İstanbul Başsavcılığı, 25 Aralık soruşturmasının hükümete karşı darbe girişimi olduğu tespiti yapıp, takipsizlik kararı verdi. Paralel polislerin, Spark programı üzerinden Erdoğan dahil tüm bakanları gözaltına almayı konuştukları ortaya çıktı.
Paralel yapının 25 Aralık’ta hükümete yönelik başlattığı darbe soruşturmasına takipsizlik kararı verildi. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın takipsizlik kararında; soruşturmanın casusluk ve hükümete yönelik bir darbe girişimi olduğu vurgulandı.
Takipsizlik kararında, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın uzun süre dinlendiği ve telefon görüşme trafiği haritasının çıkartıldığının tespit edildiği belirtildi. Paralel polislerin kendi aralarındaki konuşmalar da darbe girişimini kanıtladı.
‘Dönemin Başbakanı’ dediler
İstanbul Cumhuriyet Savcıları İsmail Uçar, İrfan Fidan ve Fuzuli Aydoğdu’nun 25 Temmuz 2014 günü verdikleri ve dün açıklanan takipsizlik kararında, “Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanı’nın örgüt lideri olarak gösterilmesi ve ‘dönemin başbakanı’ ibaresi kullanılmak suretiyle fezleke düzenlenmesi, soruşturmayı hazırlayanların hukuki bir soruşturma görünümü altında Türkiye Cumhuriyeti hükümetini cebren ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs ettiklerini ortaya koymaktadır” denildi.
‘Nefes aldırmayacağız onlara’
25 Aralık polislerinin kendi aralarında yazıştığı Spark programında, darbe girişimini itiraf ettikleri ortaya çıktı. 11 Aralık’ta Spark üzerinden çarpıcı bir yazışma yapıldı. Polisler kendi aralarında “Nefes aldırmayacağız onlara, kabineyi toparlayacağız burada” şeklinde yazıştı. Emniyete yönelik soruşturmayı yürüten savcılar “Kabineyi toplayacağız burada” şeklinde yazışmanın dosyanın içeriği ile uyumlu olduğunu ve yapılan incelemede bütün kabine üyelerinin yasal olmayan yöntemlerle dinlendildiğini vurguladı.
Erdoğan’a ‘P.M’ kod adı verildi
25 Aralık dosyasında Başbakan Tayyip Erdoğan, Bakanlar Taner Yıldız, Muammer Güler, Beşir Atalay, Faruk Çelik, Erdoğan Bayraktar, Binali Yıldırım, Ömer Çelik, İ. Naim Şahin, Hüseyin Çelik, Mehmet Müezzinoğlu, Hayati Yazıcı, Egemen Bağış, Ahmet Davutoğlu, Veysel Eroğlu, Zafer Çağlayan, Ali Babacan ve Sadullah Ergin’in dinlendiği ortaya çıktı. Spark programında polislerin yaptığı başka bir yazışmada “P.M-T.C buluşmasını söyledin mi” şeklinde bir ifade tespit edildi. Polislerin P.M T.C buluşması olarak bahsettikleri konunun Prime Minister yani Başbakan Erdoğan ile işadamı Turgay Ciner arasında Ankara’da bulunan Başbakanlık Resmi Konutu’ndaki görüşme olduğu tespit edildi.
Telefon trafiği haritası çıkarıldı
İşadamı Turgay Ciner’in uzun süre dinlendi hatta Başbakanlık konutunda yaptığı görüşme GSM CELL haritasından takip edilerek aynı anda Başbakan’la buluştuğunun tespit edilmesine rağmen hakkında fezleke düzenlenmedi. Kanundaki açık hükme rağmen Başbakanlık resmi konutu teknik olarak takibe maruz bırakıldı. Yine Erdoğan’ın Kısıklı’daki konutu ile ilgili GSM CELL haritası çıkarılarak görüştüğü kişilerle ilgili telefon sinyal eşleştirmesi yapıldı.
Haliç Kongre Merkezi’nde Başbakan Erdoğan ve MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın görüşmesinin takip edilebilmesi için , Yasin El Kadı’nın takip edildiği izlenimiyle salonun kamera görüntüleri temin edildi. Görüntüleri soruşturmayla ilgisi olmayan Narkotik görevlileri teslim aldı. Takip edilen şahıs El Kadı olmasına rağmen sadece Erdoğan ile Fidan’ın olduğu bölümler kayıttan tespit edildi.
PARALEL EYLEMLER DEŞiFRE OLDU
BAŞSAVCILIĞIN takipsizlik kararında, paralel eylemler tek tek sıralandı. Kararda, 25 Aralık soruşturmasıyla ilgili takip kararlarının görevsiz mahkemeler tarafından verildiği ve konunun başlangıçta özel yetkili savcılıkların iş alanına girmediği belirtildi.
– Emniyet tahkikatında görevli polislerin takip kararlarını nöbetçi olmayan görevsiz hakimlerden aldığı belirtildi.
