Gerçekler konuşulmaya başlarsa, gerçeklerin üzeri açılırsa o çığ karşısında kimse duramaz. Aydın Doğan için de gerçeklerin konuşulduğunu görmek adına bugün Yeni Akit gazetesinde Ersoy Dede’nin yazısı önemli bir adım oldu. Hürriyet’te Ertuğrul Özkök “havuz medyası” diyerek demokrasi mücadelesi veren medya gruplarını tehdit etti. İşte o yazıya cevap gibi yazısında Ersoy Dede, Aydın Doğan’ın nasıl Milliyet ve Hürriyet gazetelerinin sahibi olduğunu sorguladı. Hem de ardında iki önemli gazeteci cinayeti bırakan medya baronluğu… İşte yazısı:
SEN AYDIN DOĞAN’DAN SÖZ ET ÖZKÖK!
İktidarın akıllı destekçilerinin bu Yakup Cemil gazeteciliğinin kendilerine verdiği zararı görmeye başladığını yazmış dün Ertuğrul Özkök… Ve Ethem Sancak başta olmak üzere, medyasında Doğan’ı eleştiren hangi patron varsa, ‘geldikleri yere geri dönecekler’ diyerek aklınca tehdit etmiş..
1980’de darbe sonrası ticarete başlayan Ethem Sancak, iğneyle kuyu kazar gibi yıllarca emek vererek büyüttü işlerini.. Hedeflerini kendi hedefi saydığı Recep Tayyip Erdoğan’a kadar da, hiçbir biçimde devletle, hükümetle işi olmadı.. Tanzimat kafalı medyanın siyasete biçim vermesini içine sindiremedi ve sonra nesi var nesi yoksa bırakıp, bu yolda anladıkları dilden mücadele vermek adına medyaya girdi.. Fakat egemenlerin medyası olarak konumlanmış olan Aydın Doğan öyle miydi?..
KARIN AĞRILARI BU
Sadece gazetesini yöneten Ertuğrul Özkök’ün, patronu adına ekonomi bakanıyla karton fabrikası üzerinden yaptığı görüşmenin ses kayıtları bile ilişkilerin ne halde olduğunu göstermeye yeter de artar bile.. İşi görülürse övgüler düzülen bir hükümet, görülmezse kalkışılan darbenin arkasındaki itici güç.. Kimmiş Yakup Cemil o halde?.. Bugün ‘havuz patronları’ denilerek akıllarınca aşağıladıkları iş sahipleri sayesinde Doğan Grubu medya üzerinden siyasete yön veremiyor.. Karın ağrıları da bu zaten..
YENİ DEVŞİRMELERİ KİM?
Ertuğrul Özkök sadece patronlar üzerinden yapmıyor eleştirilerini.. Bu kanattan yeni Ahmet Hakan’lar devşirmeye çalıştığı mesajını veriyor.. Sinyal çakıyor bizim yazarlara.. “… Bu Yakup Cemil gazeteciliğinin kendilerine verdiği zararı görenler…” ifadesinden bunu çok iyi anlayabiliyoruz.. Anlaşılan o ki, Doğan Grubu, yeni bir ‘çengel harekatı’ başlatmış durumda.. Demek oluyor ki, yakında CnnTurk’te; ‘… ama efendim tamam biz de hükümeti destekliyoruz fakat bu son hadise biraz ne bileyim şey kaçtı ama…’ diyecek garip tipler türeyeceğini anlıyoruz.. Onlara, yeni devşirmeleriyle mutluluklar dileyelim..
İKİ CİNAYETİN ARDINDAN İKİ BÜYÜK GAZETENİN SAHİBİ NASIL OLDUN AYDIN DOĞAN?
Birkaç sorumuz var Ertuğrul Özkök ve Aydın Doğan’a.. Bu sorular eğer cevaplanabilirse, bugün Akit gazetesi gibi, Star gibi, Akşam gibi, Sabah gibi, Güneş gibi gazetelere dönük soruları da açık yüreklilikle sorma hakkını elde edecektir Doğan Medyası.. Mesela soru şu.. Mustafa Sarıgül’ün hayatını anlattığı kitapta da yer verildiği üzere, Aydın Doğan Sirkeci’de bir oto bayi.. Standart Belde.. Eğitimi, çocukluğu vesairesi ile ilgili de pek çok şey yazıldı söylendi biliyorsunuz.. Nasıl oluyor da, Sirkeci’de basit bir oto bayisiyken, böyle büyüyebiliyor? Acaba ihtiyaç duyulduğu bir ortamda 10 bin TL’ye mâl olan otomobilleri 50 bin TL’den sattığı yönündeki iddialar doğru mu değil mi?.. Yine bir başka soru… Acaba Aydın Doğan, sahibi olduğu Hilton arazisinin, Osmanlı Ermenilerinin mezarları üzerine kurulu olduğunu biliyor mu, bilmiyor mu?.. Medyası üzerinden ‘Gezi Parkı’ merkezli kalkışmaya destek verilirken, aslında aralarında Gezi Parkı’nın da bulunduğu tüm o bölgenin Ermeni Mezarlığı olduğunu, parkın giriş kapısındaki merdivenlerin bile mezar taşlarından yapıldığını biliyor mu, bilmiyor mu?.. Aydın Doğan, kendisini medyada var eden ilk satın alması olarak gördüğümüz Milliyet gazetesinin satışı ile Abdi İpekçi Cinayeti arasındaki ilgiyi araştıran Sıkıyönetim Mahkemesi’nde ne ifade verdi?.. Kendisine bu satışla ilgili olarak Abdi İpekçi Cinayeti soruldu mu, sorulmadı mı?.. ‘İnsan Hürriyetini satar mı?’ diyen Erol Simavi, ne oldu da Hürriyet gazetesini, Erol Aksoy üzerinden Aydın Doğan’a sattı?.. O sürecin hâlâ aydınlatılamamış kaçırılma hikayesine Sayın Aydın Doğan vakıf mıdır?.. Sadece bu soruları bile masaya bıraksak şimdilik kâfi.. Yoksa Dışbank’ı, İş Bankası’ndan İş Bankası’nın parasıyla satın alması, üzerine şüphe düştüğü anlaşıldığında apar-topar elinden çıkarması.. ‘Dışbank’ı elbette inceliyoruz’ diyen İçişleri Bakanı’nın siyasi hayatının bitirilmesi.. POAŞ’ın cepten tek kuruş bile çıkarılmadan alınması.. İşler karışınca satılması.. Gibi gibi çok soru var.. Cevaplandıkça yenilerini soracağız.. Kalın sağlıcakla..
en nihayet bu sorular soruldu Daha neler var neler onlar da birgün sorulur elbet!