Yeni Şafak yazarı Cem Küçük bugün yine bomba gibi bir yazıyla Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç ile paralel hattı kuran Hürriyet yazarı Taha Akyol’un ipliğini pazara çıkardı.
Yazısındaki Akyol ile ilgili detaylar bomba gibi.
İşte yazısı:
HAŞİM BEY KREDİYİ BİTİRDİ
Anayasa Mahkemesi Başkanı olarak bu milletin çoğunluğunun saygısını ve takdirini kazanmış itibarlı tek şahıstı Haşim Kılıç. Daha önceki AYM Başkanları zaten milletin çoğunluğuna karşı savaşan vesayetçi kişilerdi. Milletin takdiri gibi çok değerli bir hazineyi koruması gereken Haşim Bey son 6 aydaki tavrı ile itibarını kaybetmenin eşiğine kadar gelmişti ama hala millet nazarında kredisi vardı. Son konuşmasında bu krediyi tamamen bitirdi Haşim Bey. Çıkıp, ‘Biz gömlek değiştirenlerden değiliz’ gibi terbiye sınırlarını aşan ve doğrudan bu milletin iradesiyle Başbakan olmuş Erdoğan’ı hedef alan sözleri milletin çoğunluğunu kalbinden yaraladı.
KILIÇ KENDİ AYAĞINA SIKTI
Haşim Kılıç kuruluşu itibariyle kurumsal bir vesayet odağı olan Anayasa Mahkemesi’nin ayrıksı bir şahsiyetiydi. Görevinin son yılında AYM’nin demokrasi dışı geleneğine uydu ve siyaset kurumunu hedef alan bu vesayetçi konuşmayı yaptı. Konuşmanın içinde haklar ve özgürlükler bağlamında hepimizin savunacağı sözlerle kamufle edilmiş bir vesayet kokusu vardı. Haşim Kılıç Kemalist yargı vesayeti yerine Gülenist yargı vesayetinin geçmek istediğini çok iyi bilen bir kişi. Nitekim konuşmasında paralel yargı olgusuna da yer yer değiniyor fakat esas düşüncelerini ifade etmiyor. Ama yeri geliyor hukukun düşmanı paralel savcıları ve yargıçları da kapsayacak şekilde tüm yargıya sahip çıkıyor. Millet nazarında hiçbir itibarı kalmamış yargı çevrelerini savunmak Kılıç’ın kendi ayağına sıkmasıdır. Nitekim masum insanların sahte kanıtlarla, uydurma ihbar mektuplarıyla kumpaslarla içeri tıkıldığını iyi bilen Haşim Kılıç aynı paralel çetenin medyası tarafından kahramanlaştırıldı. Bu ayıp bile Haşim Kılıç’a yeter. İnsanlara komplo kuran bir suç örgütü tarafından sahiplenilmek onurlu bir yargıcın, şerefli bir hukuk adamının asla kabullenemeyeceği bir olaydır. Kılıç bunu kabulleniyor mu? Bu konuda bir açıklama yapması lazım.
İkinci olarak Haşim Kılıç’a sahip çıkan çevreler ise daha yakın bir zaman önce Kılıç’ın eşinin başörtülü olması dolayısıyla kendisine hakaretler yağdıran kesimlerdir. Kılıç’ın bundan rahatsız olmak bir yana tam aksine yıllarca aşağılandığı jakoben çevreler tarafından takdir edilmekten mutlu olduğu görülüyor. İşte bu nokta muhafazakar dindar bir çevreden gelen bir yazar olarak beni çok üzüyor. Bu meseleyi tahlil etmemiz lazım…
HAŞİM KILIÇ’IN SİYASETE MÜDAHALE ETMESİNİ EN ÇOK TEŞVİK EDE KİŞİ TAHA AKYOL
Her şeyden önce daha evvel TVNET ve AHaber’de söylediğim gibi Haşim Kılıç’ın siyasete müdahale etmesi noktasında onu en çok teşvik eden kişi Taha Akyol. Bunu Ankara’da herkes ama herkes biliyor. Ülkücü öğrencilik yıllarından beri Kılıç ile Akyol’un yediği içtiği ayrı gitmiyor. Akyol sürekli olarak köşesinde Haşim Kılıç’ın, bir de yine çok yakın dostu HSYK Başkanvekili İbrahim Okur’un PR’ını yapıyor köşesinde. Yargı kurumunun basın müşavirliği işini üstlenmiş adeta Taha Bey. Demokratik siyaset ile atanmış yargı kurumları arası çatışma olduğu an yargı vesayetinden yana tavır koyuyor Akyol. Milletin nerdeyse tamamının şikayetçi olduğu kumpasçı paralel yargıçların ve savcıların ne kadar hukuka uygun çalıştığını kanıtlamaya çalışıyor sürekli.
TAHA AKYOL’UN DEVREYE GİRMESİYLE KILIÇ İLE PARALEL YARGI ARASINDAKİ BUZLAR ERİDİ
Binlerce insan paralel ekip tarafından haksız yere içeride yatırılmış ama Taha Akyol bu gerçeği genel laflarla geçiştiriyor. Somuta asla inmiyor. Kumpaslarla hapis kararını veren savcıları ve hakimleri ısrarla koruyor. O yüzden de paralel medya organları nerdeyse her gün Akyol’u manşet yapıyor. Haşim Kılıç’ın paralel yargıdan yakın geçmişe kadar hoşlanmadığını çok iyi biliyorum ama Taha Akyol’un devreye girmesiyle Kılıç ile paralel yargı arasında buzların eridiği konuşuluyor Ankara yargı çevrelerinde. Sanırım bu sürecin en önemli sonucu da Kılıç’ın yaptığı talihsiz konuşmaydı.
AKYOL’UN “İŞ TAKİPÇİLİĞİ”
Akyol’un yüksek yargı kurumlarıyla bu aşırı yakınlığı ve yüksek yargıçlarla içli dışlı ilişkisi Başbakan Erdoğan tarafından bile açık açık dillendirilmişti. Erdoğan, Taha Akyol için ‘Aydın Doğan’ın Ankara’daki en ileri seviyede iş takipçisi’ diyerek bu yüksek yargı ilişkilerini kastetmişti. Buna karşılık Taha Akyol, ‘Başbakan, benim Doğan Grubu’nun iş takipçisi olduğumu söylemiş! Ben Başbakan’dan, bakanlarından, genel müdürlerinden, belediye başkanlarından, iktidarla ilgili hiçbir makamdan Doğan Grubu’nun ticari işleriyle ilgili hiçbir talepte bulunmadım, hiçbir görüşme yapmadım’ diye cevap vermişti ama Başbakan’ın esas kastettiği yüksek yargıçlarla yakın ilişkiler konusuna hiç değinmemişti.
AYDIN DOĞAN’IN ÇOK KRİTİK İKİ DAVASI
Aydın Doğan’ın çok kritik iki davasının paralelcilerin kontrolündeki Yargıtay Dairelerinde olduğunu cümle alem biliyor. Hatta Aydın Doğan’ın iki hususta Gülen’den yardım istediği de kamuoyuna yansımıştı. Daha doğrusu Hidayet Karaca’nın söylediği buydu. Doğan’ın kaybetmesi halinde milyar dolardan fazla para kaybedeceği başka çok kritik davaları da var. Hem Taha Akyol hem de Haşim Kılıç bunlardan ne kadar haberdar kamuoyuna deklare etmek zorundadır.