Gülen hareketi sonunda Bediüzzaman Said-i Nursi’ye de ihanet etti. Risaleler cemaatin çıkarları ve anlayışı doğrultusunda tahrif edilerek ‘cihat’, ‘harp’ gibi kavramlar ‘eğitim’ ve ‘hizmete’ çevrildi.
İstanbul İlim Kültür Vakfı (İİKV) çatısındaki Barla Platformu’nun Başkanı Said Yüce AKŞAM’a çarpıcı açıklamalarda bulundu. Gülen cemaatinin yayınevi Ufuk Yayınları tarafından bastırılan Risale-i Nur’larda açıkça tahrifatlar olduğunu anlatan Yüce, ‘cihat’ kelimesinin tamamen çıkarıldığını ‘harp’ kelimesinin yerine ise ‘hizmet’ kelimesinin kullanıldığını söyledi. Yüce, “1990’da Fethullah Gülen talebesi Latif Erdoğan’dan bu sadeleştirmenin yapılmasını istedi. Bediüzzaman’ın gerçek talebeleri ise bu işleme karşı çıktı. Ancak 2012’nin başında Fethullah Gülen, Ufuk Yayınları vasıtasıyla bunu tüm karşı çıkmalarına rağmen yaptı. Yapılan işlem sadeleştirme değil tam bir tahrifattı” dedi.
KARŞILIKLARI UYDURULMUŞ
Sonraki yıllarda basılan risalelerde aynı tahrifatın sürdürüldüğünü belirten Yüce, “Kelimelerin karşılıkları değiştirildi. Olmayan eklemeler ve çıkarmalar yapıldı. Bu öylesine bir tahrifat ki ‘harp’ kelimesinin karşılığında ‘hizmet’ kelimesi bile kullanılmış. Bu olacak iş mi? Orijinal cümle şu: ‘Evet iki vazife, peşimizde görünüyor. Biri, padişahın vazifesidir. Bazen biz onun angaryasını çekeriz ki, bizi beslemektir. Diğeri, bizim vazifemizdir. Padişah bize teshilat ile yardım eder ki, talim ve harptir.’ Tahrif edilmiş hali ise “Bizim vazifemiz, eğitim ve hizmettir” şeklinde konuştu.
MEKTUBA CEVAP BİLE VERMEDİ
Yüce, Said Nursi’nin talebelerinden Mustafa Sungur, Abdullah Yeğin, Hüsnü Bayram, Ahmed Aytimur, Salih Özcan, M. Said Özdemir’in 2012’de Gülen’e bu konu ile ilgili imzalı bir mektup gönderdiğini belirterek, “Mektupta talebeleri eserler üzerinde yapılan tahrifatı katiyen tasvip etmediklerini dile getirdi. Gülen’den bu mektuba cevap bile gelmedi” dedi. O mektupta talebeler yaşadıkları üzüntüyü şu sözlerle ifade etmiş: Bediüzzaman Hazretleri’nin varis, talebe ve naşirlerinden 6 kişinin imzasıyla Lem’aların bu şekilde asliyeti bozularak neşredilmesinin karşısındayız. İslami hak ve hukuku çiğneyerek pervasızca devam etmeleri hayret ve ibretle takip edilmektedir. Derhal bunları durdurmanızı ve o şekil neşriyata son vermelerini rica ediyoruz.
İŞTE ÇIKAR AMAÇLI YAPILAN DEĞİŞİKLİKLER
– ORJİNAL: “Ey insan! Bil ki: O rahmetin arşına yetişmek için bir mi’rac var.”
– SADELEŞTİRİLMİŞ: “Ey insan bil ki, o rahmetin arşına ulaşmak için bir merdiven var.”
– ORJİNAL: “Demek esbabın tesiri yok.”
– SADELEŞTİRİLMİŞ: “Demek ki sebeplerin hakiki (ekleme yapılmış) tesiri yoktur.”
– ORJİNAL: “Bizim heva-yı nefsimiz, hutumuzdur; hayat-ı ebediyemizi sıkıp mahvına çalışıyor. Bu hut, onun hutundan bin derece daha muzırdır. Çünki onun hutu yüz senelik bir hayatı mahveder. Bizim hutumuz ise, yüz milyon seneler, hayatın mahvına çalışıyor.”
– SADELEŞTİRİLMİŞ: “Bizi yutan balık ise nefsimizin arzularıdır, ebedî hayatımızı mahvetmeye çalışıyor. Bu balık, Hazreti Yunus’unkinden bin kat daha zararlıdır. Çünkü onun balığı en fazla yüz senelik bir hayata son verir. Bizimki ise yüz milyonlarca senelik, sonsuz (ekleme yapılmış) bir hayatı mahvetmeye çalışıyor.”
EKLEMELER ÇIKARMALAR VE YOK SAYMALAR
Yüce, “Gülen cemaatinin bastırdığı risalede, eklemeler, çıkarmalar ve yok saymalar var. Anlam değiştirme çabalarını kıskançlık olarak yorumlayanların olduğu kadar kendi eserlerini öne çıkarma ve Risale-i Nur-u itibarsızlaştırma çabaları olarak da yorumlayanlar oldu” şeklinde konuştu. (AKŞAM)
Allah’ın Kelamını kaldırıp fırlatan biri, Allah’ın Kelamına ihanet etmede sınır tanımıyorsa ondan her türlü melanet, ihanet, hıyanet beklenir. Allah’ın emirlerini ben yanlış anlamış diye reddeden birisinin bu ve buna benzer daha nice kepazeliklerinin çıkacağından eminim