MEDYAGUNDEM.COM- Vatan gazetesi muhabiri Çağdaş Ulus tutuklu kaldığı 268 günü yazdı. Gazeteci Çağdaş Ulus, örgüt üyeliği iddiasıyla 268 günlük tutukluluğunda yaşadıklarını “Cemaat İsterse” ismiyle kitaplaştırdı.
Çağdaş Ulus, Fırat Haber Ajansı’nda çalışan bir kişiyle yaptığı haber amaçlı görüşme nedeniyle KCK üyeliği suçlamasıyla tutuklu bulunduğu 268 günü yazdı.
“Cemaat İsterse” kitabının tanıtımında, “Vatan gazetesinde muhabirlik yapan Çağdaş Ulus, Fetullah Gülen’e yakınlığıyla bilinen İhsan Kalkavan’ın yeğeni Faruk Kalkavan’ın karıştığı ve moda tasarımcısı Sinem Yalçın’ın hayatını kaybettiği kaza ile ilgili haberinin peşinde koşuştururken bir anda her gazetecinin, her gün karşılaşmayacağı ve sonuçta hayatının 9 ayına mal olan derin bir komplonun içinde bulur kendisini. Sadece tutuklanmakla kalmaz, hapishanede eziyet de görür… Pes etmez, direnir ve adını duyurur bütün Türkiye’ye” deniliyor.
Peki, Çağdaş Ulus tutuklu kaldığı 9 ayda neler yaşadı?
Ulus, tutukluluğunun 200’üncü gününde yazdığı mektupta şu ifadeleri kullanmıştı:
“200 gün önce beni gözaltına alan polisler, ellerinde delil olmadığı halde; sırf yurt dışına çıkış, yurda giriş kayıtlarıma bakarak PKK kamplarına katılıp eğitim aldığımı iddia edip yalan bilgilerle savcıyı ve hâkimi yanılttılar. Savcı ve hâkim de bu iddianın kanıtlarla desteklenmesi gerektiğini bildiği halde polisin verdikleriyle yetinip tıpkı polisler gibi açık açık suç işlediler.
Bu 200 günde hastalandım. Hastaneye tam bir ay sonra, olay basına yansıyınca götürülüp tedavi ettirildim.
Bu da yetmedi bir de bir gardiyan tarafından gardiyanların kullandığı tuvaleti temizlenmeye zorlandım. Bu onur kırıcı isteği geri çevirip olayı Adalet Bakanlığı’na ve savcılığa taşıdım. Adaleti oralarda aradım. Ancak ne hikmetse adalet mekanizması benim için çalışmadı. Gardiyanın yaptığı bu davranış ‘sözle’ kalıp darp ve cebirle sonuçlanmadığı için savcılık bu olayı onur kırıcı bir davranış olarak görmedi ve takipsizlik kararı verdi.
Adalet Bakanlığı ise bu onur kırıcı davranışın iddia edildiği gibi değil, benim sözde hapishanede ücret karşılığı işçi koğuşunda çalışmam nedeniyle gardiyanın bana bu görevi (!) verdiğini açıklayarak, kamuoyuna yalan söyledi.
Avukatım Hüseyin Ersöz aracılığıyla suçsuz olduğumu kanıtlayan tüm delilleri Özel Yetkili Mahkeme’ye sunmama rağmen hiçbir sonuç alamadım. İddianame açıklandığında ise iddia edilen suçlamaları çürüten tüm delilleri toplayıp mahkemeye sunmamıza rağmen yine tahliye edilmedim.
Suçsuzluğumu kanıtlamak için daha ne yapmam gerekiyor, merak ediyorum.”
Vatan gazetesinden kovulan gazeteci Mustafa Mutlu’nun yazdığı kitabın önsözünde de şu ifadeler dikkat çekiyor:
“Çağdaş Ulus, kör bir kurşunla vurulmanın adıdır! Gencecik bir meslektaşım; henüz gazeteciliğinin üçüncü yılında büyük bir hataya ya da komploya kurban gidiyordu. Bilgisayarın başına oturdum ve ertesi günkü gazeteye, ‘Ben Çağdaş’a inanıyorum’ başlıklı bir yazı yazdım! . İşte o yazıyla, Çağdaş’ın tam dokuz ay sürecek ‘tutukluk macerası’nın içinde buldum kendimi…”
Ulus, dava sürecindeki bütün belge ve kanıtları da kitabına ekleyerek, sıradan bir yurttaşın başına her an neler gelebileceğini kanıtlarıyla gösterdi.
Arkadaslar bu Hukuk skandallarinin arkasinda sadece cemaat olduguna inanan tek kisi idimm. Artik cevremizdeki bircok insanin dusundugu gibi ben de bu yillar suren yalan davalarin akpartinin destegi olmadan devam etmesinin mumkun olmadigina inaniyorum. Siz akpartinin destekcisi bir site olarak dezenformasyon yapiyorsunuz gibi geliyor bana