Önce “bedelli askerlik yapanların askerliklerini iptal edeceğiz” dedi, tepkiler üzerine “siyasilerin çocuklarını kast ettim” diye tevil etti. Tekin’in askerliğini torpilli yaptığı, bunu da ballandıra ballandıra anlattığı ortaya çıktı.
MEDYAGUNDEM.COM- CHP Genel Sekreteri Gürsel Tekin bugün Habertürk TV canlı yayınında “İktidara gelirsek bütün o bedelli askerlik yapanların askerliklerini iptal edeceğiz” açıklaması yaptı. Daha 3 hafta önce bedelli askerlik için yasa teklifi veren CHP’den gelen bu çark büyük tepkilere neden oldu.
Tekin de yeni bir çarkla siyasilerin çocuklarını kast ettiğini iddia etti. Tekin tepkiler üzerine yaptığı yazılı açıklamada “Bedelli askerlik olmasın demiyoruz. Bedellinin çıkması için CHP olarak TBMM’ye vermiş olduğumuz kanun tekliflerimiz de var. Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu, oğlu bedelli hakkı kazanmasına rağmen bu hakkı kullanmamıştır. Bu tüm siyasilere örnek olmalıdır. Bizim kastımız siyasilerin çocuklarıdır. Onlar da askere gitmelidir. Kamuoyunun çok iyi hatırlayacağı gibi Cumhurbaşkanı ‘Askerlik yan gelip yatma yeri değildir’ demişti. Şimdi kalkıp evladını kaybetmiş bir baba yerde ağlıyorken eline mikrofonu alıp, şehadet makamına ulaşmış bir şehit cenazesinde ‘Ne mutlu onun ailesine’ diyor. Bizim bu pişkinliği kabul etmemiz mümkün değildir. Bedelliyse bedelini alırsın ancak aynı şartlardan yoksulun çocucğu da bedel ödemeden yararlanmalıdır. İptal edilmesi gereken bedelli askerlikten yararlanmış siyasilerin çocuklarının bedelli hakkıdır. Kimse bu gerçeği çarpıtmasın…” dedi.
TEKİN’İN KENDİ AĞZINDAN TORPİLLİ ASKERLİK ANILARI
Siyasilerin örnek olmasından söz edem Tekin’in askerliğini torpilli yaptığı, bunu da 5 Nisan 2009 tarihli Vatan gazetesinde Ahmet Altan’ın kızı Sanem Altan’a ballandıra ballandıra anlattığı, askerde yan gelip yatmayı bir marifet olarak gördüğü ortaya çıktı.
Gürsel Tekin ve CHP’nin zerre kadar siyasi ahlak sahipleri olmadıkları da bir kez daha anlaşıldı.
İşte Tekin’in kendi ağzından torpilli askerlik anıları:
İşte Gürsel Tekin’in ağzından torpil olayı:
Yaşar Büyükanıt’ın askeriydim
Asker olma zamanım geldi. Acemilik Manisa’ya çıktı. Gittim. İçeri girdim, teslim olacağım, etraf nasıl toz toprak, çadırlar kurmuşlar falan. Geri dönmeye karar verdim. Hiç yapmayacağım bir şeyi yaptım. Çantamı aldım, çıktım. Nizamiyede sorarlarsa da “Sigara almaya çıkıyorum” diyeceğim diye plan yaptım. Sormadılar da. Otobüse bindim, İstanbul’a geri geldim. Gece eve geldim kapıyı çaldım. Rahmetli babam şok oldu. Sinirlendi, kızdı. “Olur mu toz toprak, bu ne demek” dedi. Bir hafta sonra gidip tekrar başvurdum. Bakaya düştüğü için Isparta çıktı. Sabah Isparta’da indim, elimde Cumhuriyet gazetesi, akşamüzeri dört gibi teslim olacağım, çay içmeye bir yere oturdum, kafamı bir kaldırdım kocaman SODEP il merkezi yazıyor. Buraya uğrayayım dedim. Sabah 10 oldu artık. Odacı kapıyı açtı. Çay ikram etti. Sohbet etmeye başladık. Dedi ki “İl başkanımız emekli albaydır, 40. piyade alay komutanıyla her akşam beraberdir.” “Faydası olur mu” dedim. “Olmaz mı” dedi. Bir iki saat sonra il sekreteri geldi. Sohbet ettik. Sonra başkan geldi. Beni çağırdı. Sorular sordu. Sonra alay komutanını aradı. “Aile dostumun çocuğudur, sana gönderiyorum” dedi. Ben gittim. Kapıdan beni aldılar, özel giydirdiler. Alay komutanın postası oldum. 23 gün sonra özel dağıtım geldi bana. Ankara Gazi Orduevi’ne. Ben memnun olmadım tabii, İstanbul’a gitmek istiyorum. İl başkanını aradım. “Ben yaptırdım” dedi. “Ben İstanbul Fenerbahçe Orduevi istiyorum” dedim. Ankara’ya gitmedim. Dağıtım günü geldi. 3 bin kişi dizildik, okunuyor. Diyarbakır, Kıbrıs, Urfa… “Eyvah” dedim. “Gürsel Tekin Kuleli Askeri Lisesi İstanbul” deyince, herkesin dönüp bana bir bakışı var. Geldim Kuleli’ye. Komutanım Yaşar Büyükanıt. Genelkurmay Başkanı Büyükanıt’ın askeriyim ben. Erdal İnönü’yle mektuplaşıyordum askerken. Mektuplar okunuyor tabii. Büyükanıt merak etmiş, “Kim bu” demiş, “Komutanım ben siyasetçiyim” dedim. İyidir aramız. İl başkanı olduğumda ilk Büyükanıt aramıştı kutlamak için.