Sabah gazetesi yazarı Haşmet Babaoğlu güne damga vuran yazılarından birine imza atarak, olan bitene dair çarpıcı bir perspektif ve arka plan ortaya koydu.
“HDP kötü bir projeydi, anlamayan kalmadı!” diyen Babaoğlu, HDP’nin ABD’nin en şahinleriyle iş tutup “antiemparyalist” görünmesini, kimi zaman paralelci duruşunu, kimi zaman da Cihangir’in döküntü aydınlarının marjinalliğini yansıtmasına dikkat çekip, tüm operasyonun Gezi’ye katılmayan Kürtler’i Gezi kültürü içine çekmeye çalışmak için HDP’nin kurulması olduğunu yazdı.
İşte yazısı:
Yaklaşıyor yaklaşmakta olan…
Nedir o?
Yeni bir Ortadoğu.
Yeni bir dünya düzeni.
O halde kısa bir tarihsel özet vererek esas lafımı söyleyeyim.
Türkiye barış sürecini daha fazla geciktiremez ve yeni dünya düzenine karşı yeni bir millet tanımını hayata geçirme görevini ihmal edemezdi.
Masaya oturdu.
Bütün dünyada olduğu gibi böyle bir sürecin rayına oturması için savaşan tarafla masaya oturmaktan daha normal bir şey olamazdı. Öyle de oldu.
Kemikleşmiş ulusalcı tepkiler ve savaş lobisinin tezgâhlarını göğüsleyerek PKK kadrolarını ve sivil unsurlarını siyasete geçmeye teşvik etti.
Çoktandır, rahatlıkla Kürt siyasal hareketinden söz edebilmemizin nedeni de bu süreç.
Nitekim, daha önce hayal bile edilemeyecek gelişmeler gerçek olmaya başladı.
GEZİ’YE KATILMAYAN KÜRTLERİ GEZİ KÜLTÜRÜ İÇİNE ÇEKMEYE ÇALIŞAN PARTİ
Fakat ne PKK, ne de Kürt siyasal hareketi dünyanın egemenlerinin umurundaydı.
Onların umurunda olan şey, bölge Kürtlerinin tamamı üzerinde kimin söz sahibi olacağıydı.
Bu yüzden bir süre daha savaşa ihtiyaçları vardı; Türkiye’yi güçlendirecek barış sürecine tepkiliydiler.
Ve 2013’te Türkiye’ye karşı çok geniş çaplı bir saldırı başlatıldı.
Bilinen şeyleri tekrar etmeyeceğim.
Dikkat çekmek istediğim şey şu: Tam “paralel devlet darbe girişimi” çalışmalarının hızlandığı dönemde, Ekim 2013’te Gezi’ye katılmayan Kürtleri Gezi kültürü içine çekmeye çalışan bir parti kuruldu.
Mart seçimlerinden sonra da beklenen gerçekleşti; BDP, HDP’ye geçti.
Sonuç?
Barış sürecinin masası karıştı!
Sürekli provokasyon ve darbe ihtimallerine dikkat çeken İmralı‘ya saygıda kusur etmiyormuş gibi görünen HDP, sahada bambaşka işler yapmaya başladı.
Şimdi istiyorlar ki, barış masasında sokak otursun, hatta masa bütün Ortadoğu olsun!
Türkiye için…
Kürtler için…
Hatta doğrudan Kürt siyasal hareketi için de…
Türkiye solunun kaybetmeyi zevk edinmiş döküntülerinden destek alan; ABD’nin en şahin odaklarıyla temas kurup bir yandan da “anti-emperyalist” sloganlar atan, zaman zaman “paralelci“, zaman zaman da Cihangir ağzıyla konuşan HDP daha işin başında kötü bir projeydi.
Böyle olduğu iyice ortaya çıktı.
Bilmiyorum, basın toplantısı sırasında Demirtaş‘ın yüzüne hâkim olan endişe bu gerçekle bir iç yüzleşmenin sonucu muydu?
Ama şundan eminim…
Barış sürecinin masası HDP öncesine geri dönmeli!