AB kurumlarının hazırladığı “Küresel Trendler 2030” raporunda Türkiye’nin yükselen güç olacağı yönündeki ifadelere ilişkin soru üzerine, Genelkurmay Başkanlığı görevinden ayrılırken, törende yaptığı konuşmada bunu gündeme getirdiğini söyledi. Türkiye’nin günümüzde uluslararası camiada büyük ve güçlü bir ülke olarak yer aldığını vurgulayan Özkök, “Nitekim ben bu hususu yurt dışına çeşitli vesilelerle yaptığım ziyaretlerde Türkiye Genelkurmay Başkanı olarak bana yapılan muameleden daha iyi görme fırsatım oldu” dedi.
Bu konuda kendimizi aşırı küçümseme tutumu içinde görmekten üzüntü duyduğunu ifade eden Özkök, “Neden kendimizi, devletimizi, ülkemizi yöneticilerimizi yerden yere bu kadar çok vurduğumuzu anlayamıyorum. Bazen medyada çıkan haberler ve programların içeriği ülkemizin bu gerçek gücünü ve seviyesini fark edemeyen çok sayıda insanın var olduğunu gösteriyor” dedi.
‘TÜRKİYE GÜÇ KATLAYICISI DURUMUNDA’
Özkök, Türkiye’nin, içinde yer aldığı ittifaklarla çeşitli bölgesel ve hatta küresel oluşumlar için güç katlayıcısı durumunda olduğunu belirterek, şunları söyledi: “Türkiye Avrupa, Ortadoğu, Afrika ve Orta Asya’yı etkileyen jeopolitik ve jeostratejik konumlarıyla, demokratik yapısıyla, kültürel değerleriyle, insan potansiyeliyle ve ekonomik gücüyle dünya üzerindeki kilit ülkelerden birisi durumundadır. Bu sebeple yapacağımız değerlendirmelere ülkemizin her bakımdan güçlü olduğu gerçeğini temel alarak başlamamız ve halkımızı bu yönde bilinçlendirmemiz gerektiğine inanıyorum. Türkiye’nin Trakya’daki küçük bir parçası Danimarka kadar büyüktür. İstanbul’un nüfusu Norveç’in 3 katıdır. Ankara’dan Hakkari’ye kadar olan mesafe Kahire’ye kadar olan mesafeye eşittir. Edirne’den Ardahan’a kadar mesafe Karadeniz’den Baltık’a kadar olan mesafeye eşittir. Diğer birçok ülkenin birkaç asırda gerçekleştirdiği değişimi çok kısa zamanda pek az acı çekerek gerçekleştirmiştir. Tabii problemleri de büyüktür ama kimin problemleri büyük değil ki.”
GENELKURMAY BAŞKANLIĞI DÖNEMİNDEKİ İDDİA
Özkök, Genelkurmay Başkanlığı döneminde bir gazetecinin, elindeki bir haberi hükümeti sıkıntıya düşürmek maksadıyla yayımlayacağını söylemesi üzerine, söz konusu gazeteciye, “Eline ne geçecek” dediği yönündeki iddialar olduğunun anımsatılması üzerine, böyle bir olayı hatırlamadığını söyledi. Adı geçen gazeteciyle o dönemde telefonla yakınlığının olmadığını belirterek, “Öte yandan gazetecilerle hükümet arasındaki etkileşimlerde taraf olmak prensiplerime aykırıydı” dedi.
“ELEKTRONİĞE KARŞI HEVES VE KABİLİYETİM VARDI”
Teğmenliği sırasında ABD’ye uçaksavar füzelerinin elektronik bakım kursuna gittiğini, eskiden beri elektroniğe karşı hevesinin, kabiliyetinin olduğunu anlatan Özkök, bu kursta kendisini daha da iyi yetiştirdiğini, Türkiye’ye döndükten ve kurmay olduktan sonra “Türk Silahlı Kuvvetlerinde bilgisayarlar hangi kademeye kadar, nasıl kullanılmalıdır” diye bir tez hazırladığını anlattı. Genelkurmay Başkanı olduktan sonra bu tezi Harp Akademilerinden getirterek yeniden incelediğini dile getiren Özkök, “Bayağı ileriyi görmüşüm” dedi. Genelkurmay Başkanlığı döneminde bilişim teknolojisine büyük önem verdiklerini ifade eden Özkök, bunun faydasını da gördüklerini kaydetti.
“BİLGİSAYARI BİLİNÇLİ KULLANMAMIZ LAZIM”
Türkiye’de milli işletim sistemi olmadığı için yabancı işletim sistemi kullanmak zorunda kalındığını belirten Özkök, “Mesela Windows gibi. ABD istihbaratının Windows’tan bazı açık kapılar bırakmasını istemeyeceğinden emin miyiz?. Mutlaka yaparken,”birkaç kapı bırakın oradan sisteme gireyim” diyecek. Mesela Google’u düşünün. Herkesin bir Gmail hesabı var. Benim de var. Türkiye’de ben Genelkurmay Başkanlığı yapmış bir kişiyim. Google hesabındaki tüm bilgiler ABD’deki Serverlerda saklanıyor. İstediğiniz kadar hafıza kullan diyor. Bütün bilgiler orada. Açıp bakmaz mı ne oluyor, kimler ne yazıyor. Bunların bilincinde olarak onu kullanmamız lazım.” diye konuştu.
