Yeni Şafak yazarı Cem Küçük dünkü “28 Şubat bombası” yazısından sonra bugün de Aydın Doğan’ın 28 Şubat darbe sürecindeki rolünü yazdı.
Küçük’ün köşesinde Aydın Doğan’la Yeni Şafak’ın patronları arasındaki restleşmeye dair anekdot da son derece çarpıcı.
İşte yazısı:
28 ŞUBAT’IN GERÇEK AKTÖRLERİ HALA ELLERİNİ KOLLARINI SALLAYA SALLAYA GEZİYORLAR
Dünkü yazım askerden medyaya, siyasetten topluma kadar çok ses getirdi. 28 Şubat hala hesabı sorulamamış gerçek bir darbedir. Bu darbenin asker, medya, siyasetçi vb ayaklarının hiçbiri doğru dürüst sorgulanmadı.
Cemaat bu davayı kendi çıkarları uğruna kullandı. 28 Şubat’ta hiçbir aktif görevi olmayan düşük rütbeli subaylar bile dahil edildi. Böylece şu an etkili rütbelerde olan askerler tasfiye edilecek, yerine cemaatin istediği kadrolar getirilecekti. Bütün plan buydu. Aynen askeri casusluk davalarındaki gibi. Allah’tan tutmadı.
Halbuki 28 Şubat’ın gerçek aktörleri hala ellerini kollarını sallaya sallaya geziyorlar. Yunanistan’da 1967 darbesini yapanlara gün yüzü gösterilmedi. Şili’de Allende uzun yıllar sonra da olsa yargılandı. Ama bizde en somut darbe olan 28 Şubat’ın icra üyeleri bir şey olmamış gibi geziyorlar. Batan, içi boşaltılan bankalar, faili meçhuller hala eski yerinde.
BUGÜNLERDE MEDYA ÖZGÜRLÜĞÜ YOK DİYENLER 28 ŞUBAT SÜRECİNİ İNCELESİNLER
Bugünlerde medya özgürlüğü yok diyenler 28 Şubat sürecini şöyle bir incelesinler. Refah-Yol’un iktidara geldiği 1996 Haziranı’ndan 2002’de iktidara gelen AK Parti dönemine kadar gazeteleri bir açıp baksınlar. Herkes unutuyor ama yeniden hatırlatmakta fayda var: 28 Şubat döneminde patronum Albayrak ailesinden Mustafa Albayrak işkence gördü. Bir daha söylüyorum, Yeni Şafak Gazetesi İcra Kurulu Başkanı Mustafa Albayrak İstanbul emniyetinden işkence gördü. Ne diye? Dönemin Refah-Yolu iktidarını ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Tayyip Erdoğan’ı desteklediği için. Onlarla ideolojik olarak aynı yerde durduğu için.
Şu an düşünün bir medya patronuna uyduruk gerekçelerle işkence yapılacak. Dünya ayağa kalkar, ABD, AB açıklama üstüne açıklama yapardı. Ne hikmetse iş muhafazakarlar, dindarlar olunca kimse oralı olmuyor? Şimdinin bazı yazarları o günleri unutmuşa benziyorlar. Gelelim Aydın Doğan’ın rolüne.
DARBENİN MERKEZ ÜSSÜ DOĞAN MEDYASI
Nasıl ki Harp Akademileri Komutanı Erol Özkasnak, Hulki Cevizoğlu’nun Ceviz Kabuğu programında, ‘Bizim yaptığımız darbeydi’ dedi ise, bunun medya ayağı Aydın Doğan’dır. Doğan medyası bu işin merkez üssüydü. Ertuğrul Özkök, Fatih Altaylı, Fatih Çekirge, Sedat Ergin açıkça suç işlediler. Tabii ki patronları Aydın Doğan’ın bilgisi dahilinde. Hangi Batı demokrasisinde darbeye destek veren biri, üstelik mesleği ve konumu ne olursa olsun, hayatında hiçbir şey olmamış gibi davranabilir? Darbeyi destekleyen birinin itibarı olmaz.
GELELİM AYDIN DOĞAN’IN DARBEDEKİ ROLÜNE
Gelelim Aydın Doğan’ın darbedeki rolüne. Refah-Yol kurulduğunda Aydın Doğan’ın ticari işleriyle bazı soruşturmalar başlamıştı. O dönemde Patronlarımız Ahmet Albayrak ve Nuri Albayrak’la Aydın Doğan Nakkaştepe’de Doğan’ın ofisinde bir araya gelirler. Hoş beş sohbetten sonra Aydın Doğan ’40 yıllık işletmelerimi 40 günde kaybedemem’ der. Kastettiği devletin rutin kontrolleriydi. Aydın Doğan’ın o zamanlar kullandığı kamu kredileriyle ilgili çok spekülasyon vardı. Doğan medyası bütün tetikçileriyle rahmetli Erbakan ve Refah-Yol’a savaş açtılar. Askerin medyadaki dili oldular. Hedef gösterdiler, darbe çağrısı yaptılar.
Aynı sohbette Aydın Doğan küstahça o zamanlar bizde yazan Nazlı Ilıcak’ın kovulmasını istemiş Ahmet ve Nuri Albayrak’tan. Ahmet Bey bu ahlakdışı teklifi duyunca ‘Sen önce gazetende her gün iftira atan Emin Çölaşan’a bak’ der. Aydın Doğan, ‘Ben yazarlarıma karışmam’ deyince Ahmet Albayrak, ‘Biz de karışmayız’ der. Bunun üzerine Doğan aba altından sopa gösterir. ‘Ben yazarlarla değil patronlarla uğraşırım. Siz görürsünüz’ deyince, Ahmet Albayrak elini masaya vurur, ‘Hodri meydan. Elinden geleni yap’ der. Tabii Doğan bu cevap karşısında şaşkına döner. ‘Tamam, yanlış anladınız’ der ama iş işten geçmiştir.
Doğan medyası bu konuşmadan sonra Albayrak ailesine ve Yeni Şafak’a yüklendikçe yüklenir. Yalan, dolan, uydurma haberler yaparlar. Mesela Albayrak ailesi kendilerine kesilen vergi cezasını maliyeden değil Milliyet gazetesinden öğrenir. Çünkü maliye haberi önce Aydın Doğan’a servis eder.
AYDIN DOĞAN: 28 ŞUBAT’I BEN YAPTIM
Aydın Doğan’ın daha sonra sağda solda 28 Şubat’ı ben yaptım dediğini sağır sultan bile duyar. Şimdi buradan kendine demokrat, liberal diyen herkese soruyorum: 28 Şubat darbesini destekleyen, insanların hayatlarıyla oynayan bir medya patronuna niye sessizsiniz? Derdiniz darbeyse yapanı ve destekleyenleri niye eleştirmiyorsunuz? Üzüm yemekse niyetiniz buyurun meydan sizin.
Ama biliyoruz ki, 28 Şubat’ın hesabı en ince ayrıntısına kadar sorulacak. O darbede dahli olmayanlar ayıklanacak. Dahli olanlar vicdanlarda zaten mahkumlar. Şimdi sıra bağımsız ve tarafsız Türk mahkemelerinin huzurlarında hesap vermekte. Kaçış yok!