Fethullah Gülen’in Cumhurbaşkanı Gül’e yazdığı ve Başbakan’la da paylaşılmasını istediği mektubu, geçmişte yazdığı mektupları gündeme getirdi. Gülen mektuplarında darbecilere, Papa’ya ve her gün cemaatine hakaret eden kişilere son derece hürmetkâr bir üslup kullandığı, hükümete karşı ise tehditler savurduğu görülüyor.
Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı Onursal Başkanı Fethullah Gülen’in, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e hitaben yazdığı ve Başbakan Erdoğan ile de paylaşılması gerektiğini belirttiği mektubu, geçmiş dönemlerde yazdığı mektupları da gündeme getirdi. Gülen’in geçmişteki mektuplarında darbecilere, Papa’ya ve Emin Çölaşan gibi Müslümanlara hakaret eden kişilere son derece hürmetkâr davrandığı, özelde Erdoğan genelde ise AK Parti Hükümeti’ne yönelik ise tehditkâr davrandığı görüldü.
ERDOĞAN’A TEHDİTKÂR
Gül’e hitaben gönderdiği ve Erdoğan ile de paylaşılması gerektiğini belirttiği mektubunda tehditkâr açıklamalarda bulunan Gülen, dershanelerin kapatılmamasını ve mevcut halleriyle misyonlarını ifa etmeyi sürdürmesini arzuladığını söyledi. Paralel devlet yapılanması içerisindeki kişilerin tasfiyesine de değinen Gülen bu konuyu üzüntüyle izlediğini belirterek; kendisi ve sevenleri sussa bile maşeri vicdanın susmayacağını dillendirdi.
Cemaatine yönelik “yakışıksız engelleme faaliyeti” olduğunu iddia eden Gülen, hükümeti ayrımcılık ve meşrepçilikle suçlarken, diğer cemaatlerin de aynı muameleye maruz kalacağı tehdidinde bulundu.
12 EYLÜL’DE DARBECİ ASKERLERE SELÂM DURDU
Gülen, 12 Eylül 1980 darbesinden bir ay sonra yayınlanan Sızıntı dergisinde, darbenin mimarlarından Kenan Evren’e bir mektup yazmıştı. Gülen mektubunda şunları söylüyordu:
“İşte şimdi, bin bir ümit ve sevinç içinde, asırlık bekleyişin ümit ışığı saydığımız, bu son dirilişi, son karakolun varlık ve bekasına alamet sayıyor; ümidimizin tükendiği yerde, Hızır gibi imdadımıza yetişen Mehmetçiğe bir kere daha selam duruyoruz.”
28 ŞUBAT’TA CUNTA YÖNETİME SON DERECE HOŞGÖRÜLÜ
Fethullah Gülen, 28 Şubat post-modern darbe sürecinde Çevik Bir’e de mektup yazdı. “Genel Kurmayımız’ın çok değerli İkinci Başkanı. Sayın Komutanım. (…) Yüksek af ve hoşgörünüze sığınıyorum” şeklinde mektuba başlayan Gülen, mektubun detaylarında Bir’e yönelik hürmetkâr tavrını sürdürerek, “Değerli Komutanım. Kahraman ordumuzun şerefli bir mensubu ve en yüksek rütbede bir komutanı…” kelimelerini kullandı. Gülen; “Tamamen Türk eğitim sistemine bağlı olarak faaliyet gösteren bu okullarda eğer, Türkiye Cumhuriyeti’nin lâik, bağımsız ve sosyal bir hukuk devleti özelliğinin aksine bir faaliyet varsa, devletimizden önce ben, bu okulların açılmasını teşvik etmiş biri olarak kapatılmalarını teşvik ederim” diye yazdı. Gülen mektubu ise şu şekilde bitirdi: “Böyle bir mektupla kıymetli vakitlerinizi işgal etme sû-i edebinde bulunduğum için tekrar özür diler, yeni yılda sıhhat ve afiyet dileklerimle birlikte, en derin saygılarımın kabûlünü arz ederim efendim.”
PAPA’YA BİLE HOŞGÖRÜ
9 Şubat 1998 tarihinde Gülen, Papa 2. Jean Paul’e de mektup yazdı. “Pek muhterem Papa cenapları” diye mektubuna başlayan Gülen mektubun detayında şunları söylüyor: “Üç büyük dinin doğum yeri olarak bilinen toprakların dünyayı daha iyi yaşanabilir bir mekân kılma yolundaki kutsal misyonumuzu tam manasıyla bilen halkından size en içten selamları getirdik. Yoğun gündeminizde bize zaman ayırarak sizinle müşerref olmayı bahsettiğiniz için zatıâlilerinize en derin kalbi teşekkürlerimizi sunarız.” Gülen sözlerinin sonunda, İslam’ın yanlış anlaşılan bir din olduğunu iddia ediyor ve bunda da en çok suçlanacak olanın Müslümanlar olduğunu öne sürüyor.
EMİN ÇÖLAŞAN, “KIYMETLİ KALEM”MİŞ
Emin Çölaşan gibi Müslümanların değerlerine hakaret eden bir kişiye de mektup yazmayı ihmal etmeyen Gülen’in Çölaşan’a da çok samimi duygularla mektup yazdığı görüldü. Gülen, Çölaşan’a şunları söylüyor:
“Değerli gazeteci yazar, kıymetli insan, saygıdeğer aydın Emin Çölaşan Beyefendi,
Başta, hakkımda zaman zaman iletişim kopukluğundan kaynaklandığını sandığım farklı değerlendirmelerine rağmen, değerli ve aydın kişiliği, kıymetli kalemi, araştırıcı karakteri ve dürüstlüğü ön plana çıkaran yanı ile takdire şayan çalışmalarda bulunan ve ülkemizde sevgi, barış ve hürriyet ortamının oluşması için katkılarını sürdüren zat-ı alileriniz (yüksek kişiliğiniz) olmak üzere bütün aile, dost ve yakınlarınızın mübarek Kurban bayramlarını tebrik ve bu vesile ile kalbi (yürekten) hürmetlerimin ve en iyi dileklerimin kabulünü arz ederim efendim.” (AKİT)