Başbakan Recep Tayyip Erdoğan seçim çalışmaları kapsamında Samsun’da partililere seslendi.
Başbakan Erdoğan’ın hedefinde yin paralel yapı ve muhalefet vardı. Erdoğan dinleme ve tapeler hakkında, “Gülen Kasetçilik kurmuşlar Pensilvanya’daki zat basıyor CHP satıyor” ifadelerini kullandı.
Samsun’un büyük alim Fatih Sultan Mehmet’in hocası Akşemseddin’in, büyük devlet adamı Fazıl Ahmet Paşa’nın, Türkiye’nin adını dünyaya duyuran Yaşar Doğu’nun ve sanatçı Orhan Gencebay’ın şehri olduğunu belirten Erdoğan, Samsun’un Karadeniz’in lokomotifi ve Türkiye’nin parlayan yıldızı olduğunu söyledi.
İstiklal mücadelesini başlatan Samsun’un bugün 19 Mayıs 1919’un heyecanını yaşadığını ifade eden Erdoğan, “Bugün bir başkasın Samsun. Samsun bugün bir kez daha tarih yazıyor. Samsun, Karadeniz gibi kabarmış, taşmış, adeta kabına sığmıyor. Rabbim Samsun’u, ülkemizi, milletimizi korusun. Kardeşliğimiz, muhabbetimiz, yol arkadaşlığımız inşallah daim olsun. 30 Mart seçimleri Türkiye için, milletimiz, demokrasimiz için en çok da Samsun için hayırlara vesile olsun” diye konuştu.
Gazi Mustafa Kemal’in 95 yıl önce, 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıktığını, burada istiklal mücadelesinin ilk adımını attığını anımsatan Erdoğan, şunları kaydetti:
“Samsun’dan doğan güneş dalga dalga Anadolu’yu, Trakya’yı aydınlattı. Büyük zafere giden yolu aydınlattı. Şunu burada özellikle vurgulamak istiyorum; Bir Mustafa Kemal’i anlayanlar vardır, bir de Mustafa Kemal’i istismar edenler, onun üzerinden rant sağlamaya, oraya sığınmak suretiyle yaptıkları zulümleri gizlemeye çalışanlar vardır. Şimdi bu CHP… Ne oldu? Samsun’da CHP yok mu? Demek ki Samsun, Mustafa Kemal’i anlamış bir şehirdir. Bunlar işine geldiği zaman Mustafa Kemal diyorlar, Türk lirasının üzerinden Mustafa Kemal’in resmini kaldıran İnönü. Devlet dairelerinden fotoğraflarını indirip, Mustafa Kemal’in yerine İnönü’nün resmini koyanlar yine CHP. Posta pullarından kaldıran yine CHP. Ne oldu, niye böyle yaptınız? diye sorulduğunda da kıvırıyorlar. Bunlar dürüst değil. Aynen Çark Kemal de o terbiyeyle yetişti.”
Samsun’un istiklal mücadelesi ruhunu, Türkiye’nin özünü, kardeşliğini anlamış bir şehir olduğunu belirten Erdoğan, Samsun’un sahtekarlarla, istismarcılarla, yüzünde maske olanlarla samimi, ihlaslı olanları, gerçek milliyetçileri ve vatanseverleri birbirinden ayıran bir şehir olduğunu söyledi.
“CHP’nin en son geldiği nokta ne”
Samsun’un sağduyunun sesine kulak verdiğini ifade eden Erdoğan, şöyle konuştu:
“Samsun bir kez daha ülkesine, devletine, milletine, bütün bunlara yönelik saldırıyı görüyor ve tepki veriyor. Samsun bugün yeniden istiklal mücadelesinin meşalesini yakıyor. CHP ne diyor? ‘Biz Türkiye Cumhuriyeti kadar eskiyiz, bizi Gazi Mustafa Kemal kurdu, biz kurucu partiyiz’ diyor. Peki CHP’nin en son geldiği nokta ne? Türkiye düşmanı Esed’in yanındalar, çetelerin, mafyanın, karanlık örgütlerin, eli kanlı terör örgütlerinin yanındalar, Türkiye’ye saldıranların, Türkiye’nin ekonomisine saldıranların, Türkiye’nin kardeşliğine, birliğine, huzuruna saldıranların yanındalar. En sonunda hain bir örgütün, Haşhaşilerin, Pensilvanya’nın yanındalar.
