Merkez Bankası Başkanı’yken devalüasyondan önce döviz alan ve görevi kötüye kullanmaktan hüküm giyen Habertürk yazarı Gazi Erçel, benzer bir suçlamayla karşı karşıya. Köşesinde sürekli yüksek faiz isteyen Erçel’in başkanı olduğu faktoring şirketi tefecilik tarzı uygulamalar nedeniyle 12 ayrı KOBİ tarafından mahkemeye verildi.
2001 krizinde Merkez Bankası Başkanı’yken devalüasyonun hemen öncesinde düşük fiyattan 52 bin dolar aldığı gerekçesiyle görevini kötüye kullanmaktan yargılanıp hapis cezasına çarptırılan Gazi Erçel yeni bir skandala daha imza attı. Habertürk gazetesinde köşe yazan, yazılarında yüksek faizi, IMF’yi, Standard and Poor’s’u destekleyen, ‘faiz lobisi yok’ diyen Merkez Bankası’nın eski Başkanı Erçel’in yüksek faizden kazanç sağlayan bir faktoring şirketinin ortağı ve yönetim kurulu başkanı olduğu anlaşıldı. Basın etik kurallarını hiçe sayıp yazdığı alandan çıkar sağlayan Erçel’in şirketinin aynı zamanda birçok KOBİ tarafından evrakta sahtecilik ve zorla çek tahsil etmek suçlamasıyla dava edildiği ortaya çıktı. Son bir yılda Erçel’in şirketi Yeditepe Faktoring’e karşı aynı suçlamayla 12 ayrı şirket tarafından dava açılırken, birçok işadamının da benzer sorunlar nedeniyle mahkemeye gitmeye hazırlandığı öğrenildi.
HACİZ UYGULUYOR
Yeditepe Faktoring şirketiyle ilgili KOBİ’lerin açtığı dava dilekçelerinde şirketin vadesi gelmeyen çekleri erken tahsile zorladığı, uygulamaya direnenlere de haciz işlemi uyguladığı belirtiliyor. Yeditepe Faktoring’e davaya hazırlanan mimarlık şirketi sahibi A.T şikâyet dilekçesinde iflasın eşiğine geldiğini anlatıyor. A.T’nin mahkeme dosyasındaki şikâyeti şu şekilde: “İş yaptığım bir firmanın 2012 Ocak ayında 2 adet çekini kırdırdım. Bu çeklerin vadesi 25 Mayıs 2012. Yeditepe Faktoring yetkilileri, 15 Mart’ta beni arayarak şirketin bu çekleri ödemesinin imkânsız olduğunu söyleyip, bu çekleri ödememi istediler. Ben çeklerin vadesinin 25 Mayıs olduğunu, bu tarihte firmanın ödememesi durumunda parayı vereceğimi söyledim. Bunlar sizi 2 ay beklemeyiz dediler ve bana ihtarname gönderip 3 gün sonra ihtiyati haciz işlemi yaptılar.”
EVRAKTA SAHTECİLİK YAPILDI
A.T.’nin şikâyetinde evrakta sahtecilik iddiası da yer alıyor. Zira haciz işleminin üç gün içinde gerçekleşmesinin altında bu sebep yatıyor: A.T. bu konuyu şöyle özetliyor: “Haciz işlemine itiraz etmeye kalkıştığımda bana ellerinde 133 bin 914 TL’lik bir borç senedi olduğunu söylediler. Ben böyle bir senet imzalamadığımı söyledim ama ona rağmen işyerimi ve evimdeki eşyaları haczettiler. Bu senet aslında benim işin başında imzaladığım matbu sözleşme kitapçığında bulunan müteselsil kefil imzasının bulunduğu sayfadan koparılarak düzenlenmiş. Sözleşmeden koparılan sayfa üzerine kendi el yazısı ile tarih ve tutar yazılarak kıymetli kağıt haline getirilmiş. Bana ait olmayan bir borç yüzünden 15 yıllık firmama icra getirilmesinin yanı sıra tüm banka hesaplarıma ve çalıştığım firmalara haciz ihbarnamesi göndererek elimi kolumu bağladılar. İş aldığım firmalarla aramın bozulmasına neden oldular. Verdikleri zarar alacakları paranın neredeyse 10 katına bedel oldu. Şikâyetçiyim.” (sabah)