– Bazı şüphelilere ait dinlemeler tape haline getirilmedi ve fezlekeye dahil edilmedi. Bazı şüpheliler hem dinlenmiş hem de fezlekeye dahil edilmiş olmasına rağmen gözaltı talimatında isimleri bulunmuyor.
Başbakan uzun süre dinlendi
Üçüncü kişi sıfatıyla yasal olmayan bir şekilde iletişimleri tespit edilen Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, Bakanlar Binali Yıldırım, Ömer Çelik, Muammer Güler haklarında hiçbir dinleme kararı olmaksızın uzun süre dinlendi.
Suç var mı yok mu bakılmadı
– Şüphelilerin özel hayatlarına ait görüşmeler suç teşkil edip etmediğine bakılmaksızın ve hiçbir ayıklama yapılmaksızın olduğu gibi tape haline getirildi.
– Ses kayıtları, tapeler, teknik takip görüntüleri ve fezleke henüz soruşturma sürerken ve gizlilik kararı varken basına sızdırıldı.
– Bilal Erdoğan ve Berat Albayrak hakkında dinleme kararı olmadığı halde yaptıkları konuşmalar aylarca tespit edildi.
TİB dinlemeye göz yumdu
– Dinleme kararı kesintili olarak alındı. Buna rağmen savcı, dinleme kararı veren hakimler ve TİB yetkilileri bilerek göz yumdu.
Hocaefendi size dua ediyor
Gizli Tanık Fatih savcıya şunları anlattı: “Soruşturmayı hazırlayanlar kendi aralarında yaptıkları konuşmalarda ‘Bu soruşturma çok önemli. Bu dosyada görev almak bir şereftir. Hocaefendi bu soruşturmayı yürütenlere dua ediyor’ şeklinde konuşuyorlardı. Ayrıca Turgay Ciner’in Hocaefendi ile telefon görüşmesi yaptırıldı ve konuşma içeriğinin tape yapılmaması yönünde talimat verildi. Soruşturma Savcısı Muammer Akkaş tarafından bizzat talimat verilmek suretiyle Turgay Ciner hakkında hazırlanan kısımlar fezlekeden çıkartıldı.”
Mesele dersane meselesi değil yeğen!
Darbe girişiminde bulunan polislerin kendi aralarında kullandıkları Spark isimli programda yaptıkları yazışmalarda, ilginç itiraflar yer aldı. Bir polisin, diğer bir polise “Mesele dershane meselesi değil Yennnnnnn, Sen daha farkına varmadın mı?” diye mesaj gönderdiği, karşı taraftaki polisin de “Her b…ka karışıyor ya a…na koyduğumun, hıyar ağası her şeyi yazışma buradan, sen birilerini takip ediyorsan birileri de burasını takip ediyordur” karşılığı verdiği tespit edildi.
‘Kurban olduğum Ciner ne hale geldi!’
DARBE girişiminde bulunan paralel polisler arasında yapılan bir yazışmada dinleme görevlisi bir polisin bizzat Turgay Ciner’e giderek görüştüğü ve bu görüşmenin akabinde Ciner Grubunun dershaneler meselesi ile ilgili haber yapamadığı yorumlarının yaptıkları tespit edildi. Ciner hakkında “kurban olduğum konuşacak hali yok” yazarak, Ciner’in konuşamayacak hale getirildiğini itiraf ettiği görüldü. (STAR)
Adeta haşa haşa yalanın ilahı olmuş.CEBRAİL Parti kursa oy vermem dediği halde bazı HAŞHAŞİ’ciklerin bulunduğu ortam da da Zaman Gazetesinde çalışan şu bizim Cebrail var ya ben onu kastetmiştim diyecek kadar çukurlaşan yaratık.
‘Hocaefendi bu soruşturmayı yürütenlere dua ediyor’! Dua eden Hocaefendi hangi pezevenkse, soruşturmaya o koca burnunu sokana kadar hocalığın gereklerini yerine getirsin. Pezevengin işi gücü milletin mahremini izlemek, sesini dinlemek olan birinin hocalığı mı olur lan!
Ülkemizde bir hata yapılıyor. Dokunulmazlığı olan Başbakan, Bakan…gibi kişileri mahkeme kararı da olsa yasal dinleme diye bir şey söz konusu olamaz. Bu direk casusluğa girer. Dokunulmazlığı olan bir kişi dokunulmazlığı kaldırılmadan nasıl yargılanamıyorsa, yasal kılıfıyla dinlenmesi de mümkün değildir. Dokunulmazlığı olan bir kişiyi direk yargılayamayacaksın ama dinleyeceksin, ya böyle aptalca bir mantık olabilir mi? Yasal bir boşluğu Hakimin-Savcının inisiyatifine bırakılırsa işte böyle kötü niyetli olaylar ortaya çıkar. Hakim şunu diyebilirdi, dokunulmazlığı olan bir şahıs aynı zamanda konuşmaları da dokunulmazlık kapsamında olduğu için dinlenemez gibi bir inisiyatif kullanabilirdi, kullanmıyorlar çünkü niyetleri bozuk!
Neresinden bakılırsa bakılsın attıkları her adım Darbe diyor.