Referamdumda “hayır”cı cephenin üyelerinden biri de Nurcu görünümlü FETÖ’cüler olan Yeni Asya’cılar….
medyagundem.com
Fetullahçı terör örgütünün uyuyan hücresi olarak kabul edilen Yeni Asyacılar, inkar etseler de FETÖ nerede duruyorsa onlar da oradalar. Yeni Asyacılar şimdi de referandumda tıpkı FETÖ, PKK, CHP ve diğer terör örgütleri gibi “hayır” cephesinde yer aldı.
Yeni Asya manşetleri sürekli hayır cephesine hizmet ediyor. Yeni Asya’nın birinci sayfasında yayınlanan karikatürde sürekli Erdoğan düşmanlığıyla tıpı FETÖ ve PKK gibi “hayır” çağrısı yapılıyor.
İşte İbrahim Özdabak imzalı karikatür; Cumhurbaşkanlığı sistemini 12 Eylül darbesinin anayasasıyla bir tutup, Cumhurbaşkanı Erdoğan’la darbeci Kenan Evren’i eşitliyor:
Bir başka karikatüründe FETÖ’cüleri böyle savunuyor:
Yeni Asya’nın genel yayın yönetmeni Kazım Güleçyüz, Cumhurbaşkanlığı sistemine FETÖ’cü troller gibi Twitter’dan böyle karşı çıkıyor:
Gazetenin bugünkü manşeti ise daha da ilginç:
Nurcu görünümlü FETÖ’cü Yeni Asya, Özgür-Der’i manşetine çekip, PKK ve FETÖ’cü teröre destek veren akademisyenlerin yanında saf tutuyorlar.
İşin ilginç yanı asla yanyana gelmeyecek yapılar Nurcularla Özgür-Der ya da Haksözcüler. Ama bugün ortak hareket ediyorlar. Tasavvufun tarikatın İslam dışı olduğunu savunan yapılarla sözde tasavvufçu yapılar elele. FETÖ ve PKK gibi terör örgütleriyle, eski Türkiye’nin vesayet yapılarıyla bir arada durmaktan ve gerçek yüzlerinin ortaya çıkması pahasına bunu yapmaktan imtina etmiyorlar. Öyle organize işler ki, Nurcu görünümlü FETÖ’cülerle, İslamcı görünümlü radikalleri bir araya getiriyor.
Bu vatan hainleri tum derslerinde sayin cumhurbaskanimizi kotuluyorlar hatta kufur hakaretler sozumona risale dersi yapiyorlar surekli asagilama ve hakaret bu adi alcaklari devletin istihbarati gormuyor mu?
Nadir A’ya cevaptır.
İslam hukukunda bir kaide vardır. “Hüküm çoğunluktadır” diye. Hakiki Risale-i Nur talebeleri, ki bunlar Bediüzzaman’ın vekili de olan ilk talebeleridir (saff-ı evvel) ve ağabey olarak anılırlar, onlar mevcut iktidarı hem desteklemiş hem de müdafaa etmiştir. Mesela bunlardan Mustafa Sungur, Ak Parti hükümetinin hizmetleri ve onlara yaklaşımı sebebiyle vefatına yakın “Ak Parti hükümeti ehven-i şer değil, hayrın en büyüğüdür” demiştir. Mehmet Fırıncı da aynı görüştedir. 15 Temmuz Darbesi hemen öncesi FETÖ cemaatine muhalefete eden ve AK Partiyi destekleyen Abdullah Yeğin, Said Özdemir, Abdülkadir Badıllı, Salih Özcan, Mehmed Kırkıncı Hoca gibi Nur ağabeylerinin art arda vefatları suikast ihtimalini aklına getirmiştir. Ak Parti milletvekili Metin Külünk bunu açıkça beyan etmiştir. Isparta Milletvekili Said Yüce de bu 6 ağabeyin şüpheli ölümünü yorumlarken “Fetullah Gülen, kafasındaki menfur hedefe ulaşmak için Bediüzzaman Hazretleri’ni ve talebelerini engel gördü” demiştir. Bütün bunlar sizin iddianız ile umum Nur talebelerini kapsamaz. Ve doğrulamaz. Yeni Asya ahı gitmiş vahı kalmış. Maddi sıkıntıları aşabilmek için zamanında bütün yazarlarının “Cibali Baba” olarak nitelediği fetoşu yanaşmasının sebebini bunda aramak lazım. Hatadan dönmek faziletine de gösteremeyince de saçmalayıp duruyorlar. Ayrıca küresel sermayenin tetkikçilerinden Soros’a bağlı sivil toplum kuruluşlarının Türkiye’deki kuruluşlarından ve patronlar kulübünden nemalandıkları anlaşılıyor. Yeni Asya “Nurcu Gazetesi” değildir. Olabilmesi için cemaatin reyine uymak gerekmez mi? Bugün o gazete çalışmış çok kimse Yeni Asya’nın tutumunu protesto etmekte ve herkesi ikaz etmektedir. Meselenin daha iyi anlaşılabilmesi için Yeni Asya’nın eski yazarı Ümit Şimşek’in sitesine bir yazı yazan o gazetenin mensubu Mehmet Erdoğan’ın (http://www.yazarumitsimsek.com/akil-tutulmasi/) adresteki yazısını bir okursanız ne kadar yanıldığınız anlarsınız. Mehmet Erdoğan aynen şu ifadeleri kullanmaktadır: “Yeni Asya bu günkü yayın ve yapısıyla, bizlerden ve ideallerinden ayrılmış durumda…” Siz derslere katılmışsınız ama Risalelerini iyi okumamışsınız. Şualarda 1417 bahsinin sonunda Bediüzzaman siyasi olduğu için açıkça beyan etmediği ama işaret ettiği bir müjdenin 2002-03’e işaret ettiğini anlardınız . Tabi bu işaretler bir değil bir çoktur. Burada zikredilmemesi lazım. Ama bilenler çok iyi bilir. Erdoğan başkanlığındaki hükümet Türkiye’de fetoşun Risale-i Nur’un tahrip suikastini bandrol yasası ile engellemiş. Bu uygulama bu yöndeki tahrifatı durdurmuştur. Yasanın Anayasa Mahkemesi’nin işgüzar kararına rağmen. Ayrıca Bediüzzaman’ın ikinci vasiyeti olan Risalelerin Diyanetçe basılması hususu yine Erdoğan’ın icraatıdır. Bir kural ile başladık Hadis’te geçen bir hükümle bitirelim. “Ümmetim batıl üzerine ittifak etmez” Türkiye’de buna 3 parti ve sadece 3 lider mazhar olmuştur. Üçüncüsü R.Tayyip Erdoğan’dır. Kendini, Pamuk Prensesin cadı üvey annesinin dev aynasında gören bücürün yönetimindeki gazetenin saçmalıkları Nur camiasını ve dindar ve milliyetçi camiaları bağlamaz. Kendileri çalar kendileri oynarlar. Bediüzzaman bu zamanda en büyük prensip olarak ittihadı gördüğü gibi Ak Parti ve MHP Türkiye’deki merkez sağın tamamını temsilen son Anayasa değişikliğini onayımız için önümüze getirmişlerdir. Nankör kediler hariç herkes evet diyecek. Vesselam.