Gazi Mustafa Kemal kurdu diye övündükleri partiyi, CHP’ye aldılar Pensilvanya’nın idaresine teslim ettiler. Daha düne kadar ‘Mustafa Kemal’in askerleriyiz’ diyenler, şimdi artık Pensilvanya’nın askeri oldular. Bazı CHP’liler araçlarının üzerine, ‘Atam izindeyiz’ yazıyorlar ya o CHP’lilere sesleniyorum, artık onu çıkarın ‘Hocam izindeyiz’ yazısını koyun. Uygundur değil mi? MHP yönetimi de şantaja, tehditlere, kasetlere, montajlara boyun eğdi, teslim oldu. O da gitti iradesini Pensilvanya’ya teslim etti. CHP’nin genel müdürü, MHP’nin Genel Başkanı partilerini aldılar, maalesef bu seviyeye indirdiler.”
“Benle uğraşırken başına neler geliyor”
“CHP genel müdürü bizim zaman zaman, insanız, kuluz ya dil sürçmelerimizi, gittiği her yerde anlatıyor” diyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü.
“Dün Isparta’da şunu söylüyor; ‘Ben maliyeciyim, nasıl para götürülür bilirim’ diyor. Hakikaten biliyor SSK’nın başındayken de götürücüydü zaten. Ve Rahşan affıyla kurtardı. Ne çileler çektik değil mi? O dönemde hastanelerde rehine kalanlar var mıydı? Kılıçdaroğlu, hani sen halkçıydın? O rehinelerin bedelini, ahını, onlara çektirdiğiniz zulmün nasıl bedelini ödeyeceksiniz? Alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste. Çıkacak, daha yeni dur bakalım, daha çok çıkacak. Kırıkkale’ye geçiyor orada da ‘namussuz siyaset getirelim’ diyor. Ya benle ne uğraşıyorsun? Bak benle uğraşırken başına neler geliyor. Her yerde yaptığı gibi Kırıkkale’de de bizim belediye başkanımıza iftira, çamur atmış. Daha Kırıkale’den ayrılmadan belediye başkanımız yalanlarını yüzüne çarptı. Zaten bugüne kadar söylediği tek doğru cümle var; ‘Yalancıdan başbakan olmaz’ 5 yıldır partinin başındasın 3 seçime girdin bu millet seni niye birinci parti yapmadı, niye başbakan yapmadı? Doğru sözün yok da onun için. Yalan, yalan, yalan en büyük maharetin bu.”
“Ülkenin gerçek sahipleri burada”
Pensilvanya’nın muskası, bedduası da işe yaramadı” diyen Erdoğan, 12 yıldır hizmet verdiğini, 14 yıldır partisinin başında olduğunu, vatandaşın 11 yıldır kendisine aralıksız başbakanlık görevi verdiğini vurguladı.
Kemal Kılıçdaroğlu’nun ‘Yalancıdan başbakan olmaz’ derken millete de hakaret ettiğini belirten Erdoğan, “Çünkü bunlara göre, millet hiçbir zaman saygın değildir. Ne diyor; ‘bidon kafalılar, karnını kaşıyanlar’ Bunların sözleri bu, CHP’lilerin. İşte bu ‘bidon kafalılar, karnını kaşıyanlar’ dedikleriniz, size bu ülkede hayatta iktidar vermez. Bu ülkenin gerçek sahipleri burada. Unutmayın kişi sevdikleriyle beraber haşrolacaktır. Pensilvanya, sen Kılıçdaroğlu ile Bahçeli ile haşrolacaksın. Ama biz de bu meydandaki kardeşlerimizle haşrolacağız. Farkımız bu” diye konuştu.
“Siyaset kasetle yapılmaz”
Siyasetin ilkelerle, hedeflerle, plan ve projeyle yapılacağını vurgulayan Başbakan Erdoğan, “Siyaset kasetle yapılmaz. Siyaset, montajla yapılmaz, iftira ile yalanla, çamurla yapılmaz” diye konuştu.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun kendisine “İsviçre bankalarında 13 hesabı” olduğu yönünde iftira attığını belirten Erdoğan, alandakilerin Kılıçdaroğlu aleyhinde sloganlar atması üzerine, “De derseniz deyin, o rahmet yağıyor zanneder, böyle birisi” ifadesini kullandı.
