Fethullah Gülen, ettiği bedduaların neden kabul olmadığını açıkladığı sohbetinde “(Allah) Eğer hemen cezalandıracak olsaydı yeryüzünde bir tane ‘dâbbe’ kalmazdı” dedi.
Zaman gazetesinin ilahiyatçı yazarı Ahmet Kurucan, bugünkü yazısında Fethullah Gülen’in 17 Aralık darbe girişimi sonrası ettiği bedduaları unutarak “Süreç sürdürülemez, köprüleri yıkmayın, özür dileyecekler…” sözlerini tevil etti.
Gülen’in bu sözleriyle “kendi cemaatine ümit aşıladığı” iddiasını kabul eden Kurucan, peygamber ve sahabe hayatlarıyla özdeşim kurarak “Hocaefendi akılları, zihinleri, kalpleri, ruhları, gönülleri “özür dileme” zamanına hazırlıyor diye düşünüyorum.” diye yazdı.
Kurucan 15 Kasım tarihinde Pensilvanya’ya giderek Fethullah Gülen’in sohbetine katıldığını belirterek verilen mesajları aktardı.
BEDDUA NİYE TUTMADI?
Gülen sohbetinde bugüne kadar yaptığı bedduaların hiçbirinin tutmamasını da şu sözlerle tevil etti:
“İlahî ahlak, suçluları hemen cezalandırmaz. Onlara pişmanlık, tövbe ve suçlarından, günahlarından geri dönme imkânı verir. Eğer hemen cezalandıracak olsaydı yeryüzünde bir tane ‘dâbbe’ kalmazdı.”
BEDDUALARI UNUTTU HZ MUSA ÖRNEĞİNİ VERDİ
Ettiği bedduaları unutan Gülen, sohbetinde cemaatine de yumuşak bir dil kullanmaları tavsiyesinde bulunarak, “Bakara Sûresi’nin son ayetinde ‘Hata ettiysek veya unuttuysak bizi bağışla.’ diye dua ediyoruz… Adem (as) hata ediyor ve peşinden tövbe ediyor. Sonra Allah onu seçkin kullarından kılıyor… Firavun’a giden Hz. Musa’ya bile Allah ‘yumuşak bir dil kullan’ diyor …”
(haber 10)
İsi gücü hocasının goygoyculuğunu yapmak. Bir de “ben Pensilvanyada hocaefendi ile beraberken….” şişinmeleri var ki, orada bulunmayı matah bir meziyetmiş gibi pazarlıyor.
Yazdıklarından hem ahmaklık hem küstahlık akıyor… Hezeyanlı beyinlerinde utanmadan, yüzsüzce özür dileme senaryoları kurguluyorlar.
.”beyler özür dileriz. Sınav sorularını çaldıkları için memurluktan atılanları görevine iade ediyoruz. Bundan sonraki sınav sorularını sizi soru çalma zahmetine sokmamak için kendi elimizle vereceğiz. Biz de sizler gibi israili ve siyonist neokonları otorite olarak tanıyacağız. Otoriteye saygıyı sizler gibi imanın gereği bileceğiz. Hocaefendiyi devletin anahtarlarını teslim almak üzere ankaraya bekliyor ve zat-ı muhteremden bağışlanma niyaz ediyoruz. Buyursun gelsin gölbaşı köşküne yerleşip kainat imamlığını oradan yürütsun. Davul bizim boymumuzda tokmak sizin elinizde olsun. Bütün icraatı siz yapın hesabını biz verelim. Hoşunuza gitmeyen memurları işaret buyurun biz atalım. Aleyhinize kalem oynatan gazetecilerin kalemini kendi ellerimizle kıralım. Size himmet vermemekte direnen işadamlarının malvarlığına komple el koyup size devredelim. Böylece karmaşık dolambaçlı kumpas işlerinde kendinizi yormayın. Her aileye zaman aboneliğini kanunen mecburi yapalım. Elimizde olmadan sizleri mucrim, sapkın ve facir ilan ettik. Hukukun, demokrasinin tanımını kendi anlayışınıza göre yeniden yapın. Dinimizin işinize gelmeyen hükümlerini istediğiniz gibi değiştirebilirsiniz.” mi denilmesini bekliyorlar?
Bunlar hakikaten kafayı sıyırarak tesisatı yakmışlar. Tedaviye ihtiyaçları var.