Gülen’den sonra sıra onda!

Fuatavni hesabının tümden deşifre edildiğini söylemek biraz eksik kalır diye düşünüyorum. Daha önce fuatavni hesabının kimler tarafından yönetildiğinin tespit edildiğini ancak bağlantıları deşifre etmek için bunun gizlendiğini ifade etmiştim. Aradan geçen zaman bunu teyid etti.

Buradaki iddialar çerçevesinde hazırlanması muhtemel iddianamede 1 numaranın Fethullah Gülen, 2 numaranın ise Emre Uslu olduğu anlaşılıyor. Dolayısıyla bu dosya üzerinden hayli önemli gelişmelerin yaşanacağı aşikar. Muhtemeldir ki bu dosya oluşturulduktan sonra Emre Uslu’nun da iadesi konusunda herhalde bir girişim olacaktır. Sadece Fethullah Gülen’le sınırlı kalmayacaktır diye düşünüyorum.

Başından beri bu yapının bir örgüt olduğu tezine karşı çıkanlar bunun gönüllü insanların bir araya geldiği, hizmet ve Allah rızası için bir araya gelindiği ifadesini kullanıyorlardı ancak bu son gelişmeler bize net bir şekilde gösterdi ki hem yapılanma bir hücre tipi ve örgütsel bağlarla birbirine eklemlenmiş merkezi ve derin bir yapı hem de bunu bir araya getiren unsurlar öyle çok da dini değerler gibi gözükmüyor. Başlangıçta bunun böyle olduğunu biliyorduk ama bunun kamuoyuna anlatılması biraz daha güçtü, yakın zamanda Fethullah Gülen’in NYT’ye yazdığı yazıda da belirttiği gibi ‘Bu yapı seküler bir hareket’ diyordu o yazıda. Türkiye’de kendilerini dini bir hareket olarak tanıtmışlardı ancak kendi dilleriyle de bunun dünyevi bir hareket olduğunu ifade etmiş oldular.

Bu yapı aynı zamanda bir menfaat birliği olarak da karşımıza çıkıyor (Yazışmalardaki para alışverişi ve mevki vaatlerine göre) Dolayısıyla şu ana kadar cemaati bir hizmet hareketi olarak sunanların bu gelişmelerden sonra bütün tezlerinin çöktüğünü ve cemaat paradigmasının yıkıldığını düşünüyorum. Bundan sonra da cemaate gönül vermiş isimlerin olup bitenleri bu pencereden daha iyi görmesi ve değerlendirmesi gerektiği kanaatindeyim. Bu gelişme örgütten kopuşları daha da hızlandırabilir.

Bugün gerçekten önemli bir habercilik yapılmış Star Gazetesi’nde. Benim de bir dönem temsilcilik yaptığım gazete, bundan dolayı da gurur duyduğumu ifade edeyim. Bugünkü haberler ve haberin içeriği, cemaatle ilgili kamuoyu algısını büyük ölçüde değiştirecektir diye düşünüyorum. Bizim için bile sürpriz olan gelişmeler var. Bunun bir menfaat birliği olduğu tezi daha güçlü ve net bir şekilde ortaya konmuş oldu.

Önümüzdeki süreçte fuatavni’ye bilgi akışı sağlayan diğer isimlerin de deşifre edilmesi an meselesi gibi gözüküyor çünkü bu hesaba aktarım sadece İstanbul merkezli 3-5 polisten değildi. Zaman zaman BDDK’dan, zaman zaman EPDK’dan, rekabet kurumundan, RTÜK’ten, emniyetten, jandarmadan, Genelkurmay’dan yani devlete ait kurumların birçoğundan bu hesaba bilgi aktarımı vardı. O nedenle ben bugün deşifre edilen isimlerin çok sınırlı sayıda olduğunu düşünüyorum. Muhtemelen devletin elinde bugün kamuoyuna yansıyanın ötesinde bilgiler de vardır. Bunlar da zaman içerisinde basınla paylaşılabilir. Ben bu bilgiler paylaşıldıkça cemaatin gerçek yüzünün ve kirli hesaplarının daha net bir şekilde ortaya konacağı kanaatindeyim.

Fuatavni hesabındaki yazışmalarda Emre Uslu’nun üstlendiği rol sadece bu hesap üzerinden bir algı yönetmek değil, bu paralel yapı içerisinde bir fonksiyonel ve operasyonel başka bir gücü de var. Para bulabiliyor. Bir gazeteci olarak tanımlayabileceğimiz bir ismin herhalde üstesinden geleceği bir hadise değil diye düşünmek gerekir. Düşünün, siz bir yerden 400 bin dolar bulacaksınız, bu parayı havale edeceksiniz, koordinasyonu sağlayacaksınız.

Emre Uslu bu yapı içerisinde çok özel bir yer edinmiş. Ben aslında uzunca bir süredir CIA’in Cemaatin içerisine yerleştirdiği, muhbir olarak kullandığı bir isim diye düşünüyorum. Emre Uslu’nın üzerine gidilirse sadece paralel yapının kirli ilişkileri değil aynı zamanda bu yapıyla CIA arasındaki uluslararası bağlantıların deşifre edilmesi de mümkün olabilir.