“MEĞER İHTİLAL OLACAKMIŞ, HABERİM YOK”
12 Eylül müdahalesinden önce hiçbir şeyden haberi olmadığını vurgulayan Hilmi Özkök, şunları anlattı:
“İzindeydim, izinden geldim… Eşime dedim ki ‘ben ayrılacağım’. ‘Ne yapacaksın’ dedi. Bir de yüzbaşılığımda da ayrılmaya kalkışmıştım. O zaman televizyon antenciliği yapacaktım. Bu sefer dedim yazılım. Bilgisayarlar çok önem kazanıyor ben yazılım şirketi kuracağım dedim. Baktım hiç yüzü gülmüyor, istemiyor… Fakat ben kafaya koydum. 12 Eylül müdahalesinden önce komutanıma gittim, ‘Ayrılmayı düşünüyorum” dedim. ‘Bilgisayar yazılımcılığı yapacağım’ dedim. Meğer ihtilal olacakmış haberim yok. Sonra ihtilal oldu. İstifalar durduruldu. Özel kalem müdürlüğü yaptım. Sonra 22 sene generallik yaptım. Zannettim ki ‘deli misin, sen akıllı çocuksun sen istikbal vaat ediyorsun’ falan diyecek. Hiçbir sey demedi. ‘Tabi, istersen gidersin’ dedi. Ben o zaman çok şaşırdım, meğer ihtilal olacakmış haberim yok. Şimdi Hindistan’a gittiğimde bir şirket kurmuşlar. InfoSys. Benim düşüncemden 2 sene sonra kurmuşlar. O kadar büyük bir sistem. Gençler orada devamlı yazılım yapıyorlar. Orada vesile oldu anlattım dedim ki; Ben sizden iki sene önce davranacaktım Türkiye’nin Microsoftu da ben olacaktım dedim. Tabi olurdu, olmazdı bilmiyorum ama ben onu gördüm. Ama bazen şartlar insanların düşüncelerini uygulamak fırsatı vermiyor insana.”
SURİYE MESELESİ
Özkök, Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed’in tutumu ve yaşanan sürece ilişkin de Genelkurmay başkanıyken, Esed ile kendisinin Türkiye’yi ziyareti sırasında ve kendi isteği üzerine bir görüşme fırsatı olduğunu belirterek, “Kısa süreli de olsa bu buluşmada, kendisini uzaklara bakan, güncel siyasi ve sosyal değişimlerin farkında bir lider olarak algılamıştım” dedi. Esed’in, Türkiye AB’ye girdiğinde Suriye’nin AB’ye komşu olacağından bahsederken sevindiğini, bunun da kendisinde müspet bir izlenim yarattığını dile getiren Özkök, şöyle devam etti: “Her devletin kendine özgü yapısı, problemleri ve gelenekselleşmiş çözüm politikaları vardır. Son olaylarda kendisinin meseleleri halletme politikasını pek değerlendiremesem de hareket tarzı asla müsamaha gösterilebilecek bir tarz değildir. Bu şekilde kanla kazanılmış başarılar asla sürdürülebilir değildir.Şimdi zaman kazanmış durumdadır. Umarım bunu değerlendirir ve kendisine yapılan büyük baskılara dayanma pahasına meseleyi demokratik yollardan çözmeye çalışılır. Dış politikalarımız çok dikkatli dizayn edilmelidir. Sanırım bu yapılmaktadır. Politikanın esasını Esed’i düşürmek değil, onun meseleyi yeni dünya koşullarına uygun bir tarzda çözmesinde ve eskiden kopamayan bağnaz, baskıcı çevresini sindirmede kendisine yardımcı olmak teşkil etmelidir. Unutmamak gerekir ki yakın komşularımız ne kadar demokratik olursa dış güvenliğimiz o kadar sağlam ve tahmin edilebilir olur. Ayrıca Suriye politikalarımızda 2 temel esas önem arz etmektedir: Empati ve bumerang etkisi.”
1993 MODEL VOLVOSU VAR
Hilmi Özkök, evinin bahçesinde dikkat çeken 1993 model Volvo aracına ilişkin, “19 yaşında, yakında askere göndereceğiz” şeklinde esprili tanımlama yaptı. Aracının MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin aracından daha genç olduğunu belirten Özkök, şunları söyledi: “Sanırım Sayın Bahçelininki bedelli askerliği beliyor ama sahibini ikna edebileceğini sanmıyorum. Benimki işimi hala görüyor. Belçika’da görevliyken almıştım. O zamandan beri beni taşıyor. Bir de römorku var. Ufak tefek bahçede bir şeyleri götürüp getiriyoruz” dedi. (aa)