MEDYAGUNDEM.COM- Geçtiğimiz gün Akşam gazetesi “TRT’nin yeni genel müdürü Şenol Göka” diye haber yapıp, TRT’nin başına Göka’nın kesin biçimde oturacağını yazınca, MEDYAGÜNDEM de şu manşeti atmıştı:
Haberde TRT Genel Müdürlüğü için adayların eşit şartlarda yarışmasının ve ucuz numaralarla kulis faaliyetinin yakışıksız olduğuna dikkat çekmiştik.
Ancak bugün Akşam’da grubun bağlı olduğu Türkmedya şirketinin CEO’su Cengiz Özdemir’in TRT yazısını görünce şaşırdık kaldık.
Yazı “Yeni TRT” başlıklıydı ancak okuyan Cengiz Özdemir’in TRT Genel Müdürlüğüne adaylığını bildirdiği bir “metin” gibiydi.
Yeni Türkiye’nin yeni TRT’sinin nasıl olabileceğine dair görüşlerini açıklayan Özdemir, “Ben de adayım” mesajını veriyordu.
Geçtiğimiz yıllarda da adı kulislere “TRT Genel Müdürü” olarak yansıyan Özdemir’in adını bizzat kendisinin dolaşıma sıkması da dikkat çekici.
Peki “TRT Genel Müdürü kesin olarak Şenol Göka” diyen Akşam, bu gelişmeye ne diyecek acaba?
Bakın Özdemir ne yazdı?
****
Ülkemizde, 6 Mayıs 1927 tarihinde İstanbul Radyosu ile başlayan radyo yayıncılığı, 1 Mayıs 1964’te kurulan TRT ile yeni bir atılım sürecine girdi.
31 Ocak 1968’de TRT bünyesinde gerçekleşen ilk deneme yayınıyla da Türkiye’nin televizyonculuk tarihi başladı.
Yarım asır önce radyo ve televizyon yayıncılığında bir devlet tekeli olarak kurulan Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu tekel olma ayrıcalığını 1990 yılında fiilen, 1993’te de resmen kaybetti ve rekabet koşullarıyla tanıştı.
TRT bu rekabette ilk yıllarda, arkasında büyük bir devlet gücü, gelişkin bir teknik alt yapı ve uzman insan kaynağı olmasına rağmen, özel kanallar karşısında geride kalmaya başladı.
İlk yurtdışı temsilciliğini kuruluşundan ancak 35 yıl sonra 1998 yılında Almanya’da açabilen TRT’nin ufku ve misyonu Türkiye’nin o yıllardaki ufkundan ve vizyonundan bağımsız değildi.
Bir devlet kuruluşu olan TRT’nin devletin o dönemlerdeki biçimiyle yani milletle hemhal olamayan devlet modeliyle özdeş bir hali vardı.
Türkiye’de 2002 yılı Kasım ayında gerçekleşen “Anadolu İhtilali” ile ülkenin kaderi nasıl değiştiyse, TRT’nin kaderi de, vizyonu da aynı istikamette değişmeye başladı.
Kamusal yayıncılık anlayışıyla milletin hizmetinde olan, kendi coğrafyasında etkin olma stratejilerinde ülkesinin önünü açan, Türkiye’nin gelecek vizyonunda misyon üstlenebilen bir kurum olma yolunda adımlar atmaya başladı.
Eski Türkiye, bir yanıyla köksüzlüğe terk edilmenin, geçmişin her türlü deneyiminden mahrum bırakılmanın, hafızasız bir millet yaratma uğraşısının hazin öyküsüdür.
Yeni Türkiye ise, bir milletin hakikatlerinden kopartılmak istenmesine karşı, köklerine ve değerlerine sarılmasının, özüne dönüş mücadelesinin destansı hikâyesidir.
Önüne kısa vadede 2023, sonrasında 2053 ve 2071 hedeflerini koyan Yeni Türkiye’nin devrim niteliğindeki bu dönüşüm süreçlerinde artık TRT de millet adına yeni ve etkin roller üstlenebilmelidir.
Özellikle de Yeni Türkiye’nin yeni medyasının kurulma sürecinin Kutupyıldızı TRT olmalıdır. Türkiye tüm kurum, kuruluşları ve sosyal yapısındaki belirleyici dinamikleriyle büyük bir yenilenme sürecinden geçerken, kamusal yayıncılığın tek resmi temsilcisi olan TRT’nin de bu yolda öncü bir vizyona sahip olması gerekiyor.
Yeni Türkiye fikriyatının sembolleri, öncelikle TRT aracılığıyla oluşturulmalı, eskinin milletle mesafeli “soğuk ve resmi devlet dilinin”, insanımız ile kucaklaşabilen “içten ve yalın millet diliyle” yer değiştirmesi özellikle TRT aracılığıyla sağlanmalıdır.
Sahip olduğu ekonomik, lojistik, teknik ve yetişmiş insan kaynağıyla Türkiye’nin tartışmasız en güçlü iletişim organizasyonu olan TRT’nin, yüzünü tüm dünyaya dönme misyonu, Türkiye’nin dünyanın ilk 10 ülkesi içine girme vizyonuyla bütünleşmeli, dünyanın en güçlü ve saygın uluslararası yayın kuruluşları arasında TRT de artık yerini alabilmelidir.
Artık eğlenceden habere, eğitimden kültür-sanata ve spora kadar tüm içerikleriyle, farklı dillerde hem ülkesinin insanlarının hem de diğer dünya halklarının yararlanabildiği uluslararası bir marka olmak TRT’nin öncelikli hedefi haline dönüşmelidir.
Türkiye 21. yüzyılda sosyal değişimin göz kamaştıran bir örneği olmayı nasıl başardı ise, TRT de iletişim alanında devrim niteliğindeki dönüşümüyle dünyanın her köşesinden fark edilen bir örnek olmayı başarabilmelidir.
Türkiye potansiyelini, dostu-düşmanı kıskandıracak bir atılımla hayata geçirmiştir ve şimdi artık sıra TRT’nin yapacağı büyük atılıma gelmiştir.
Bileşik Kaplar Kuralı’nı sadece bir fizik kuralı olarak görmeyin.
Sosyal değişim ve yenilenmeler de bu kurala çok benzer bir biçimde gerçekleşir.
Dünyayla arasındaki mesafeyi her alanda hızla kapatan ülkemiz, medyada da bu atılımı yapacak, “Yeni” TRT, Yeni Türkiye’deki yerini alacaktır.
SAFLAR BELİRDİ SANIYORDUM.NELER OLUYOR AKŞAM A