MEDYAGUNDEM.COM- Serdar Turgut tam 4 gün önce Gazete Habertürk’teki köşesinde “Dikkat; Türkiye’nin başına kirli çorap örülüyor” dedi, Türkiye’nin başına örülmek istenen bir tuzaktan söz etti.
“Son birkaç dokümanı okurken ise başımdan aşağıya kaynar su dökülmüş gibi oldum. O tehlike artık yaklaşmakta değil tam da kapımızın eşiğindeydi ve kapıyı çalmak üzereydi.” diye yazan Turgut, “Şu anda Washington ve Moskova’daki güçlülerin karar verme mekanizmalarını etkileyen bu karanlık güçlerin dünyasına bu yüzden dalıp Türkiye’ye dokunabilecek, zarar verebilecek gelişmeleri kamuoyuna açılmış istihbarat kaynaklarından öğrenip sizlere bunu anlatacağımı, gün ışığına çıkaracağımı daha önce söylemiştim. Ama buna rağmen bu yazıyı yazmaya oturduğumda son derece rahatsızım, çünkü oynanmak istenen oyun öyle pis ki, öylesine acımasız ki, öğrendiklerim bir gazeteci olarak beni korkutuyor. Sonu oldukça sevimsiz olabilecek bir süreçten haberdar oluyorum duygusu var içimde. Yine de yazacağım; çünkü bizim güçlülerimiz global dünya güçlerinin Türkiye’nin başına örmeye çalıştıkları kirli çoraptan haberdar olsunlar da tedbirlerini bir şekilde alsınlar istiyorum.” ifadeleriyle kirli senaryoya dikkat çekmişti.
Turgut yazısında ayrıca, “Son sızdırılan istihbarat raporlarına göre Amerikan askeri kaynaklarının elinde, kimyasal silahın Suriye’deki muhalif güçlerce kullanıldığına dair delil varmış. Raporda kastedilen ‘muhalif güçler’ Türkiye’nin yakın durduğu ve desteklediği güçler. Dahası, sıkı durun: Muhalif güçlerin yaptığı öne sürülen kimyasal saldırıda kullanılan malzemenin Irak’ın Sünni bölgesinden elde edilip Türkiye üzerinden geçirilerek Suriye’deki muhalif güçlere verildiği söyleniyor. Gerçi raporun hiçbir yerinde Türkiye açıktan suçlanmıyor, hatta bazı evlere yapılan baskınlarda sarin gazının ortaya çıkarılmasının da dünyanın bu soruna gözünü açtığı da söyleniyor. Ama raporda ima düzeyinde kalsa da Suriye’de kimyasal silah kullanılmasında Türkiye’nin ister yeterince tedbir almayarak ister de başını öte yana çevirerek rolü olduğu ima ediliyor. Hatta raporun birkaç yerinde ima boyutundan da çıkılarak Türkiye açıkça töhmet altında bırakılıyor.” demişti.
O istihbarat raporunun kime ait olduğunu da Turgut şöyle açıklamıştı:
“Amerikan istihbarat topluluğu içinde yer alan National Ground Intelligence Center (NGIC) adlı bir birim var. İstihbaratçıların bu birimi yerde savaşan Amerikan askerlerine istihbarat sağlamak ve onları yaklaşan tehlikeler hakında uyarmakla görevli. İşte bu örgütün hazırlamış olduğu ve üzerinde ‘SECRET/NOFORN’ damgası bulunan yani ‘GİZLİ/YABANCI GÖZLER GÖREMEZ’ denilen bu raporda, kimyasal silahların Irak’taki Sünni bölgeden nasıl elde edildiği ve nasıl Türkiye üzerinden Suriye sınırına kadar getirildiği anlatılıyor ve bu operasyonda yer alan bazı isimler de sayılmış. İstihbaratçıların bu konuda şüpheleri ilk kez kullanılan kimyasal silah kalıntılarını incelediklerinde ortaya çıkmış. Uzmanlar saldırıdan kalan artıkların ve bunların insana bulaşma biçimlerinin bu kimyasal silahın katiyen bir askeri merkezin işi olmadığını ve aksine bunun ‘bahçe türü’ (garden variety) olduğu yani amatörlerce askeri merkez dışında bir yerlerde üretildiğini gösterdiğini görmüşler ve ondan sonra istihbarat kaynaklarını çalıştırmaya başlamışlar ve izi sürmüşler. Şimdi şunu vurgulamalıyım ki bu kaynakların kim olduğunu bu raporu yazanların ve sızdıranların arkasında kimlerin olduğunu bilmiyorum. Araştırsam da gerçek çıkar mıydı bundan da kuşkum var. Ama burada bu önemli değil. Olan bitenin arkasında kim olursa olsun Türkiye üzerinde kirli ve tehlikeli bir oyunun oynandığı kesin.”
TURGUT’U HAKLI ÇIKARAN TARAF MANŞETİ
Habertürk yazarı Turgut’u haklı çıkaran detaysa bugünkü Taraf manşetiydi. Taraf, “El Nusra’nın kimyasal ilişkileri” başlıklı manşetinde, “Suriye’deki El Nusra’ya kimyasal silah yapımında kullanılan madde temin etmekle suçlanan sanıklar hakkında hazırlanan iddianameye Taraf ulaştı” denildi ve tam da Serdar Turgut’un yazdığı gibi Suriye’deki kimyasal silahların arkasında Türkiye olduğu iması yapıldı.
Taraf’ın haberi, Adana Cumhuriyet Savcısı Mehmet Arıkan tarafından hazırlanan ve mahkeme tarafından kabul edildiği iddia edilen iddianameye dayandırıldı. Haberde, “El Kaide’yle ilişkili olan Suriye’deki Ahrar-ı Şam ve El Nusra Cephesi’ne kimyasal silah yapımında kullanılan madde temin etmekle suçlanan Suriyeli Hytham Qassap ile ona yardım ettiği ileri sürülen beş Türk hakkındaki iddianameye Taraf ulaştı. İddianamede yer alan telefon görüşmeleri ve savcılığın tespitleri neticesinde şüphelilerin, sarin gazı üretmek için gerekli maddelerin bir kısmını Makine Kimya Endüstrisi’nden temin etmeye çalıştığı anlaşıldı. Telefon görüşmelerinde sarin gazı yapımında kullanılan ve devlet kontrolünde verilen maddelere rahatlıkla ulaşan sanıklar, ödemeleri ise Arabistan üzerinden yapıyor. Sanıkların sadece kimyasal madde değil, havan topu yapılmak üzere krom boru siparişi verdikleri de ortaya çıktı. Adana’da yaptırılan havan topu borularının El Kaide’ye bağlı örgütlere gönderildiği iddia edildi.” denildi.
Taraf’ın tam da Amerikan istihbarat raporlarındaki senaryoya uygun biçimde Suriye’de Esed tarafından yapıldığı kanıtlanan kimyasal saldırıda muhalifler üzerinden Türkiye’nin rolü olduğuna dair operasyona imza atması, Habertürk yazarı Serdar Turgut’un “Türkiye’nin başına kirli çorap örüyorlar” tezini akla getirdi. Buna göre Türkiye’nin başına kirli çorap örenlerin taşeronu Taraf gazetesi mi sorusu gündeme geldi.