Erdoğan, “Ey Kılıçdaroğlu, dürüstsen, samimiysen, karakter itibarıyla sağlamsan o 13 tane hesabın nerede olduğunu çıkar. Hukukta bir kaide var, müddei iddiasını ispatla mükelleftir. Nerede bu, çıkar. Ortaya koy, gerekirse beraber gidelim. Bu kadar açık söylüyorum, o parayı alalım, ‘Züğürt Kemal’sin ya paranın tamamını da sana vereyim” değerlendirmesinde bulundu.
Siirt’ten bu yana söylediğini ancak hala cevap alamadığını bildiren Erdoğan, “Ey benim CHP’ye gönül veren kardeşlerim. Bu adamın, bu yalancının peşinden daha ne kadar gideceksiniz? Bunun iftiradan başka hiçbir şeyi yok. Yalandan başka hiçbir şeyi yok. Takiyeden başka hiçbir şeyi yok. Şu anda o da ‘Gülen kasetçilik’le beraber çalışıyor. Dedim zaten; Pensilvanya üretsin sen de İstanbul Tahtakale’de kasetçilik yap. İstanbul Tahtakale bu işin yeridir. Aynı zamanda Unkapanı’nda da bunu yapabilirsin. Orada da bir yer bulmanda fayda var” dedi.
“Cemaat değildir, örgüttür örgüt”
Siyasetin çetelere sırt dayayarak yapılamayacağını dile getiren Başbakan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Siyaset, Kılıçdaroğlu gibi Esed’e, sırtını terör örgütlerine, çetelere dayayarak yapılmaz. Siyaset milletle yapılır, millet için yapılır. Sırtını millete dayayarak yapılır. İşte bu CHP, bu MHP, bu BDP temiz siyaset yapmak yerine, ahlaklı siyaset yapmak yerine sırtlarını maalesef Pensilvanya’ya dayanıp oradan aldıkları kırıntılarla, siyaset yapmaya çalışıyorlar. Pensilvanya’da her türlü ahlaksızlık var. Bu Pensilvanya bir cemaat değildir, örgüttür örgüt. Öyle yaptıkları işler var ki bunlar aynen bir terör örgütünün karakterini yansıtıyor. Dedim ya ‘bunların inine gireceğiz.’ Şu seçimden sonra çok daha farklı adımlar atacağız. Niye? Biz bu devleti, bu vatanı sokakta bulmadık, gereğini yapacağız. Milletimizin bize talimatı neyse onu yapacağız. Türkiye’nin bunlar için bir anlamı yok. Devletin, milletin, milli güvenliğin bir önemi yok. ‘Ben kazanayım da Türkiye’ye ne olursa olsun’ diye düşünüyorlar. Maşası oldukları, uluslararası odakların kazanabilmesi için kendi ülkelerine çok ağır şekilde ihanet ediyorlar. Türkiye’yi ateşin içine atmaya çalışırken, burada kaos oluşturmaya, maalesef CHP’yi, MHP’ye, BDP’yi de arkasına vagon olarak sürüklüyorlar. İşte bu ahlaksız siyasete, ‘dur’ demeye var mısınız? Var mısınız? Bu ahlaksız siyasete geçit vermeyelim. Kasetlerle montajlarla, iftirayla yapılan siyasete siz inanıyorum ki 30 Mart’ta son vereceksiniz.”
“CHP demek, darbelere destek olmak demek, zulüm demektir”
“Şunu unutmayın, CHP demek, darbelere destek olmak demek, zulüm demektir” diyen Erdoğan, “Baskı, yasak demektir. CHP demek milletin değerlerini kutsallarını çiğnemek demektir” ifadesini kullandı.
Erdoğan, şöyle konuştu:
“Ezanı aslından uzaklaştırmak isteyen bu CHP değil miydi? Ezanımızı Türkçe okutan bu CHP değil miydi? Onu aslına döndüren Menderes’i idam eden bunlar değil miydi? Camileri ahıra, depoya, müzeye çeviren bu CHP değil miydi? Bunu annelerimiz, dedelerimiz çok iyi bilirler. Bunlar Kur’an öğrenilmesini, öğretilmesini yasaklayanlar, benim babacığım, maalesef bundan dolayı kaçtı, kaçtı. Oğlum derdi ‘biz kümeslere saklanırdık, biz Kur’anımızı gelir evimizin en ucra köşelerine saklardık. Çünkü bunlar Kur’anı toplatıyorlardı, yakıyorlardı.’ Kim? CHP. On yıllar boyunca, başörtüsüyle uğraşan, başörtülü kızlarımıza zulmeden bunlar değil miydi? Alimlere zulmeden, idam eden, sürgünlerde, zindanlarda çürüten CHP değil miydi? Bu Pensilvanya’da ki zat çıkmış, buradaki şimdi elemanlarını kapı kapı dolaşıp CHP’ye oy istetiyor. Yazıklar olsun sana. Sen bu CHP’ye nasıl oy istetirsin ya. Gazeteleriyle televizyonlarıyla sabah akşam CHP’nin, MHP’nin, BDP’nin propagandasını yapıyorlar. Size bizim verdiğimiz emeğe de yazıklar olsun. Ama artık Müslüman bir sokulduğu delikten bir daha sokulmaz, geçti o iş. Bunların dershanelerinde okuyan yavrularınız varsa, alın. Artık Milli Eğitim Bakanlığı olarak hafta sonlarında ücretsiz takviye kurslarını biz vereceğiz. Okullarında okuyan çocuklarınız varsa alın. Devletin okulları bize yeter. Zaten 2015’in 1 Eylül’üne kadar, ondan sonra artık bu iş bitiyor. ”
“Edebim buna müsaade etmez”
“Evlerden, yurtlardan onlar gibi düşünmeyen yavrularımızı atıyorlar” diyen Başbakan Erdoğan, şunları söyledi:
“Geceleri beddua seansları yapıyorlar, Başbakan’a beddua ediyorlar. Geçenlerde Pensilvanya’daki zat bana ‘uzun’ lakabını takmış ya. Ey hoca diye geçinen zat. Allah’ın yarattığı bir insana orta boyluymuş, uzun boyluymuş, kısa boyluymuş diye bir tefriki yapmanın bizim inançlarımızda yeri bellidir. Sen nasıl hocasın? Söyleyeceğim daha ileri şeyler var da benim edebim buna müsaade etmez. Ne diyor, ‘bu uzun bize çok hainlik etti.’ Naptık? 17 tane üniversite açmana müsade ettiğimiz için mi hainlik ettik. Bu kadar milli emlakın arazilerini size tahsis ettiğimiz için mi hainlik ettik? Bu kadar okullar açtınız, size araziler tahsis ettiğimiz için mi hainlik ettik? Dünyanın değişik yerlerindeki okullarınıza, oralara seyahat ettiğimizde devlet başkanlarına oraların hükümet başkanlarına sizi refere ettiğimiz için mi hainlik ettik, eline diline dursun be, nasıl bunları söylersin. İyi niyetimizin kurbanı olduk. Diyorum ki 30 Mart sadece CHP’ye, sadece MHP’ye, sadece BDP’ye, sadece Pensilvanya’ya ders verme günü değil. Aynı zamanda Türkiye’de, AK Parti iktidarının, millet nezdindeki iktidarını teyit etme, güçlü kılma günüdür.”
Seçimlere beş gün kaldığını anımsatan Başbakan Erdoğan, “Onların ablaları varmış, bizim ablalarımız burada 5 gün kapı kapı dolaşmaya var mıyız? Bildiklerimizi bilmeyenlere anlatacağız. Onların abileri varmış. Bizim abilerimiz de burada. Kapı kapı dolaşmaya var mıyız? Bak durmak yok. Çok çalışacağız, sandıkları sahip çıkacağız, namusumuz gibi asla gevşek tutma, rehavete kapılma yok. Sağlam duracağız, dik duracağız ve Allah’ın izniyle pazar akşamı, Samsun’dan tüm ilçeleriyle başka bir müjde alacağız” dedi.